“Daha Önce Hiç Eski Sevgilinizi Stalkladınız Mı?”

İlkem İŞCAN
Türkçe Yayın
Published in
4 min readOct 23, 2022
Photo by Unplash, Mika Baumeister

Başlıktaki soruyu tanıdığınız on kişiye sormayı denemelisiniz. Kaçı olumlu yönde cevap verir sizce? Ben bu sayının düşük tutulması taraftarıyım. Çünkü sosyal medyada “stalk” eylemi norm içerisinde kabul de edilse birçok kişinin yaptığını dile getirmekte zorlandığı bir konu. Yani tatsız bir davranış olduğunu biliyor ama yapmaya devam ediyoruz. Ben de daha önce hiç yapmadım dersem samimi davranmamış olurum ki bu en son isteyeceğim şey.

Evet merak ettiğimiz insanlar hakkında bilgi almayı seviyoruz, bilgi aldıkça yenilerini öğrenebilmek için ekstra bir çabaya giriyoruz bu da doğru. Peki sorun tam olarak nerede başlıyor? Bu kadar sık yapılan, anlamı kimilerince olumlu kabul edilen ancak benliğe zarar veren yanı da bulunan bir konunun dile getirilmesi neden bu kadar zor? Gelin bugün sizlerle birlikte stalk nedir, çeşitleri nelerdir, zararları var mıdır, stalk mağduru olmamak için neler yaparız gibi başlıkları romantik ilişkiler zemininde konuşalım.

Sözlük tanımına baktığımızda bir avı izlemek, hem de bir odağı rahatsız edici biçimde takip etme anlamına geldiğini görüyoruz. Birçok kişi bunu sosyal medya yönüyle tanısa da aslında kelimenin tam karşılığı kişiyi fiziksel anlamda takip edip psikolojik-duygusal-fiziksel yönde zarar vermeyle ilişkili. Tam da bu anda aslında biraz sayısal verilerden de bahsetmek gerekiyor. 2009 yılında yapılan bir araştırma kadın cinayetlerinin yüzde 76’sında, partner şiddeti vakalarının ise yüzde 67’sinde ısrarlı takibin olduğunu gösteriyor. Yani konu gündelik sohbetlerimizde kullandığımız bir kavram olmanın çok ötesinde toplumsal bir sorun. Yani hadi stalk yapalım demeden önce aslında bu sürecinin zarar veren bir yönünün de olduğunun altını çizmiş olalım.

Bizim bugün konuşacağımız ise bu takibin sosyal medyadaki yanasıması. Yani siber stalking davranışı. Bu davranış serisinin içerisinde stalklanan kişinin fotoğraflarına, beğenilerine, takipçilerine, takip ettiklerine bakma, yeni bir ilişki başlangıcında olup olmadığını kontrol etmenin yer aldığını söyleyebiliriz.

Her yazımdan önce yaptığım günü bundan önce de konuyla ilgili genel bir Google taraması yaparken şöyle bir başlığa denk geldim: “İyi bir stalker olmanın püf noktaları nedir?”. Habere tıkladım. Ciddi ciddi öneriler vardı içerisinde. “Hesap kilitliyse ne yapmak gerekir?” , “Karşıdaki kişi bunu nasıl fark etmez?”. Yani birileri ciddi ciddi bu yolları keşfetmek için zaman harcamış.

Çift terapilerinde ya da bireysel terapilerde sıkça yer verdiğimiz, danışanlara bu davranıştan uzak durmaları için çalıştığımızı düşündüğümde verilen çabanın çok tersi bir kuvvetine aslında maruz kaldığımızı da görüyorum. Peki bu kadar zararlı bir eylem nasıl bu kadar popüler hale geldi? Ya da soruyu biraz daha anlaşılır hale getirelim? İnsanlar neden stalk yapar?

Merak bizler için çok kıymetli bir duygu, enformasyon yani bilgi edinme ise önemli bir ihtiyaç. Ayrıldığımız eski sevgilimiz, hiç hoşlanmadığımız iş arkadaşımız, ya da güven problemi yaşadığımız bir ilişki. Stalk yani takip etme dinamiğinin arkasında o kişilere ilişkin doğru yoldan kısa sürede bilgi edinme, merak duygusunu giderebilme ve sonucunda hissedilen tatmin duygusunu devam ettirebilme ağı yer alıyor denebilir.

Bu soruyla ilgili yani “Neden stalk yapılır?” sorusuna çok farklı cevaplar verilebilir ki ben de çok sayıda cevap duyduğumu söylemeliyim. Bunlar arasında en popülerleri narsistik, psikopatik kişilik özellikleri, düşük öz güvene sahip olma, olası travma geçmişi yer alabiliyor.

Bakıldığında kişiye açıkça zarar veren durumları bir kenara alırsak stalk davranışının temelinde ilişkilerin doğasına dair yanlış inançlarımız yatıyor olabilir. Ne gibi örneğin? “İlişki kurabilmek için o kişiyi sürekli olarak takip edebilirim çünkü bu aslında romantiktir”, “Etmem gerekir çünkü karşımdaki kişiyi her anlamda tanımalıyım.” gibi.

Yani sonuç olarak stalkerların basit bir şekilde psikopat olduklarını söylemek mümkün değildir. Çünkü bu davranış bir ilişki kurma isteğinden kaynaklanır. Yani psikopati kavranış örüntüleri olan insanlarla iletişimden uzak kalma çabası ya da duyguların yaşanmasına dair eksiklikten çok farklı bir noktada yer almaktadır. Sonuç olarak ne stalk davranışını tamamen psikopati, narsizimle özdeşleştirmek gerekir ne de sonuçları bu kadar ağır olan bir durumu görmezden gelmek.

Tam da bu noktada ilişkiler bağlamında stalkı konuyoruz madem bir teoriden bahsetmek gerektiğini de düşünüyorum. Dualistic Model of Passion’a göre -ki bunun aşk ya da tutkunun iki kategoride detaylı olarak incelenmesi olarak özetleyebiliriz- temelde biri sağlıklı biri sağlıksız iki çeşidinin olduğunu söyleyebiliriz.

  • Harmonious passion yani sağlıklı ve uyumlu olan aşkta kişiler birbirlerini özgür iradeleriyle hayatlarına dahil ederler ve bu dahil etmeyle birlikte yaşamlarının diğer alanlarında da bu uyumu göstermeye devam ederler.
  • Bir diğer çeşitse Obsessive passion olarak karşımızı çıkar. Adından da anlayacağınız üzere sağlıksız bir yönü bulunmaktadır. Kişinin kendine verdiği değerler ilişkilerine bağlıdır. Eğer ilişkisi yürümüyorsa bu kişilerin hayatlarının tüm alanları sorunlu, kendilik değeri hasarlıdır.

Açıklamalar bölümüne ekleyeceğim bir makalede konuyla ilgili dört farklı çalışma yürütülüyor ki burada toplamda 1257 katılımcı mevcut. Bu dört çalışmanın da ortak sonucu olarak obssessive passion’nın yani sağlıksız bir duygusal yoğunluğun olduğu tüm ilişkilerde partneri kaybetmeye, terk edilmeye ilişkin yoğun bir kaygı mevcut. Daha ilişki başlamadan “Nasıl olsa beni terk edecek.” ya da “Kesin bana zarar verir.” paternleriyle başlanan bir ilişkide partnerler hem kendilerini hem de ilişkilerini sabote etmek üzere davranışları baştan sergiliyor olacaklar. Ki bunlar arasında suistimal edici, saldırganlık ve suç içeren davranışlar öncü olarak yer alıyor. Sonuç olarak iyi bir stalker olmak aslında sanıldığının aksine zayıf bir kendilik algısıyla eş değer diyebiliriz.

Konuyla ilgili bir araştırmayı daha referans verecek olursak, Sapio isimli bir araştırma şirketinin 2021 yılında 21 ülkeden 20 bini aşkın katılımcıyla yürüttüğü araştırmaya göre 4 kişiden biri dijital şiddete maruz kaldığını ifade ediyor. Bunun yanı sıra bu şiddete maruz kaldığını söyleyenlerde erkeklerin 19’u, kadınların ise yüzde otuzu bu siber şiddete maruz kaldığını söylüyor. Oranın tüm ülkeler kapsamında değerlendirildiğini yeniden hatırlatmak gerekiyor. Öyle ki partnerden izinsiz ekranı inceleme davranışında ülkeler arasında belirgin faklar var. Mesela Hindistan’da %45, Çin’de %27 olan oran İspanya’da %5’lik bir oran söz konusu. Bunun yalnızca kültürel faktörlerle açıklanmasının zor olduğunu eğitim ve haliyle sosyoekonomik düzeyin de süreci etkilediğini düşünüyorum.

bugünkü yazıyı stalkı tanımak üzerine kurgulamıştım. Bu sebeple stalktan kurtulmak ya da alınabilecek önlemlerle ilgili de ayrıca bir içerik hazırlamak istiyorum. dilerseniz konuya ilişkin podcastimi aşağıdaki link aracılığıyla dinleyebilir, beni farklı mecralardan da takip edebilirsiniz. Bir sonraki yazıda görüşmek dileğiyle.

Hoşça kalın…

https://www.instagram.com/ilkemiscannn/?hl=tr

--

--

İlkem İŞCAN
Türkçe Yayın

Klinik Psikolog |Çokça okur, sıklıkla konuşur, yer yer yazarım. #clinicalpscyhology