Dalgalı Çizgi

silium
Türkçe Yayın
Published in
2 min readFeb 20, 2021

Büyük bir makinenin, çok ufak ama konsantre bir parçasını yayınlamak istedim. Sulandırıp çoğaltmak sizin elinizde.

Silik bir çizginin yanında yürüyorum. İki farklı rengi betimleyen, kesinlik ve keskinlikten hayli uzak, esrik bir çizgi. İki farklı anlam yolculuğunu vurgulayan bir çizgi; Ölüm ve yaşam…

Ben ise ıslak ve çamurlu olan taraftayım. Ayağımdaki derin sızı, tüylerimi ürperten: canlılığın serin esintisi ve derimde ki ağır işkence ile; yaşam denilen tarafta. Beni, kendinde tutabilmek için; tüm erdemlerini üstüme boşaltan, tüm haz ve acılarını bana tattıran, yükselmenin ve batmanın vaadini sunan taraf.

Yürüyor ve her adımda yaşam sarhoşluğuyla savruluyorum. Adımlarım, düzenini koruyamıyor. Tüm bu kargaşa ve çokluk içerisinde, basitliği kavrıyorum. İki düz çizgi… Eğiliyor ve fısıldıyorum yerdeki, beton kıran çimene: “Yaşam, ölümün farklı bir tonu sadece.” İkisi de sonsuza uzanıyor adeta. Ancak yaşamın sonsuzluğu, ölüme içkindir. Sonsuz yaşam: en âlâ ölüm demektir. Ne zaman farkına varacaklar, çürümüş kemikleriyle gençliğin bekçileri olduğunu iddia edenler?

Kendi tarafımın tüm hareketi, gelişimi ve değişimine rağmen; ölümün geniş ve davetkâr kapısına yaklaşıyorum. (Bu sırada doğa, bir kez daha ahlâkını bozup, beni ölüm kapısından uzaklaştıracak desenlerde esiyor/biçimleniyor.) Yaklaştıkça, dalgalanmaya başlıyor varlık çizgisi. Yağmur damlaları yavaşlıyor, nesneler nefeslerini tutup oturuyor. Yüksek bir dikkat ile beni izliyorlar. Acaba ne yapacağım? Sessizliklerinde ki anlamı, ancak yaşamdan kopma eşiğindeyken kavrayabilirsiniz. Düşünmeyi bırakmak, zihninizi dondurmak ve idrak içkisini atmak zorundasınız. Fikirlerimizin sonsuz melodisi, zift gibi kaplıyor yeryüzünü. Katılaşıyor anlam, içten içe (çığlıklarla) erirken. Ancak ve ancak: Hayatın ezgisini, tüm bu zifti kendinizde toplar ve kitlenirseniz açılır nesnelerin akışkan anlamı.

Hayretle beklemeye devam ediyorlar bir sonraki adımın hangi tarafa ait olacağını. Ölümüm ferah bir nefes aldıracak belki de onlara. Kararsızlıkla yürürken; yaşamdan yukarı, ölümün içine bakıyorum. -Ruhumdan gelen sessiz istencin aksine, üstün bir çaba harcıyorum kendi yolumu korumak adına. İki yüzlü bir emekleme bu. Sahtekar bir çalışkanlık.- Yaşamın ıslaklığı, yapışkan sıcak nemi ve şekilsiz deviniminin aksine, ölümün sessiz mekanı: ne kadar da kuru ve durağan… Her şey, bilgece bir sakinlikte. Ölüm sayesinde yaşamı kapsıyor, anlıyor ve neşeyle terk etmiyorlar; yumuşak doğurganlıklarını. Biz; tüm ihtiraslarımız, tutku ve heyecanımızla: sadece, onların kapsayıcı ölümünün, küçücük bir dairesinde debeleniyoruz.

Kendi tarafımın, tüm ışık oyunlarının aksine, yukarısının (ölümün) zihin açan karanlığı ilgimi çekiyor. Utangaç anlam, ancak bu denli karanlıkta çıkar ortaya.

--

--