Diller Irkçılık Yapar Mı?

Nesibe Yıldız
4 min readNov 23, 2017

Diller ırkçılık yapmaz. İnsanoğlu ırkçılık yapabilmek için dilleri kendisine yardım ve yataklık etmeye zorlar. Harfleri, heceleri ve kelimeleri yan yana getirir, farklı olanı aşağılamak için kullanır. Kısacık cümleler akrepten zehirli olur yeri gelince, sokar birilerini. Klişeler oluşturur, ön yargı tuzunu bolca serper hayat çorbasına basit söz öbekleri. Dil insana hizmet eder durmaksızın, ağızsız dilsiz bir hayvana benzer. Yönetilmeye muhtaçtır, yönetilir de … İnsanoğlu dilleri eğer, büker, bir şekilde çıkarlarına hizmet ettirmeyi başarır.

Diller insanoğlu vasıtasıyla birtakım ırkçı söylemleri her daim cebinde gezdirir. Dillerin bu karanlık noktalarına her insan bilinçli ya da bilinçsiz ayak basar zaman zaman. Kimi zaman bir deyim ya da atasözüdür ırkçılık kokan, kimi zamansa birkaç hece … Aklıma ‘anladıysam Arap olayım’, ‘ben bu işe Fransız kaldım’, ‘Ermeni tohumu’ gibi sürüsüyle örnek geliyor. Bu ırkçı söz öbekleri bir tek bizim dilimizde yok tabii ki. Ben özellikle Türkçe ile başladım ki çuvaldızı başka dillere batırmadan önce iğneyi kendi ana dilime batırayım. Diğer dillerin de ırkçı söylemlerden yeterince nasibini almış olduğu aşikar. Şu uzun listeye göz atarsanız Türklere yönelik ırkçı deyim ve atasözleri hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz mesela.

Satır arasından minik bir çığlık: İnsanoğluna farklılıklar neden bu kadar batar anlamakta güçlük çekiyorum. Tüm dünya aynı dili konuşsak, aynı şekilde ibadet etsek, aynı zihniyete, aynı ten rengine, aynı yemek çeşitlerine, aynı duygulara ve karakterlere sahip olsak daha mı iyi olurdu? Robotlar sürüsünden farkımız kalır mıydı o zaman? Allah hepimize vermiş bir beyin, birçok şeyi her insanın kendine göre, FARKLI FARKLI yorumlamasından daha doğal ne var? Bir sorum daha var sizlere. İnsanların bu farklılıklardan keyif alması gerekmez mi normalde? Yok yok, biz dünya ahalisi olarak bunu beceremedik. Biz dünyalılar farklıyı törpülemeyi, törpülemeyi beceremezsek silmeyi, silemezsek görmezden gelmeyi iş ettik kendimize. Farklı güzeldir oysa ki, hem yeni bir şey öğretir sana hem de aynan olur, seni sana yansıtır. İnsana kendisinden farklı olandan daha içten bir dost var mı acaba?

Konuyu çok dağıtmadan dillere dönelim. Ben bu yazımda dillerimize yerleşmiş ırkçı kelime, deyim ve atasözleri alnımıza sürülmüş kara bir lekedir, tu kakadır diyerek kafanızı daha fazla şişirmek istemiyorum. Tam tersine ırkçılık kokan bu kelime, deyim ve atasözlerinin bazılarının ırkçılıkla pek alakası olmadığı olabileceği gerçeğinden bahsetmek istiyorum size. Örnekler hazırladım bir iki dilden. Buyurun bakalım.

Arap saçına dönmek diye bir deyim vardır mesela dilimizde, çok karmakarışık, içinden çıkılmaz durumları ifade etmek için kullanılır. Kimisi Araplar temizliğin imandan geldiğini pek bilmez ve onların kirli saçları bu deyimi ortaya çıkarmıştır der, illa ki duymuşsunuzdur bir yerlerde. İşte o Arap saçının aslında tarihle bağlantılı çok farklı bir hikayesi var diye duydum. Ne derece doğru bilemem ama okuduğumda bayağı şaşırttı beni. Hikayeye göre deyime ilham veren aslında Arap saçı değil Arap sacı. Bundan uzun zaman önce bir Arap sultanı bir Osmanlı sultanına koca, işlemeli bir sac hediye etmiş. Arap sultanının Osmanlı sultanının ihtişamına yakışsın diye dekorasyon amaçlı gönderdiği saçta bildiğiniz kavurma yaptırmış bizim Sultan. Sac kavurma sacı değil ki, bir süre sonra desenlerin aralarına sıkışan yağ ve bilumum pislik sebebiyle sacdan kötü kokular yayılmaya başlamış. Deyime ilham olanın bu Arap sacı olduğu söyleniyor işte ama hikayenin üzerine binen yüzyıllar deyimi bugünkü kullanıldığı hale getirmiş.

Senelerdir konuşmaya uğraştığım Almancadan örnekler vererek devam etmek istiyorum yazıma. Almanca sokak dilinden iki kelimeye odaklanacağım bu sefer.

Türken: bilinçli olarak yanıltmak, sahtekarlık yapmak demek.

Getürkt: çarpıtılmış, sahte, yapmacık ve aldatıcı anlamlarına geliyor.

Şimdi iki kelimeye dikkatle tekrar bakalım.

türken, getürkt

Kafanız karıştı, değil mi? İçinde ‘Türk’ kelimesi geçen bu iki sözcüğün de gördüğünüz gibi oldukça negatif anlamları var ve bu bir tesadüf falan da değil.

Peki bu kelimelerin içinde neden Türk kelimesi geçiyor?

Burada da olay Türk nefreti falan değil aslında, aynı Arap saçı-sacı örneğindeki gibi tamamen bazı tarihi hadiselere dayanıyor tüm olay. Hem de bazı çok komik tarihi hadiselere … On sekizinci yüzyılda Wolfgang von Kempelen adlı bir Alman ilk düşünebilen (!) satranç makinesini icat etmiş. Bildiğiniz yapay zeka … Makine koca bir tahta kutu ve üzerinde duran sarıklı Osmanlı kuklasından oluşuyormuş. Kukladan dolayı ‘Türk’ adı verilmiş makineye. Bu arada makineye Türk denilmesinin sanırım biraz da orta oyunu Hacivat Karagöz kültürüyle ilişkisi varmış. Kempelen öyle bir mekanizma kurmuş ki kuklanın elleri kolları oynuyor, makine süper satranç hamleleri yapabiliyormuş.

Görsel linki

Kempelen aslında makinenin içine bir adam saklarmış ve böylece gözleri şaşkınlıktan fal taşına dönmüş birçok insanı kuklalı makine satranç oynayabiliyor diye kandırmış. Büyülenmiş halk makineden bol bol sipariş etmiş, yalancının mumu ilelebet yanmamış tabii. Sürüsüyle insan bir süre sonra kandırıldığının farkına varmış. Kempelen`in kurnazlığı da bu bahsettiğim ‘getürkt’ ve ‘türken’ gibi Alman diline yerleşen kelimelerle sonuçlanmış. Kimse Türkler dolandırıcıdır, yalancıdır, biz de o yüzden ekstradan kelimeler icat ettik falan demiyor yani. Ha aradan geçen yüzyıllar bu kelimelerin kullanım sahasını ve amacını değiştirmiştir belki orasını bilemem ama işin nasıl başladığı önemli, orasını da dilim döndüğünce anlatmaya çalıştım.

Gördüğünüz gibi buram buram ırkçılık kokan bu tarz kelimelerin aslında köküne inersek çok eğlenceli hikayelerle karşılaşabiliyoruz. Kim bilir belki de ırkçılık damgası yemiş her kelime, deyim ve atasözünün böyle komik bir tarihi bağlantısı vardır. Umarım vardır, insanlığa inancımın azaldığı bu günlerde bu tarz şeyler moralimi düzeltiyor …

Bu arada ‘getürkt’ kelimesine kafayı takan da tek ben değilim. Almanya doğumlu yönetmen Fatih Akın ‘getürkt’ kelimesinin kökenini açıklayan komik mi komik bir senaryo yazmış ve bu senaryoya 1996 yılında kısa bir film çekmiş. Filmde de ana karakteri canlandırmış. Aşağıda videoyu paylaşıyorum. Bu adam Ermeni Soykırımı iddialarını destekliyor, izlemem ben onun içinde bulunduğu prodüksiyonları demeyin, izleyin. Ben şahsen izlerken çok güldüm …

Yazımı beğenen arkadaşların parmaklarına kuvvet diliyorum. Desteklerinizi eksik etmeyiniz efendim.

Mutlu günler dilerim.

Getürkt”, kelime anlamı olarak “Türk tarzı, Türkler tarafından yapılan” demek. Fakat deyim olarak kullanıldığında “kandırmak, saptırmak, uydurmak” gibi anlamlara geliyor. Bu deyimin çıkışında ise aslında bizimle hiç alakası olmayan, üçkağıtçı bir satranç makinesi var. Hamburg’dan Musa isimli genç bir Türkü canlandıran Fatih Akın’ın ikinci kısa filmi bu isimden yola çıkıyor…

Türkçe Yayın Sosyal Medya Hesapları

Facebook: https://www.facebook.com/mediumturkiye

Twitter: https://twitter.com/mediumturkiye

--

--