OKUMUYORUZ…

Bunu Sen de Biliyorsun!

Başlığa, baş kaldırırcasına okumayışımızı okumaklığa tebdil edecek kelamları sıralamamın icap ettiğinin idrakinde olup okunulası kelamları bir an evvel tedariğe başlamalıyım zira kimileri için kurulmuş şu iki cümle bile müphemler deryası;

Mansur Yüksel
Türkçe Yayın

--

Tebdil, icab, idrak tedarik, müphem bile, çok uzakta değil evlerimizde kütüphanelerimizin içinde demek isterdim
ki hattızatında bunu diyebiliyor olsa idim böyle bir yazı da peyda olmayıp başka mevzularda malumatlara ulaşabilecek idik lakin kütüphaneler yerine baş köşeyi alan TV’lere kaldık kalmasına ama orda da dönen Yeşilçam filmlerinde de hayat sürmekte bu kelimeler ve fakat sanki ecnebi dillerinden devşirilmiş muamelesi görüyor.

Bu güzel, latif, narin, nazende kelimelerin manasından bigane olmak ziyadesiyle üzünç daha üzüncü ise bunun farkında bile olmamak. Bunu anca okumakla izale etmemiz mümkün iken yazının bu satırına kadar gelemeyip hicret edenlerin çoğunluğu da istatistikler ışığında hiç de azımsanmayacak bir miktarda olduğu görülüyor.

Bu merhaleye gelmiş okurun da ayırdığı vaktin hakkını ve müstehakkını vermeli deyu kalemimden geleni satıra vurmaya çalışıciğim amma ve lakin bu noktada aklıma bir soru işareti düşüyordu. Yaptığımız işlerde çalışmalarımızda vesair tüm zerratımızla en güzel şekilde vazifemizi ifa ediyoruz da acaba kendimize yani zatımıza taalluk eden haklarımızı teslim ediyor muyuz?

.

Şair beyin dediğini tutup …

Hoşça bak zatına kim zübdei alemsin sen
Merdüm-i dilde-i ekvan olan ademsin sen

Alemin özü olan benliğine hoşça bakıyor musun. Bana biraz bakmıyoruz gibi geliyor ya da bakıyor zannına kaptırmış gidiyoruz.

Bu nerden mi çıkıyor?

İşe veya okula gitmek için erkenden yatıp kakıyorken iş-okul olmadığında geç yatıp geç kalkılmasından, iş veya okul için yaptığımız harcamalarda, arabada, elbisede, aksesuarda haddin aşılmasından çıkıyor.

Pekala kendimize infakta; kendimizi hoş kılmak için, donatmak adına kitapta, yemekte, seyahette de kasarak harcama yapılmasından çıkıyor. Dahası uzun yazıları zap yapıp geçilmesi, paylaşılan bir video hazırsa ve tabi kısaysa izleyerek link halinde ise sevk geçilmesinden de anlaşılıyor.

Elbette ki seni veya bir başkasını tanımıyorum hatta sana dair ibtidai seviyede bir malumata da sahip değilim. Öğrenci misin-çalışan mısın, evde misin-dışarıda mısın, evli misin-bekar mısın, yaşlı mısın-genç misin, yatıyor musun-kalkıyor musun, güler misin-anlar mısın bunları bilmem, bilebilmem namümkün ama öyle ki bir kaide bize anlatıyor…

Şekk* ile yakin* zail olmaz.

.

Gayem bir marazı teşhis idi… Herkesin de kendine göre reçete yazmaya mahir olduğu şu, zamanı ahirde yazının devamında, şunu şöyle yapalım, vaktimizi böyle kıymetlendirelim vesair gibi malumatfuruşluklar lafügüzaftan öte geçmeyecektir.

Teşrifleriniz içün teşekkür ediyorum.

  • Şekk*: bir şeyin varlığına eşit derecede kani olmak
    **Yakin: bir şeyin varlık ve yokluğuna aklın kessin veya kuvvetli bir zanla karar vermesi.

Her daim okurken günün yaşadığınız stres, yorgunluk ve halsizliklerin yerini huzur, keyif ve ferahlıkla dolduran sayfalarınız olsun!..

--

--

Mansur Yüksel
Türkçe Yayın

“-Herkes okusun diye mi yazıyorsun? -Hayır, kimse okuyamadım demesin diye yazıyorum.”