Damızlık Kızın Öyküsü

The Handmaid’s Tale

Eslem Nalbant
Türkçe Yayın
5 min readMay 10, 2021

--

“Utançsız olmayı isterdim. Utanmaz olmayı isterdim. Cahil olmayı isterdim. Böylece ne kadar cahil olduğumu bilmezdim.”

“Her zamanki gibi aldırmadan yaşardık. Aldırmamak cehaletle aynı şey değildir, üstünde çalışman gerekir.”

Distopya türü kitapları okumayı ne kadar sevdiğimi bir önceki yazımda bahsetmiştim.

Yazımı okumak isterseniz buradan ulaşabilirsiniz:

Damızlık Kızın Öyküsü en başarılı distopyalardan biri bence. İlk okuduğumda çok etkilenmiştim ve yazarın hayranı olmuştum. Sonrasında kitapları hakkında bilgi sahibi olunca da idollerimden biri haline geldi bu isim: Margaret Atwood. Yazar, şair, eleştirmen denemeci ve feminist.

18 Kasım 1939 doğumlu, tam adı Margaret Eleanor Atwood, Kör Suikastçı (The Blind Assassin) adlı romanıyla, 2000 yılında Ahitler (The Testaments) adlı romanıyla da 2019 yılında Brooker Ödülü’nü kazandı.

“Ne kadar yalnız olduğumu bilemezsiniz. Arkadaşlarım vardı, şanslıydım, ama yine de yalnızdım.”

Yazar, Damızlık Kızın Öyküsü romanını 1980’lerin ortalarında Batı Berlin ve Alabama’da yazmıştır ve roman 1985'te basılmıştır. Margaret Atwood romanında feminist yönünü göstermiştir. Romanında kadını ve kadın haklarını distopik gelecek şeklinde işlemiştir.

İkinci Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş gibi tarihi olaylara tanıklık eden Atwood Almanya’da Berlin Duvarından, o dönemler okuduğu; Cesur Yeni Dünya, 1984 gibi kitaplardan etkileniyor. Tüm bunların kitabın yazım aşamasında önemli rol oynadıklarını söyleyebiliriz. 1980’li yıllarda Amerika’da muhafazakar kesimin yükselmesiyle birlikte, yarattığı distopyasında geleceğin güç sahibini bu aşırı dindar kesim olarak inşa ediyor. Kitapta sıklıkla İncil’den alıntı yapılıp Rahel ve Yakup’tan bahsedilmiştir. Gilead(yeni kurulmuş olan devletin ismi) ismi de İncil’de geçmektedir. Kadınların giydikleri kırmızı ve mavi kıyafetlerle ise Meryem Ana’ya gönderme yapılmıştır.

Kadınların günlük konuşmalarında da İncil’den alıntı yapılmış; “Merhaba, iyi günler” gibi kelimler yerine, “Tohumların kutsansın” gibi birçok farklı sözcük kullanılmıştır;

Blessed be the fruit — Tanrı meyveni kutsasın.

May the Lord open — Tanrı yolunu açsın.

Margaret Atwood’un romanının uyarlaması, Offred’in klostrofobisini, baskı tablolarıyla dramatize ediyor. Illustration by Rebekka Dunlap

“Hiçbir şey bir anda değişmez: Derece derece ısınan bir küvette farkına varmadan haşlanarak ölürsünüz.”

Photo by Eslem Nalbant on Unsplash

Damızlık Kızın Öyküsü özeti için 2018 Ağustos baskılı Masa dergisi, Şenay Tanrıvermiş’ten alıntı yapmak istiyorum; “Feminist edebiyatın 1984'ü olarak anılan ve Sözde demokratik çağdaş dünyanın diktatör yönetimlerinde ellerinden kazanılmış tüm hakları alınan kadınların, damızlık olarak kullanıldıkları ve erkeğin kölesi yapıldığı bir geleceği anlatan muhteşem bir eser. Öyle ki bir sabah ülkedeki bütün kadınların hesaplarına el konuluyor, kartları iptal ediliyor ve aranılan bankalarda muhatap bulunamıyor. Çünkü nükleer savaş sonrası Amerika’da insanoğlunun nesli tükeniyor ve tüm doğurgan kadınların toplama kamplarında gelecek kuşakları üretmek için “damızlık” olarak kullanılmalarına karar veriliyor. Yumurtlama dönemlerinde “iki ayaklı rahimlere” planlı ve haberli tecavüzler ediliyor ve yaşamak için doğurmak gerekiyor…”

Benim kitabı okumamın üzerinden çok geçmemişti, etkisini hala hissediyordum bu sıralarda kitabın dizi uyarlaması olacağı konuşulmaya başladı. Acaba yine uyarlama konu dışına mı çıkılacaktı? Okurken çok keyif aldığım kitabı, şimdi dizi olarak izlerken de sevecek miydim? Sonrasında dizi çıktı. Başrollerinde Girl, Interrupted ve Mad Men, Top of the Lake gibi birçok filmi ve dizisinden tanıdığım isim vardı: Elisabeth Moss. Kadrosunda; Yvonne Strahovski, Alexis Bledel, Joseph Fiennes, Ann Dowd ve Max Minghella gibi çok ünlü isimler yer alıyordu.

Elisabeth Moss ve Margaret Atwood

Dizinin fragmanını ilk gördüğümde beklediğimden daha gerçekçi olduğunu fark ettim ve açıkcası izlemek için epey zaman erteledim. O dönem bu içerikteki bir diziyi kaldırabilecek ruh halinde değildim. Konu itibariyle izlemesi zor bir dram, gerilim dizisi diyebilirim.

“Nolite Te Bastardes Carburondorum”

İzledikten sonra çok beğendiğimi söyleyebilirim. Oyunculuklar çok gerçekçiydi, özellikle Elisabeth Moss’un performansı çok iyiydi. Konu çok başarılı işlenmişti ki dizi toplamda 15 Emmy ve 2 Altın Küre ödülü kazandı.

Dizinin dördüncü sezonu geçtiğimiz günlerde, 28 Nisan’da BluTv’de çıktı. BluTv diziyi şöyle özetlemiş; Amerika Birleşik Devletleri’nin parçası olan Gilead distopyasındaki totaliter toplum hayatını konu alıyor. Çevresel felaketler ve düşen doğum oranları karşısında, Gilead kadınlara devlet mülkü gibi davranan tutucu bir rejimle yönetilmektedir. Offred son kalan doğurgan kadınlardandır ve bir Komutan’ın evinde hizmetçi olarak çalışmaktadır. Hizmetçi kadınlar bu yozlaşmış dünyada popülasyonu arttırmak için damızlık olmaya zorlanmaktadır. Gilead’daki herhangi birinin casus olabileceği bu korkunç toplumda Offred; Komutanlar, onların acımasız eşleri, Martha’lar ve hizmetçi arkadaşları arasındadır. Offred’in tek amacı hayatta kalmak ve kendisinden alınan kızını bulabilmektir.

Distopya kavramı her ne kadar bilimkurgu, hayal ürünü olarak anılsa da aslında günümüzdeki sosyal gerçeklikten ortaya çıkarlar. Günümüz toplumlarında yaygın olarak ortaya çıkan “cinsiyet eşitsizliğinin” sosyal bir sorun olduğunu vurgulamak istiyorum. Kadına yönelik şiddet, kadının bedeninin metalaştırılması, kadının toplumda her zaman ve koşulda kontrol altına alınmaya çalışılması, mobbing(bezdiri), türlü taciz ve haksızlığa uğraması, kıyasla özgürlük ve insan haklarının eşit ölçüde olmaması, modernleşmenin ve gelişmenin dahi kadının toplumsal düzeyde yeterli etki alamadığının göstergesidir.

Damızlık Kızın Öyküsü kitabı hakkında Margaret Atwood’a ne düşündüğü sorulduğunda “Bugünü gördüğümde, gelecek hakkında çok az endişelendiğimi düşünüyorum.” yanıtını vermiştir.

Kitap daha önce Natasha Richardson’ın başrolünde olduğu, Faya Dunaway, Robert Duvall ve Aidan Quinn gibi diğer oyuncuların da yer aldığı 1990 yapımı Batı Almanya filmi olarak çıkmış fakat beklenildiği övgüyü alamamış.

Damızlık Kızın Öyküsü romanının ikinci kitabı Ahitler de 2019 yılında yayınlandı. Kitap, Damızlık Kızın Öyküsü’nün devamı niteliğindedir. Damızlık Kızın Öyküsü kitabının olaylarından 15 yıl sonrası, bir önceki romanın karakteri olan Lydia Teyze tarafından anlatılmaktadır. Devam kitabı Ahitler’i de okumanızı öneririm.

Margaret Atwood’un Nam-ı Diğer Grace (Alias Grace) adlı kitabını da okumanızı tavsiye ederim. Aynı adlı romanından uyarlanmış, başrollerinde Sarah Gadon’un yer aldığı Netflix dizisine de bakabilirsiniz.

Margaret Atwood’u tanımak isterseniz aşağıdaki videoya bakabilirsiniz.

Kitap önerilerinde bulunduğum yazımı okuyabilirsiniz:

Beğendiğiniz bir yazıya elliye kadar alkış verebileceğinizi biliyor muydunuz?

Konu hakkında fikirlerinizi benimle paylaşmak için eslemnalbantmedium@gmail.com ’dan iletişime geçebilirsiniz.

Ayrıca beni sosyal medya hesabımdan takip edebilirsiniz Twitter: @esleftly

Sağlıkla, Hoşça kalın.

Eslem Nalbant

--

--