Davlumbazın Loş Işığı

M. Oğuz Karakaşlı
Türkçe Yayın
Published in
2 min readJun 17, 2023

Merhaba kaçabildiğim küçük dünya. Canım yalnızlığım benim. Ah be küçük dünyam. Uzağız bu sıralar birbirimize. Yazmayı erteliyorum hep. Hâlbuki insanı insan yapan belki en büyük niteliğin kendisi aha da bu eylem. Biraz önce zihninde uçuşanları düzenleyip beyaza aktarıyorsun ve karşında duruyorlar. Çok çok acayip. Okulun tek katkısı işte. Yazabilmek ve okuyabilmek. Bazıları mesela daha fazla yazıp adına kitap diyor ellerine alıyorlar. O ufak tefek şeyler senin zihninin ürünleri değil zihninin ta kendileri.

Erteliyorum peki niye? Haliyle işin tembellik olduğu çok açık çünkü hayatın herhangi bir koşuşturmacası yok. Adıyaman’da koşuşturma yok olsa olsa hızlı yürüme var. Ama ona da gerek yok çünkü depremden dolayı ulaşım araçları ücretsiz.

Yine mutfakta yazıyorum arkamdaki o loş kızıl ışık ile. Bir yandan da Sosyal Market’ten aldığım kuru üzümü azar azar yiyorum. 15 günde bir hayatımdaki gelişmeler gibi ağır işleyen bir siteden gıda için sıra alabiliyorum. Kavrulmuş fındıkları var, çok güzeller. Geçen gittiğimde bitmişlerdi. Neden bilmiyorum ama çok üzüldüm, hâlbuki gidip benzerini alabilirdim.

Tuşlarına bastığım klavye ve tıkladığım fare benim değil. Bulunduğum mutfak da evimizin değil. Ailem uzakta prefabrik bir evde kalıyor. Diğer binlerce insan ile birlikte. Kendimi bencil hissediyorum bazen. Sınava çalışıyorum ama hayır derinlerde biliyorum ki bunun için burada değilim. Yoruldum. Dışarı her adımımı attığımda neden orada olduğumu çok iyi bileceğimden kaçtım buraya. Gerçekler karşısında gözlerine şamdan gömen Sadri Alışık gibiyim. Hoş, tam karşımda ise enkaz olmuş, yıkık ve altından ölüler çıkmış taş-toz yığını var. Yarıya kadar indirilmiş stor perde bozuk ve kasvetli manzaramı kapayamıyorum. Sanki hayat kafamı koca elleri arasına alıp yüzümü dış gerçekliğe çeviriyor.

Bu ışıkta ne çok düşündüm ne çok yazdım. En güzel kahveleri bu ışıkta demledim ben. Belki siz de bu satırları okurken davlumbazın loş ışığı ile okursunuz hatta bu ışık beni de savurduğu gibi sizi düşüncelere savurur kim bilir. Ya da kızıyorsunuz bana çünkü ışığınız bozuk.

Şimdilerde bu ışığa daha çok ihtiyaç duyuyorum çünkü her tarafın aydınlık olması canımı yakıyor. Sizce de her şey apaçık ortada mı olmalı? Tamam, her şeyin üstünü öylece kapatmayalım. Ama çok da yakmayalım. Işık olsun yine ama az olsun. En hoşu davlumbazın loş ışığı. Gecenin üçü.

https://youtu.be/eXfBsvrgT0A

--

--