Dolunay
Günlerin birbirine girişi dolunayı saklar ardında
Benden, bensizlikten, geleceği bekleyenden
Zihnin karanlığı hafife alınabilecek bir şey değildir
Zira yapış yapıştır her yer
Kendine yabancı, ellerini kesmek isteyen, her dakika kendinden şüphe eden bir oluşu içine çeker çarptırılmış düşünceler
Ne acı insanın kendiyle olan savaşı
Kazanamayacağını bile bile, hükmedemeyeceğini göre göre
Her gününü başka bir tavsiyeyle hafifletmeye çalışır
Beden ve ruhun zıtlığında güneş kan akıtır yersiz yüze
Üzeri grilikle örtülen dolunay kırık beyaz kalıntılarını döker aşağıda yaşayanlara
Biri fark eder diye
Biri kurtarmaya gelir ışığını diye
Umut, güçlü bir nafilelikten doğar. İçte beslenir beslenmesine ama yiyip bitirir de aynı zamanda sahibini. Ekmek kırıntılarının bu kadar tehlikeli olduğunu kim nerden bilebilirdi?