Duygularını Bastıranlar Derneği

Esra Kaya
Türkçe Yayın
Published in
4 min readOct 19, 2023

Hepimizin hayatında bir şeylerin yolunda gitmediği zamanlar olmuştur elbet. Bazılarımız böyle zamanlarda yaşadığı duyguları anlayıp onları ifade etmeyi tercih ederken, bazılarımız ise yaygın bir tepki olarak duygularını bastırmayı tercih ediyor. Ancak duygularını bastırmak kısa vadede çözüm gibi görünse de bu durum uzun vadede sağlık sorunlarına neden olabiliyor.

Çok uzun zamandır benim de bilinçsizce gerçekleştirmiş olduğum bu durumun, sağlığımı etkileyene kadar ne kadar ciddi olduğunu fark edemedim maalesef. Meğer ben de istemeden duygularımı bastırarak kendimce duygusal acıdan kaçındığımı sanıyormuşum. Halbuki bu şekilde kendime daha çok zarar vermişim.

Photo by Alex Ivashenko on Unsplash

Yaklaşık 1 aydır midemde geçmeyen bir yanma var ve doktorlar henüz somut bir sebep bulamamakla birlikte yaşadığım sorunun çok yüksek ihtimal stres kaynaklı olduğunu söylediler. Blu TV’de yayınlanmış olan “Saygı” dizisinin 2.sezonunun 1.bölümündeki sahne geldi aklıma. Savaş karakterinin sözleri bir anda kulağımda yankılandı.

“Geçen gece yatağa girdim, yüz üstü uzandım. Göğsümde bir kaşıntı hissettim. Bu arada gece dediysem lafın gelişi, hava aydınlanıyordu. Neyse kaşıntı bir süre devam etti. Dedim herhalde sivrisinek ısırdı, yattım uyudum. Öğlen uyandım, aynanın karşısında yüzümü yıkarken bir baktım göğsümde onlarca böyle pembe yuvarlak yara var. Dedim karaciğerim iflas etti herhalde. Korktum. Gittim hemen bir hastaneye. Gül hastası olmuşsun dedi doktor. Yani gül hastası? Aşırı stresten olur diye de devam etti. Dedim ben öyle bir şeyleri yani çok kafaya takan biri değilimdir. Başka bir gerekçesi olması lazım. Yok dedi strestendir. O an fark ettim ki içimde bir ben daha var, benden habersiz. Ben böyle hayatta hiçbir şeyi umursamazken o ben, bana belli edemediği için muhtemelen içinde biriktirmiş, içime atmış içini.”

Tam olarak yaşadığım durumun karşılığı buydu sanırım. İçimdeki ben benden habersiz bir şeylere üzülmüştü, belki de korkmuştu. Besinleri sindirmeye yarayan bir organ olan midem hayatta yaşadığım bazı olayları ne yazık ki sindirememişti. Bu arada tüm hastalıkların zihinsel bir sebebi olduğunu söyleyen sevgili Louise L. Hay mide sorunlarının sebebinin yeni deneyimleri ve fikirleri reddedip bunlardan korkmaktan kaynaklandığını belirtiyor.

İnsanlar genel olarak neden duygularını bastırmaya eğilimlidir?

Aslında bu sorunun birçok cevabı mevcut. Bazı kültürlerde insanların duygularını göstermesi zayıflık olarak algılanmaktadır. Hatta hepimizin duymaya alışkın olduğu “Erkekler ağlamaz.” klişesi birçok kültürde yer edinmiş bir yargıdır. Bunun sebebi toplumlarda cinsiyetlere yönelik belirli davranış ve rollerle ilgili beklentilerin olmasıdır. Erkeklerin her daim güçlü, cesur, duygusal yönden kontrollü olması beklenir.

Photo by Nathan McDine on Unsplash

Bu beklentiler erkekleri duygularını bastırmaya yönlendirerek onların duygusal ifade konusunda zorluk yaşamasına sebep olmaktadır. Bence her cinsiyetin duygularını açıkça ifade etme hakkı vardır ve ağlamak erkekleri güçsüz değil aksine güçlü kılar. Çünkü duygularıyla yüzleşip onları kabullenebilen biri aslında içsel dengeyi sağlayarak duygusal sağlığını iyileştirmektedir.

Sebeplerden bir diğeri de aile içinde duyguları bastırmaya yönelik öğrenilen davranışlardır. Çocuğun olumsuz duygularını ifade etmesi aile içinde hoş karşılanmıyorsa ve bunlara yönelik sert tepkiler veriliyorsa çocuk istemsiz şekilde duygularını göstermekten kaçınacaktır. Ayrıca yetişkinlerin de duygularını açıkça ifade etmemesi çocuğa yine bu yönde kötü örnek olacaktır.

Aslında sorun sadece olumsuz duyguların değil aynı zamanda olumlu duyguların da bastırılmasıdır. Yine kendimden örnek verecek olursam çok önemli ve zor bir sınavdan 100 aldığımda sevincimi içimden yaşar, eğer mutluluğumu dışarı yansıtırsam bunun diğer arkadaşlarıma ayıp olabileceğini düşünürdüm. Aslında o an içimden coşkuyla bağırmak etrafa gülücükler saçmak gelirdi. Ama bunu yapmak yerine mimiklerimi kontrol altında tutmaya çalışarak hemen olayı geçiştirir sevincimi doyasıya yaşayamazdım. Halbuki insanın güzel bir haber aldıktan sonra sevinip bunu etrafındakilerle paylaşmasından daha normal ne olabilir?

Sanırım olumlu duygularımı bastırmak yerine ifade etmeyi tercih ettiğim tek konu aşktı diyebilirim. Bu zamana kadar kime karşı güçlü bir sevgi hissettiysem gidip kendisine açık açık ne hissettiğimi söyleme cesaretim oldu. Kimi zaman karşıdan olumsuz yanıtlar alsam da farklı bir insana karşı yeniden bu duyguyu hissettiğim an reddedilme korkum olmadan yine kendimi rahatlıkla ifade edebildim. Çünkü aşk benim bile bastıramayacağım kadar yoğun bir duyguydu :)

Peki duygularımızı nasıl rahatça ifade edebiliriz?

İlk adım olumlu ya da olumsuz tüm duygularımızı kabullenmekten geçiyor. Duygular yaşamın doğal bir parçasıdır. Karşılaştığımız olaylar karşısında o an ne hissettiğimize odaklanmak ve duygunun adını koymak daha sonrasında ifade sürecini kolaylaştırır. Örneğin kimleri duygularını doğrudan sözcüklerle ifade ederken kimileri de duygularını resim yaparak, şarkı söyleyerek ya da yazı yazarak ifade eder. Ben de bu yazıyı yazarken duygularımdan kaçınmak yerine onlarla yüzleşip hissettiklerimi sizlerle paylaşıyorum ve gerçekten çok daha iyi hissediyorum.

Photo by Fuu J on Unsplash

Özetleyecek olursak duygularımızı bastırmak hem beden hem de ruh sağlığımızı olumsuz şekilde etkilediğinden bu durumu tersine çevirmek -en azından denemek- özellikle kendimiz için oldukça yararlı olacaktır. Belki de artık cesaretimizi toplayıp onlarla yüzleşme vaktimiz gelmiştir.

Sevincimizi, üzüntümüzü ve daha birçok duygumuzu doya doya yaşayıp bunları yansıtmaktan bir an bile çekinmediğimiz günlere…

--

--

Esra Kaya
Türkçe Yayın

kalbinden geçenleri yazıya döken kendi halinde bir almanca öğretmeni