Doğrularım, Hatalarımın Armağanı
Yanlış doğrunun pusulasıdır diye düşünüyorum. Yolun doğrusunu, girilmiş onca yanlış denemeden sonra bulmaya yardım etmesi gibi. Eee tabi yorucu oluyor. Çok hata yaptım. Bazen baya baya büyük olduğuna inandığım hatalar. Ama doğruyu bulmam için başka alternatifim yoktu bu hayatta. Deneyerek öğrendim. Tadarak, koklayarak, yaşayarak. Tesellim sonunda doğru olanı bulmak olsa da yanlışlarımın kahrını çeken her şeyin vebalini yaşıyorum bugün…
Durup düşünüyorum ara ara, hiç mi denk gelmedik yalnız başına her hangi bir doğruya. Sanki evrendeki tüm gülleri almışlardı da bizim onlara çıkan yollarımız, dikenlere ayrılmış yerden geçiyordu. Manzara hiç iç açıcı değil tabi. Güneşi görme umuduyla , uzunca bir süre karanlıkla yoldaş olduğunu hayal edebilirsen anlarsın bu durumu. Uzun uzun yürüyorsun. Enerjini yürümek değil de, ‘’tünele neden girdim’’ diye düşünerek tüketiyorsun. Biliyorsun ki yanlış, biliyorsun ki hata ama yön yalnızca bir tarafa. Arkan çıkmazlık, önün karanlık. Bir levha yoktu doğrulara giden bu yolculukta… Kimse de çıkıp diyemedi tabi, bu yanlış bunun doğrusu budur diye. Bak bu hatadır, böyle yapmaman lazım diye. Üstüne üstlük birde neden diye kızdılar. Levhasını koymadıkları yolun cezasını kestiler. Sırf bu yüzden girdiğim her bağın, üzümünü kopartmakla kopartmamak arasında mücadele etmişliğim vardır. Bağ benim olsa da. Canın çekti mi, aç mısın, soran yok tabi. Bende yolu takip ettim!
Yorulmuşluğum var. Kaldırım taşlarını sökerek yürümek ağır geldi biraz. Otuz yaşıma gelene kadar yaşlandım, otuzumdan sonra da gençleşmek için çabalamaya başladım. İşte bu yazıda bu yüzden. Hiçbirimiz hayatımızın mutlak yöneticisi değiliz. Etki alanında bulunduğumuz insanlar bazen bizi girdabına çeker. Onlar gibi yaşarız bir süre. Ta ki yeni bir etki alanı bulana kadar. Etki alanına girdiklerimiz , hayatımıza yön verebilecek beceride ise ne ala şanslıyız, lakin eğer bir önerisi yok üstüne bizi de törpülüyor ise işte o noktada ya birde onun için çalışmalısın yada hemen terk etmelisin orayı. Ama sev o anı, yaşadığına şükür et. Pes etme. Çünkü iyi bir öğretmen bu kadar ucuza tutulmaz bu zamanda… Hatalarını sev , çünkü hepsi birer doğrunun habercisi. Yanlışlarını sev, onlar yeni bir ilhamın sınır kapısı. Çünkü onlar sana kimde ne kadar kaldığını gösterecek. Dostunu da düşmanını da o gösterecek. SEV onu. Ama aynı şeyi ikinci kez yapıp, kendini kendinde çürütme. Akio Morita ; ‘’Hata yapmaktan korkma. Ama aynı hatayı iki kez yapmadığından emin ol’’ diye özetliyor durumu. Sende hatalarından bir doğru inşa et.
Kim bilir belki de bu yazı senin için yazıldı. Bıraktın ilk hatada hayatı, oysa en yakın arkadaşın oydu. İlk hatanda bırakıp terk edenler, hani en iyi dostundu ? Öğrenmelisin ki, yandığın her an bir alevin müjdesi.Sıcağından korkanlar ışığından faydalananları görmedi henüz. Belki yeniden başlamak için bu yazıya ihtiyacın vardı, işte bitti şimdi. Başlamanın tam zamanı, başla hadi.
Bir dünya inşa ediyorum kelimelerden, eğer bir tuğlada sen koymak istersen lütfen beğenip paylaşmaktan çekinme ve hatta takip edip birlikte büyüteceğimiz bu dünyayı izleyebilirsin! Teşekkür ederim.
Kolay Gelsin…