Duygusal Havayollarının Son Uçuşu*

Selin K.
Türkçe Yayın

--

1500 feet yükseklikten bildiriyorum. Yazmayalı ne kadar oldu, anımsayamıyorum. Üstelik kabin basıncı bile hatırlamama yardımcı değil..

Şu anda yükseklik 1750 feet.

Sıcaklık -20.

İnsan uçaktayken yükseklikten değil de, daha çok ölümden korkuyor sanırım. Ben pek bir şeyden korkmam. Korkanların yalancısıyım şekerim. Kusura bakma kesiyorum, ama hayati önemi var biliyorsun.

“- Güvenlik tedbirleri. İkisi arkada, ikisi orta bölümde, ikisi de önde olmak üzere tam altı adet çıkış kapısı vardır.”

Uçak kazalarını düşünüyorum boş zamanlarımda. Yok aslında düşünmüyorum, şimdi düşündüm. Ucundan da çıkış kapısının kenarına kaykılıyorum. Hop, sanırım türbülansa giriyoruz beyler bayanlar. Aşırı Duygusal Havayollarının son uçuşu.

Şu hayatta en sevdiğim yemek uçak yemeği. Bayılıyorum yani. Artık kim yapıyor, ne koyuyorlar içine bilmiyorum ama, kompakt… Küçük ekmeğinin yanında artık nereye gidiyorsan oranın yöresel yemeği. Bir de sınırsız kola.

Kola demişken birden çocukluğumu anımsıyorum. İnsan “kola” denince çocukluğunu hatırlar mı? Aman işte bahane benimkisi, hatırlamak için. Sonra annenin masanın altından bacağını cimciklemesi. Kolayla karışık işte. Sulandırılmış çocukluk benimkisi. Şeker oranı fazla, sağlıksız yani. İsviçreli bilim adamları haklı: Şeker en büyük zehir.

Bir kaç gündür düşünme biçimleri üzerine düşünüyorum. Geçen zombilerden feyz alayım dedim kendime. Ne de olsa cool çocuklar. İş yok, güç yok, ekmek peşindeler. “Saygı gösterilesi hayat” dedim kendi kendime.

“İnsan eti ye, namuslu yaşa.”

Açlık önemli hadise. Parası ya da satılacak namusu olmayana aş yok. İnsan açlığını hep aç olunca düşünüyor. Knut Hamsun’un Açlık kitabını bilirsin. Kitabı yarıda bırakıp kitap diyetine girmiş; Jean Paul Sartre’nin yarıda bıraktığı suikastını başarıyla tamamlamış ve neredeyse iki yıl boyunca kitap okumak bir yana dursun, kitapçı önünden geçmez olmuştum. Ama sanırım Knut panpanın bahsettiği açlık bu değildi ve konuyu her zamanki gibi yanlış anlamıştım.

Üzgünüm tekrar kesiyorum. Uçuş güvenliği önemli biliyorsun.

“-Kaptanınız konuşuyor. Ben kaptanınız Selamet. İlk uçuşum olduğu için iniş düğmesinin tam olarak nerde olduğunu bulamıyorum. Bu nedenle şu an inmemiz mümkün değil. Fakat inmek isteyenler ikisi önde, ikisi orta bölümde ve ikisi de arkada olmak üzere altı adet çıkış kapısından birini kullanabilirler. Makineyi biraz sağa çekeceğim. Aşırı Duygusal Havayollarını tercih ettiğiniz için teşekkürler. İyi günler dileriz.”

Diyecek bir şey bulamıyorum. Düpedüz rezillik. İnsan kendi parasıyla rezil oluyor şekerim. Merak etme bu yazı kelimesi kelimesine gerçek. Senin o bildiğin filmlerden değil yani. Sonunda rüya falan çıkmıyor. Gerçek diyorum, inanmıyor musun? Eh sen bilirsin. Aşırı Duygusal Havayollarıyla Fizan’a gidip orada Selamet pilotla mahsur kal da göreyim seni.

Sanırım ben daha fazla kalamayacağım. Tatlım bende kapalı alan ve kapalı kalan korkusu var. Şu koltuğun altından sarı life jacketimi alayım da, 1750 feetten atlayayım, tarzım olsun. Atlarken de bu düşündüklerimi arkada ve sana bırakıyorum. Hem atlarken zihni temizlemek lazım değil mi Neo?

  • Bu yazı ilk olarak Kafa Dergisi’nin Eylül 2016 sayısında yayınlanmıştır.

Sponsor | Podcast| Slack | Facebook | Twitter | Instagram | Kodcular

--

--