Duygularımızın Yeni İfadesi Reactionlar

Modern hayatın getirdiği bu zorunlu hız bizi duyarsız olmaya mı itti?

Ferhan Kır
Türkçe Yayın
3 min readJul 23, 2023

--

Nereden geldiğini anlamadığım bir biçimde bir anda hayatımıza giren hızlı cevaplar yani “reactionlar” duygularımızın yeni ifade şekli oldu.

Bizler modern insanlar olduğumuz için hep çok acelemiz var, hayatı yakalamaya çalışıyoruz. Bu nedenle her şeye koşturuyoruz, gariptir hiçbir şeye de yetişemeyiz, yavaş olana tahammül edemeyiz. Durup düşünmeye, o anda olmaya, hissetmeye zamanımız yoktur. Modern insanın bu probleminin imdadına büyük bir inovasyon ile teknoloji yetişti. Artık insanların bizimle paylaştıklarına mesaj atmakla vakit kaybetmemize gerek yok, bir hızlı mesaj o kişiye dair tüm niyetlerimizi, hislerimizi, düşüncelerimizi açıklamaya yetiyor.

Instagramda bir arkadaşımız hayatında olan güzel bir gelişmeyi paylaşıyor, eğer içimizde biraz his kıpırtısı oluşursa basıyoruz tebrikler emojisine ve işte her şey tamam, uzun mesajlara gerek yok!

İlk zamanlarda bir mesaja cevap vermek yerine likelamak masum bir durum iken zaman içerisinde durum korkunç bir hale gelmeye başladı. “Tüm evim yandı, her şeyimi kaybettim” şeklinde gelen bir mesaja 😪 emojisini bırakacak hale geldik. Bu reactionlar bizim sahip olmaktan övündüğümüz pek çok özelliğimizi sildi süpürdü; empatimizi, hoş görümüzü, paylaşma hissimizi, düşünme ve hissetme yeteneğimizi elimizden aldı.

Bir süredir izlediğim BoJack Horseman dizisinde şu sözlere yer veriyor;

Bu dehşet verici dünyada sahip olduğumuz tek şey kendi kurduğumuz bağlar. Seni aramadığım için üzgünüm.

Modern insanlar olarak bir şeylere sahip olmanın bizler için ne kadar tatmin edici olduğunu biliyorum. Bu tatmin duygusu kısa süreli de olsa adeta bir uyuşturucu gibi, bu hissi yaşayamazsak kendimizi eksik ve yetersiz hissediyoruz. Sahip olma dürtüsünün peşinden koşmaya devam ettikçe de bu hislerin peşimizi bırakacağını sanmıyorum. Sahip olmanın baş döndürücü tatmin hissiyle o kadar meşguluz ki hepimiz birer hızlı tüketiciye dönüştük. Maddi varlıklara sahip olmak manevi varlıklara sahip olmaktan çok daha popüler hale geldi. Hal böyle olunca insanlarla derin ilişkiler kurmak modası geçmiş, yaşlı insanlara ait bir özellik gibi görünmeye başladı.

Dedem aramızdan ayrıldığında ardında bıraktığı boş eve baktım. İçinde pek çok eşya vardı ama hiçbirinin kendi başına bir anlamı yoktu. Onu kaybettiğimizde aklımıza gelen şeyler onun sahip olduğu varlıklar veya bize verdiği maddi varlıklar değildi; aklımıza gelen tek şey onunla kurmuş olduğumuz bağlar ve birlikte geçirdiğimiz pek çok anıydı.

Dedemin kaybının bana öğrettiği en büyük öğretilerden biri bu oldu, bu hayatta sahip olduğumuz yegane şey insanlarla kurduğumuz bağlar. Giydiğimiz pahalı bir elbise, bindiğimiz lüks araç ya da oturduğumuz ev değil, bunların hepsi geçici şeyler. Bir insan öldüğünde bile hala ona bağlı hissedebiliyorsak bunun sebebi arada kurulan gönül bağlarıdır.

Belki çoğumuz farkında değiliz ama insan daha dumanı tüten bir acıyı görmezden geldiğini, gözyaşlarıyla dolu bir sevinci paylaşamadığını ya da rahatsız edici bir durum karşısında tepkisiz kaldığını gördüğü anda olayın ne kadar dehşet verici olduğunu anlayacaktır.

Şu minicik hayatlarımıza sığdırdığımız milyonlarca anının birbirinden farklı olmasının yegane sebebi duygularımız iken bizim bu bunlara sırtımızı dönmemiz ve o derin duygularımızı minik emojilere sığdırmamız modern hayatın bir götürüsü bence. Hüngür hüngür ağlamak ya da ağız dolusu kahkaha atmak, tanımadığımız birine içten bir şekilde gülümsemek neden bu kadar zor? Neden insana yaşadığını hissettiren bu deneyimleri yaşamak varken minik emojilerin arkasına saklanıyoruz?

Bu yazıyı yazan ben ve bu yazıyı okuyan sen dahil herkesin kendine cevap vermesi gereken bazı sorular var..

--

--

Ferhan Kır
Türkçe Yayın

Yaşama dair farkındalıklarımı yazıyorum. Profilime hoşgeldin! Substack'te de yazıyorum: https://konubendegilim.substack.com mail: ferhankr28@gmail.com