Delilikle Normallik Arasındaki İnce Çizgi

Ahmet Alper Yüksel
Türkçe Yayın
Published in
2 min readJan 30, 2024

Son yıllarda dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğundan (DEHB) biriktirme bozukluğuna kadar pek çok psikiyatrik bozukluk tanımlandı. Peki, neyin bozukluk neyin normal olduğuna nasıl karar veriyoruz?

“Delilik” ifadesinin doğru bir ifade olup olmaması bir yana, delilikle normallik arasında net bir sinir olmadığı hep söylenir. Ancak 2013'te “Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve İstatistiksel El Kitabı”nın 5. baskısının (DSM — 5) yayınlanmasıyla birlikte aradaki ayrım daha da belirsizleşti. Amerikan Psikiyatri Derneği’nin (APA) yayınladığı bu kitap, sağlık dünyasının “kutsal kitaplarından biri olarak kabul ediliyor.

Fakat DSM — 5 çıktıktan sonra pek çok eleştiri aldı. Kitabı eleştirenler, olağan bazı davranışların “delilik” olarak sınıflandırıldığını savunuyordu. İngiliz Psikoloji Derneği, normal deneyimlerin “tıbbi olarak fişlenebileceği” ve bunların “potansiyel olarak zararlı müdahaleler” ile sonuçlanabileceği uyarısında bulundu.

Tartışmaların sebebi yeni baskıya dahil edilen 15 yeni ruhsal bozukluk. Sevdiğimiz biri öldüğünde kedere boğulmak artık “majör depresif bozukluk” olarak tanımlanıyor. Topluluk önünde konuşma yapmadan önce çok gergin oluyorsanız “performans gerektiren ortamlarda sosyal anksiyete bozukluğu”ndan muzdarip olabilirsiniz. Eski eşyalarınızı atmıyorsanız da “biriktirme bozukluğu”nuz olabilir.

Photo by Nick Fewings on Unsplash

En çok tartışılan konu, “yas istisnası”nın kaldırılması oldu. Önceki baskılarda yer alan bu istisna, sevilen birinin ölümünü izleyen iki ay boyunca kişilere “majör depresyon” tanısı koymamayı öneriyordu.

Bu kararı eleştirenlere göre DSM — 5 bu istisnayı ortadan kaldırarak kederi delilik olarak tanımlıyor. Fakat DSM — 5 komitesinin başkanı Dr. David Kupfer bu kararı savunuyor. Kupfer’a göre istisna yararsız çünkü “yas tutmanın kişiyi majör depresyondan koruduğu” izlenimini yaratarak bazı hastaların yardım almasını zorlaştırıyor.

DSM komitesinin başkanı Dr. Allen Frances da güncellenen kılavuzun “normal” kapsamını daralttığını düşünüyor. “Yas tutmak ‘majör depresif bozukluk’ oldu, hasta olma endişesi ‘somatik semptom bozukluğu’, öfke nöbetleri ‘yıkıcı duygudurum düzenleyememe bozukluğu’, oburluk ‘aşırı yeme bozukluğu’ oldu.” diyor.

Photo by Camila Quintero Franco on Unsplash

DSM’in sürekli genişleyen kapsamı karşısında duyduğu endişeyi dile getiren tek kişi Frances değil. King’s College London Psikiyatri Enstitüsü’nden Prof. Simon Wessely, “Tanıların sayısı sessizce artıp duruyor.” diyor.

1917'de APA’in tanıdığı sadece 59 psikiyatrik bozukluk varken bugün kılavuzda yaklaşık 300 bozukluk sıralanıyor. Aradaki büyük fark, normalliğin sınırlarının daraltıldığını gösteriyor.

Maalesef neyin delilik neyin normal olduğuna karar verirken kullanabileceğimiz objektif bir yöntem yok. Psikolojideki bu sorundan sağlık bilimleri de payını alıyor. Dolayısıyla gelecek yıllarda çıkacak DSM kitaplarına da pek çok eleştiri geleceği muhakkak.

--

--

Ahmet Alper Yüksel
Türkçe Yayın

Sorgulamayı, araştırma yapmayı, düşüncelerini paylaşmayı seven bir genç.