Doğanın Acelesi Yoktur

Zübeyir Tosun
Türkçe Yayın
Published in
3 min readJan 15, 2023

Uzun bir süredir yazı işlerinden kendimi uzakta tutarak farklı meşgaleler içerisinde hayat akışını sürdürmeye devam ediyor(d)um. Çünkü belirli konularda bir şeyler yazıp-çizmek için bir birikime, birikmişliğe, kısa da olsa bir inzivaya ve bana kalırsa da biraz doğa ile iç içe olmanın içerisinden geçiyor. Bundan dolayı hem biraz uzaklaşmak hem de biraz dolmak için kalemi elime almaya ara vermiştim. Pınar Elmasoğlu’da Yarım Kalan Hikayeler Kütüphanesi kitabında “Okumak nefes almak, yazmak ise nefes vermektir” demiyor muydu? Bundan dolayı benim de nefes verebilmek için biraz diyaframdan nefes almam gerekiyordu.

Hayatımızı kelimelere yüklediğimiz anlamlara ve o anlamlara göre oluşturduğumuz yaşantılara göre şekillendiririz. Mesela hızlanma, yavaşlama, duraklama vb. kelimeler canlı ve cansızlar aleminde kısaca evrenin içerisinde sadece insana özgüdür. Nasıl yani der dediğinizi okurken işitir gibiyim. Her bir kavram, kelime, söz öbeği vb. içerisinde ortaya çıktığı yaşama mülhemdir. Bundan dolayı da biraz önce saydığım üç kelime ve nicesi içerisinde olduğumuz yüzyılın içerisinde insanın etrafında şekillenmişlerdir. Doğanın kendisinde bu kelimelerin karşılıklarını veya benzerliklerini bulamazsınız. Çünkü doğanın ve insan hariç diğer canlı ve cansızlar aleminin akışı bu şekilde oluşmaz ve sürmez.

Photo by Zübeyir Tosun at Atatürk Arboretum
Photo by Zübeyir Tosun at Atatürk Arboretum

Yaşamın kimi noktasında hızlanma veya kimi noktalarında yavaşlama ve/veya duraklama insanın kendisine içkin bir meseledir. Müfit Can Saçıntı ‘Domatesler Acele Etmez’ isimli TEDx konuşmasında “Hızlı yaşarsak daha çok şey yaşamayız. Hızlı yaşarsak hayatın renklerini kaçırırız, ıskalarız” diyordu. Acele etmek, bir yere yetişmeye çalışmak, aynı anda birden fazla iş ve uğraş alanı içerisinde bulunmak, zamanın ilgilendiklerimiz için yetmemesi vb. süreçler biz insanın kendisine özgüdür. Siz hiçbir meyvenin zamanından önce olmasını istediği ile karşılaştınız mı? Ya da bir ağacın biraz daha göğe uzanarak yanımda sıralanan ağaçları geçeyim dediğini işittiniz mi? Bütün bunlar ile ne karşılaşabilirsiniz ne de işitebilirsiniz. Yarışmak, rekabet etmek ve buna mülhem birçok çaba(lar) da insana özgüdür. Zamanın gelmesi, döngünün uğraması, mevsimin geçmesi ise doğanın kendisine özgüdür. Klinik psikolog ve yazar Tuğçe Isıyel’in yakın zamanlarda çıkmış olan Parçalı Bulutlu kitabında da ifade ettiği gibi, “…Beklemeyi öğretir ağaç, durabilmeyi, olabilmeyi, döngünün tamamlanmasını…”

Son zamanların meşhur kelimelerinden birisi olarak zirvedeki yerini uzun zamandır koruyan ‘döngüsel’lik bahsi var. Döngüsel ekonomi, döngüsel tasarım, döngüsel düşünme vb. Aslında lineer ile döngüsel olan arasındaki ayrımın özüde insana dayanan bir şeydir. Doğanın kendisi lineer bir şekilde hiçbir zaman işlemedi ve onu biz değiştirmeye çabalamadıkça da işlemeyecek. Doğanın kendisinde döngüsellik hakimdir, döngüsellik ona içkin olan bir şeydir. Doğada mevsimsellik, zamansallık bulunur. Hızlanmak, yavaşlamak vb. tabirler ona özgü değildir. Bir sebze, meyve, canlı döngüsü dahilinde hayatını kurgular ve ona göre de hayat yolculuğunu sürdürmeye çalışır. Tabii her güzel şeyin katili olan insan buna da engel olmazsa!

Photo by Zübeyir Tosun at Atatürk Arboretum

Doğanın bir acelesi yoktur ki. Onun yetişmeye çalıştığı, rekabet ettiği, sürekli birbirinin kuyusunu kazmaya çalıştığı bir düzlemin içerisinde değildir ki. Doğanın kendisi ve içinde bulunan her bir canlı-cansız varlık zamanını bekler. Kimi baharın müjdecisidir kimi de soğuk kış günlerinin vazgeçilmezidir. Tuğçe Isıyel aynı isimli kitabında, “her şey kendi vaktinde oluyor, kendi vaktinde bitiyor. Çiçeğin de, aşkın da, ayrılığın da, yolculuğun da, değişimin de, hep kendi zamanı var” diye belirtiyor. Zamanın algısı, yaşamın döngüselliği ve gündelik akışın var oluşu ile oynayan ve onun ayarlarını değiştirmeye çalışan doğa değil bizzat insanın kendisidir. Aslında bir dönüp baksak aramak istediğimiz veya bulmaya çalıştığımız yanıtı çok uzakta değil doğanın o eşsiz güzelliğinde bulabileceğiz. İnsan doğayı kendisine teslim etmekten ziyade doğanın kendisine teslim olmalıdır. Doğa öyle ya da böyle milyarlarca yıldır varlığını sürdürdü ve biz olmasak da sürdürmeye devam edecek gibi görünüyor. Onu kendi istek ve arzularımıza göre değiştirmek ve dönüştürmek yerine onun bizi değiştirip-dönüştürmesine alan açmalıyız. Bazen gizli sandığımız cevaplar hiç sanmadığımız kadar yakındır.

Unutmamalı ki acelesi olan ve hep bir yerlere yetişmeye çalışan insandır, doğanın kendisi değildir. Çünkü doğanın acelesi yoktur, o gün yüzüne çıkacağı zamanın gelmesini bekler…

Faydalanılan Kaynaklar

· Elmasoğlu, P. (2022). Yarım Kalan Hikayeler Kütüphanesi. İstanbul: Mona.

· Isıyel, T. (2022). Doğanın Acelesi Yoktur. İstanbul: Okuyan Us Yayınları.

· Domatesler Acele Etmez! | Müfit Can Saçıntı | TEDxBursa, https://www.youtube.com/watch?v=AXwCU6cPqfU

--

--

Zübeyir Tosun
Türkçe Yayın

Etrafını güzelleştirmeye çabalayan bir dünyalı.