Detroit: Become Human — Oyun İncelemesi

Mehmet Küçüktongur
Türkçe Yayın
5 min readMar 1, 2021

--

Kelime anlamı Türkçeye “İnsan Olmak” olarak çevrilen Detroit: Become Human, Quantic Dream‘in 2018 çıkışlı interaktif bilim kurgu ve macera oyunudur. Oyun Connor, Markus ve Kara adlarında üç Android’in hikâyesine odaklanır.

Oyunda sayısız yol, sayısız son bulunmaktadır. Karakterlerin verdiği kararlar bir başka karakterin yolunu açabilir ya da engelleyebilir. Kendi verdikleri kararlar kendi başlarına bela açabilir, ölümle sonuçlanabilir ya da zaferle taçlanabilir. Bu yüzden atılan adımlara dikkat etmek gerekebilir. Oyun sonunda verilen kararların sonuçlarından memnun olmayan oyuncular, baştan sonra tekrar oynayabilir ya da istedikleri bölümden devam edip kararları değiştirebilir. Spoiler silsileli Detroit: Become Human incelemesine hoş geldiniz.

CONNOR, KARA ve MARKUS

Connor, Cyber Life tarafından yaratılan en gelişmiş Android‘dir. Detroit Polis Departmanı’na hizmet etmesi için satın alınan Connor, aykırıları yakalayıp polise teslim etmekle ve gerektiğinde sorgulamakla yükümlüdür. Tüm görevlerinde soğukkanlılığını korur ve karakteri yöneten oyuncular, Connor’ın duygusal mı yoksa mantıklı mı yaklaşacağına karar verirler.

Oyuncuların seçimlerine göre Connor, Cyber Life’a sadık bir şekilde soruşturmasını yürütür ve zaferle sonuçlandırır. Ancak insanın hatalarından ders çıkarmadığı bilinen bir gerçektir. Alternatif bir sonda Amanda, Connor’ı tebrik ettikten sonra üzerine bir de sürprizi olduğunu açıklar. Connor meraklı gözlerle sürprize bakar ve karşısında yeni Connor modelini görür. Daha gelişmiş yeni teknolojiyle donatılmış, daha sağlam ve mavi gözlü Connor RK-900. Eski model kendini aldatılmış hisseder (ben uydurdum) ve devredışı bırakılır.

Kara, ev işlerinde hizmet etmesi için Todd tarafından satın alınır. Tüm ev işlerini hallettikten sonra yemeği servis eder. Todd yemeğe başlamadan, Androidlerin işlerini ellerinden aldığını ama yardıma muhtaç olduğunda da Androidlerin yardıma koştuğundan yakınır. Kızı Alice’e sinirlenip hırpalamaya başlar ve Kara ile Alice evden kaçana kadar olaylar gelişir. Tabii kaçamama gibi bir seçenek de mevcut. Ama biz kaçtığını ele alalım.

Kara ne olursa olsun Alice’i korumak zorundadır. Alice hep bir ailesi olsun istemiştir ve Todd’da bulamadığı aile sevgisini Kara’da aramıştır. Kara da Alice ile arasında bir bağ olduğunu hissetmiştir ve bu bağın ne olduğunu maceranın sonuna doğru öğrenir. Kara ile Alice’in Todd’dan kurtulduktan sonra bir motele, arabaya, ıssız bir eve sığınmak gibi seçenekleri mevcuttur. Birini seçip orada sabahladıktan sonra eğer polislerin elinden kurtulurlarsa dışarıdan tehlikeli olduğu rahatça görülen kaotik bir evin kapısını çalarlar. Yardım beklerken tam tersine tehlikeye düşerler ve kaçmayı başarırsa Luther adlı dev android ile yola devam ederler.

Markus, yaşlı ve bitkin olan Carl’a bakmakla sorumludur. Ona yemeğini servis eder, ilaçlarını verir ve vakit geçirmesine yardım eder. Carl’ın oğlu Leo ise uyuşturucu bağımlısı, sorumsuz ve serseridir. Babasına düşünmeden yumruk atacak kadar… Beklendiği üzere Leo, Markus’ın başına bela açar. Markus, Android çöplüğüne atılır ve oradan kurtulduğunda dönüşü muhteşem olur! Bir Android, hafıza iletişimi ile Jericho‘ya gitmesini söyler ve yerini gösterir. Jericho’ya varan Markus damarlarında bulunan lider kanı sayesinde Androidlerin kaderini değiştirecek adımlar atar. Damar mı dedim ben? Kablolarında bulunan kan olacaktı.

Ana karakterlerimizin kim olduklarını, amaçlarını artık biliyoruz. Şimdi yan karakterlere bakalım.

Connor ile beraber çalışması için görevlendirilen Android düşmanı Hank Anderson‘ı tanıyalım. Mesleğinde birçok başarıya imza atmış Teğmen Anderson, sebebi bilinmeyen bir Android düşmanlığı besliyor. Connor defalarca sorsa da nedenini anlatmıyor. Her bulduğu fırsatta da “fuckn android” demeyi ihmal etmiyor. Connor’ı kontrol eden oyunculara Hank ile dost ya da düşman olmak için seçenekler sunuluyor. Hank ile dost oldukça Amanda, Connor’a trip atıyor. Kırmızı ok yerin dibine kadar iniyor.

Detroit Polis Departmanının güzide komiserlerinden biri olan Gavin Reed, Connor’dan nefret ediyor. Connor ne yaparsa yapsın ona yaranamıyor ve an geliyor Connor’ın işlerini zorlaştırıyor.

KÖLELİK

Oyunun en temel vurgularından birisi kölelik. Günümüzde insanlar kendinden olmayanları hor görüyor ve onları ayrıştırıyor. Hayvanları bir varlık değil de insanın hizmetine sunulmuş bir “şey” olarak görüyor. Bu her zaman hayvanla sınırlı kalmıyor tabii. Bazı toplumlarda ve en ufak işyerlerinde bile insanları köleymişçesine kullanan, kendini üst gören insanlar var.

Detroit: Become Human’ın birçok sahnesinde Androidleri hırpalayan, yere iten, hor gören, hakaretler eden, küfürler savuran ve arabanın arkasına bağlayıp sürükleyen insanlar resmediliyor ve ifade ediliyor. O güne kadar emirler alarak yaşayan bu robotlardan bazıları edilen zulümlere ve haksızlıklara dayanamıyor ve emirleri kırarak aykırı oluyorlar. Artık makine olmaktan çıkıp hür iradeli yeni bir insan türü oluyorlar.

İNSAN OLMAK

Bizi diğer canlı türlerinden ayıran nedir? İki kolumuz, iki bacağımız olması mı? Gözümüz, kulağımız olması mı? Hayır. Bunlar diğer canlılarda da var. İnsanı diğer canlılardan ayıran tek şey iradeye sahip olmasıdır. İnsana bahşedilen iradeyi iyiye ya da kötüye kullanmak farklı sonuçlar doğurur.

Oyunda da birçok bölümde bahsedildiği gibi insan hatalarından ders çıkarmaz. Makineleri geliştiren insanlar olsa da kendi iradelerine sahip olan da ne yönde kullanacaklarına karar veren de yine makineler olacaktır.

Her insan masum olarak doğar. Hayatın bize sunduğu fırtınalar yönümüzü hep değiştirir. Kimi fırtınalara direnir, kimisi kendini bırakır ve rüzgarın götürdüğü yere gider.

Leo, Markus’ı ittiğinde Carl ona direnme demesine rağmen Markus onun emirlerine karşı gelerek özgür iradesini kullandı. Söylenen, yap denen şeylerin tersine kendi kararlarını ortaya koyabildi. Markus’ı yönlendiren oyuncu onun barışçıl biri olacağına ya da savaş yanlısı olacağına karar verdi. Halkının mutluluğu için savaştı. İnsan oldu.

Connor makine de olsa aykırı da olsa her zaman görevini tamamladı. Hank ile dert ortağı, dost oldu. Hank’in acısını anladı ve hissetti. Verilen emirleri yerine getirdi ancak kendi halkına ihanet edemeyeceğini anladı ve onlara katıldı. İnsan oldu.

Kara, Alice’i ne olursa olsun sevdi ve korudu. Android olması, insan olması onun için hiçbir şey ifade etmiyordu. O sadece anne olmak istiyordu. Hem anne hem insan oldu.

Onlar bize insan olmayı öğretti. Gelecek ne gösterir bilmem ama umarım insan olmanın kıymetini anlayabiliriz.

OYNANIŞ

Oynanış konusunu fazla irdelemeyeceğim. Oyunda hedef alıp ateş etme durumu olmadığı için geriye sadece belirli tuşlara basmak kalıyor. Onun dışında Quantic Dream’in ilk oyunu Fahrenheit: Indigo Prophecy’nin kontrollerinden çok ileride olduğu aşikar.

Oyunda en sevdiğim karakter Connor. Polisiye ile ilgili her kültür-sanat eseri ilgimi çeker. Bu oyunda da Connor’ı yönettiğim zamanlar çok keyif aldım.

RA9

RA9’un kim olduğu herkesin merak ettiği bir konu. Ancak sorunun cevabını kimse bilmiyor. Tahminler arasında 2013’te yayınlanan bir kısa filmde Kara’nın “düşündüm de” dediği görülüyor. Bununla beraber ilk uyanan Android olduğu düşünülüyor. Diğer bir düşünce de ise Kamski tarafından Carl Manfred’e hediye olarak verilen Markus’ın programlarına diğer Androidleri uyandırması için virüsün eklendiği düşünülüyor. Sonuç muamma.

İncelemeyi okuduğunuz için teşekkürler. Sizin de görüşlerinizi yorumlarda görmek isterim.

--

--