ChatGPT ve Psikoloji

Canahmet Boz
Türkçe Yayın

--

Kısa bir sürede büyük kitlelerin kullanmaya başladığı ChatGPT sanki bilim kurgu filmlerinden çıkıp gelmiş gibi hissettiriyor. Yapay zekaya dayalı sohbet robotu olan ChatGPT’nin yapay zekadan çok yapay bir beyinmiş gibi görünmektedir. Bu durum çok büyük bir heyecan oluşturmanın yanında geleceğe ilişkin korkuları da tetiklemektedir. Bu yazımda sizlerle ChatGPT’nin psikoloji ile ilişkisini, hayatımıza etkisini, kullanım alanlarını ve birkaç tüyoyu paylaşacağım. Önce kullanımına ilişkin birkaç bilgi paylaşarak başlamak istiyorum.

Doğru soruyu sormak önemli

ChatGPT neredeyse sorduğumuz her soruya cevap vermektedir. Çoğu zaman doğru olmasa da bildikleri üzerinden bağlantılar kurarak sorduğunu soruya bir cevap oluşturur. İnsan beyni gibi çalışan ChatGPT sorularınızdaki cümleleri göz önünde bulundurarak yapay sinir ağları üzerinden bilgileri bir araya getirmektedir. Doğru yapay sinir yolağını (pathway) uyarmanız doğru cevabı almanız açısından oldukça önemlidir. Bu nedenle sorunuzun içeriğine ilişkin bilginiz olması da gerekmektedir. Ancak konuya ilişkin bilgisi olmayan bir kişi yine doğru soruları sorarak istediği cevaba ulaşabilmektedir.

Özel bilgilerin gizliliği

Her ne kadar 2021’e kadar olan verileri kullanıyor olsa da bugün özel verilerinizi sohbetle (ChatGPT) paylaşmamanız gerekmektedir. Sohbet robotu geliştirildikçe farklı bilgilerde sisteme girilecek ve öğretilecektir. Bir sonraki sürümün daha iyi olabilmesi için ise şimdiye kadar girilen bilgilerin sohbet robotuna öğretilmesi gerekecektir. Bu nedenle şu an sohbet robotu bilgilerinizi kullanmasa dahi depoluyor olabilir. Bu konuya dikkat etmenin önemli olduğu aşikardır.

Bilgi edinmek değil Asistan olarak kullanmak

Sohbet robotunu Google gibi bilgi edinmek yerine yaptığınız işlerde asistan olarak kullanabilirsiniz. 2021 yılına kadar internette olanları öğrendiği göze önüne alındığında yaptığınız işleri daha hızlandıracak şekilde kullanabilirsiniz. Örneğin psikoloji öğrencileri sohbet robotundan danışan olmasını isteyerek terapist olarak soru sorabilirler. Bu kişinin kendisini geliştirebilmesi için yardımcı olabilecek önemli bir fırsat gibi görünüyor.

İnsanın kendisini başka “şeyler” üzerinden anlaması ve anlamlandırması

17. yy civarlarında saatlerin yaygınlaşmaya başlaması ile birlikte insanın fiziksel bedeni mekanik bir bakış açısıyla anlamlandırılmaya başlamıştır. Özellikle Descartes’in anlatılarına bakıldığında insanın sadece bedenini mekanik bir bakış açısıyla ele almamış ruhu da mekanik bir öğreti ile ele almıştır. O döneme baktığımızda dünyada bilimsel anlamda birçok gelişme olmuş. Deyim yerindeyse insanlık tarihindeki ilk “bilimsel” gelişim adımı bu dönemde atılmış. Ancak bu adım sadece bilimsel anlamda değil insanın kendisini anlamada farklı bir yöne doğru ilerlediği en net adımlardan ilki olmuştur diyebiliriz. Dönemin hâkim düşünce akımları empirizm, pozitivizm, materyalizmin insan bedenini olduğu kadar ruhunun da mekanik bir şekilde ele alınmasını desteklemiştir. Bu gelişim ve değişim rüzgârı ikinci dünya savaşına kadar sürmüştür. İnsanlık tarihi için ikinci büyük dönüm noktalarından bir tanesi de 2. Dünya Savaşı olduğunu görmekteyiz. Birçok farklı alanda etkisini gösteren savaş psikoloji bilimini de etkilemiştir. 2. Dünya Savaşı ile birlikte psikoloji insanı anlarken bilişsel ve davranışçı kuramları da sürece dahil etmiştir. Özellikle 1900–1950 tarihleri arasında yapılan hayvan deneyleriyle insan kendisini anlamada ve anlamlandırma da farklı bir boyuta geçmiştir. İlk bilgisayarın icat edilmesi, internetin keşfi ve son olarak yapay zekanın geliştirilmeye başlanması ise insanlık tarihi için üçüncü büyük dönüm noktalarından bir tanesiymiş gibi görünüyor. Son 40 yılda yapay zekaya olan ilgi oldukça artmış olup belki de son 5–6 yıl içerisinde yapay zekanın bilim kurgu düşüncesinden çıkıp gerçekten konuşmaya başladığımız bir ”şeye” dönüştüğünü görüyoruz. 17. yy’dan bu yana insanlık tarihindeki bu üç “şey” insanın kendisini anlamasına yardımcı olmuşa benziyor. Bugün yapay zekâ dediğimiz ancak benim yapay beyin olarak düşündüğüm bu “şey” insanın özellikle henüz net bir şekilde keşfedemediğimiz beynini keşfetmemize yardımcı olacağını düşünüyorum. Ancak diğer taraftan robotlar insanlaşırken insanların robotlaşmasının da önüne geçmekte fayda var. Son 4 asırda hayatımıza giren “şeylerin” bize iyi ve kötü birtakım etkileri olmuş. Bize birçok katkısı olurken bizden de birçok şeyi alıp götürmüş. Bu nedenle bizim bu üçüncü dönüm noktasını iyi takip etmemiz ancak kendimizden de ödün vermememiz önemli olacaktır.

Henüz daha bebeklik aşamasında olan kollektif ve kümülatif olan yapay beynin ileride hayatımıza birçok katkısı olacaktır. Ancak bizden götüreceklerinin de farkında olmak ve bunlara ilişkin konum almanın da önemli olduğunu düşünüyorum.

Psikoloji ile kalın…

https://www.instagram.com/bunlar_hep_psikolojik/

https://www.youtube.com/channel/UCBsrozpyogBFh0njKMRbMgA

--

--