Duygusal Zekamızı Nasıl Arttırabiliriz?

Umut Tosunlar
Türkçe Yayın
Published in
6 min readMar 23, 2021

Duygusal sağlığımız kötü bir durumda olduğunda, öz saygı seviyemiz de bundan etkilenir. Bu tip durumlarda yavaşlamalıyız ve bizi rahatsız eden şeyle başa çıkmalıyız, böylece mutlu olmanın ve kendimizle barışık olmanın basit neşesini yaşayabiliriz.

Duygusal Zeka, kişinin kendi duygularını anlama, yönetme, etkili bir şekilde ifade etme ve aynı zamanda başkalarınınkilerle başarılı bir şekilde ilgilenme yeteneği olarak tanımlanabilir. Talent Smart’a göre, iş yerindeki yüksek performans gösterenlerin %90'ı yüksek EQ’ya sahipken, düşük performans gösterenlerin %80'i düşük EQ’ya sahip. Duygusal Zeka, yakın kişisel ilişkilerin oluşumu, geliştirilmesi, sürdürülmesi ve güçlendirilmesi için kesinlikle gereklidir. Bir ömür boyu önemli ölçüde değişmeyen IQ’nun aksine, EQ’muz öğrenme ve büyüme arzumuzla gelişebilir ve artabilir. Peki ama nasıl?

1. Olumsuz Duyguları Azaltma Yeteneği

Belki de EQ’nun hiçbir yönü, kendi olumsuz duygularımızı etkin bir şekilde yönetme yeteneğimizden daha önemli değildir, bu yüzden bizi bunaltmaz ve muhakememizi etkilemez. Bir durum hakkında hissettiklerimizi değiştirmek için önce onun hakkında düşünme şeklimizi değiştirmeliyiz. İşte sadece iki örnek:

A. Negatif Kişiselleştirmeyi Azaltma.

Birinin davranışı hakkında olumsuz hissettiğinizde, hemen olumsuz bir sonuca varmaktan kaçının. Bunun yerine, tepki vermeden önce durumu görmenin birden fazla yolunu bulun. Örneğin, arkadaşımın beni görmezden geldiği için aramama cevap vermediğini düşünmek cazip gelebilir veya çok meşgul olma olasılığını düşünebilirim. Başkalarının davranışlarını kişiselleştirmekten kaçındığımızda, onların ifadelerini daha objektif bir şekilde algılayabiliriz. Bakış açımızı genişletmek, yanlış anlama olasılığını azaltabilir.

B. Reddedilme Korkusunu Azaltma.

Reddedilme korkunuzu yönetmenin etkili bir yolu, önemli durumlarda kendinize birden fazla seçenek sunmaktır, böylece ne olursa olsun, ileriye dönük güçlü alternatifleriniz olur. Plan A işe yaramazsa, uygulanabilir bir B Planı ve ayrıca bir C Planı belirleyerek tüm yumurtalarınızı tek bir sepete (duygusal olarak) koymaktan kaçının. Örneğin:

Artan reddedilme korkusu: “Hayalimdeki iş için başvuruyorum. Beni işe almazlarsa mahvolurum. “

Reddedilme korkusunun azalması: “Üç heyecan verici pozisyona başvuruyorum. Biri çıkmazsa, nitelikli olduğum iki tane daha var.”

2. Serin Kalma ve Stresi Yönetme Yeteneği

Çoğumuz hayatta bir miktar stres yaşarız. Stresli durumlarla nasıl başa çıktığımız, iddialı olmak ile tepkisel olmak ve dengeli olmak ile yıpranmış olmak arasındaki farkı yaratabilir. Baskı altındayken akılda tutulması gereken en önemli şey soğukkanlılığımızı korumaktır. İşte iki hızlı ipucu:

A. Eğer gergin ve endişeli hissediyorsanız, yüzünüze soğuk su tutun ve biraz temiz hava alın. Soğuk hava, endişe seviyemizi azaltmaya yardımcı olabilir. Ayrıca sinirliliğinizi tetikleyebilecek kafeinli içeceklerden kaçının.

B. Korkunç, depresif veya cesaretiniz kırılmış hissediyorsanız, yoğun aerobik egzersizleri deneyin. Kendinize enerji verin. Vücudumuzu kullanma şeklimiz, hissetme şeklimizi büyük ölçüde etkiler. Söylendiği gibi, hareket duyguyu belirler. Vücudunuzun canlılığını deneyimledikçe, özgüveniniz de artacaktır.

3. Girişken Olma ve Gerektiğinde Zor Duyguları İfade Etme Yeteneği

Kim olduğumuz, bizim için önemli olan şeyler hakkında açıkça konuşabilmemizi, önemli duygusal konularda nerede durduğumuz konusunda net bir pozisyon almamızı ve bizim için neyin kabul edilebilir olduğunu netleştirmemizi gerektirir.

Hayatımızın tamamında sınırlarımızı uygun şekilde belirlemenin önemli olduğu zamanlar vardır, böylece insanlar nerede durduğumuzu bilirler. Bunlar, aynı fikirde olmama hakkımızı kullanmayı, suçlu hissetmeden “hayır” demeyi, kendi önceliklerimizi belirlemeyi, ödediğimizin karşılığını almayı, kendimizi baskı ve zarardan korumayı içerebilir.

Zor duyguları ifade etmek gerektiğinde göz önünde bulundurulması gereken bir yöntem XYZ tekniğidir. Z durumunda Y yaptığınızda X’i hissediyorum. İşte bazı örnekler:

“Katkılarıma dayanarak şirketten takdir görmem gerektiğini kuvvetle hissediyorum.”

“Kendi önceliklerim konusunda sana yardım etmemi beklemenden rahatsızlık duyuyorum.”

“Bana yapacağını söylediğinde, devam etmediğinde hayal kırıklığına uğradım.”

“Siz” ile başlayan ve ardından “siz …”, “yapmanız gereken …” veya “yapmanız gereken ….” gibi suçlama veya yargılama içeren cümleler kullanmaktan kaçının. “Siz” dili ve ardından bu tür direktifler dinleyiciyi savunmaya geçirir ve söylediklerinize daha az açık olmasını sağlar.

4. Zor Bir Kişi Karşısında Reaktif Değil, Proaktif Kalma Yeteneği

Çoğumuz hayatımızda mantıksız insanlarla karşılaşırız. İşyerinde veya evde zor bir kişiyle “sıkışmış” olabiliriz. Zorlu birinin bizi etkilemesine ve günümüzü mahvetmesine izin vermek kolaydır. Bu tür durumlarda proaktif kalmanın anahtarlarından bazıları nelerdir? İşte üç hızlı ipucu:

A. Birine kızgın ve üzgün hissettiğinizde, sonradan pişman olabileceğiniz bir şey söylemeden önce derin bir nefes alın ve yavaşça ona kadar sayın. Çoğu durumda, ona ulaştığınızda, sorunu daha karmaşık bir şekilde anlatmanın daha iyi bir yolunu bulmuş olursunuz, böylece sorunu karmaşıklaştırmak yerine azaltabilirsiniz. 10'a kadar saydıktan sonra hala üzgünseniz, mümkünse bir mola verin ve sakinleştikten sonra sorunu tekrar gözden geçirin.

B. Tepkiselliği azaltmanın bir başka yolu da, bir an için bile kendinizi zor bireyin yerine koymaya çalışmaktır. Örneğin, uğraştığınız kişiyi düşünün ve şu cümleyi tamamlayın: “Kolay olmamalı….”

Elbette empatik ifadeler, kabul edilemez davranışları mazur göstermez. Buradaki önemli nokta, insanların kendi sorunları nedeniyle yaptıklarını kendinize hatırlatmaktır. Makul ve düşünceli olduğumuz sürece, başkalarının zor davranışları onlar hakkında bizim hakkımızda yaptıklarından çok daha fazlasını söyler. Kişiselleştirmeyi kaldırarak, durumu daha nesnel olarak görebilir ve sorunu çözmenin daha iyi yollarını bulabiliriz.

C. Sonuçları Ayarlayın. Sonuç (ları) belirleme ve ileri sürme yeteneği, zor bir kişiyi “geride bırakmak” için kullanabileceğiniz en önemli becerilerden biridir. Etkili bir şekilde ifade edilen sonuç, zor kişiyi duraklatır ve onu ihlalden saygıya geçmeye zorlar.

5. Zorluklardan Kurtulma Yeteneği

“Kariyerim boyunca 9000'den fazla atış kaçırdım. Neredeyse 300 oyun kaybettim. 26 kez, oyunu kazanan şutu atmam için bana güvenildi ve kaçırdım. Hayatımda defalarca başarısız oldum. İşte bu yüzden başardım.“ Michael Jordan

Hayat her zaman kolay değildir. Hepimiz bunu biliyoruz. Yaşamın zorluklarıyla ilgili olarak düşünme, hissetme ve hareket etme şeklimizi nasıl seçtiğimiz, genellikle umutla umutsuzluğa karşı, iyimserliğe karşı hüsrana ve yenilgiye karşı zafer arasındaki farkı yaratabilir. Karşılaştığımız her zorlu durumla birlikte, “Buradan alınacak ders nedir?” gibi sorular sorun. “Bu deneyimden ne öğrenebilirim?” “Şimdi en önemli olan nedir?” ve “Kutunun dışında düşünürsem, daha iyi cevaplar nelerdir?” Sorduğumuz soruların kalitesi ne kadar yüksek olursa, alacağımız yanıtların kalitesi o kadar iyi olur. Öğrenmeye ve önceliklere dayalı yapıcı sorular sorun ve böylelikle elimizdeki durumla başa çıkmamıza yardımcı olacak uygun perspektifi edinebiliriz.

“Abraham Lincoln sekiz seçimi kaybetti, iş hayatında iki kez başarısız oldu ve Amerika Birleşik Devletleri başkanı olmadan önce sinir krizi geçirdi.” Wall Street Journal

6. Yakın Duyguları Kişisel İlişkilerde İfade Etme Yeteneği

Hassas, sevgi dolu duyguları etkili bir şekilde ifade etme ve doğrulama yeteneği, yakın kişisel ilişkileri sürdürmek için çok önemlidir. Bu durumda “etkili”, yakın duyguları uygun bir ilişki içinde, besleyici ve yapıcı bir şekilde paylaşmak ve diğer kişi de aynı şeyi yaptığında olumlu yanıt verebilmek anlamına gelir.

“Bir kişinin kalbi başka bir kalbe cevap vermezse çürür.“ İnci Buck

Psikolog Jonh Gottman, samimi duyguların ifadesine “teklif verme” diyor. İhale, yakın bir ilişki isteyen iki kişi arasında herhangi bir pozitif bağlantı yöntemi olabilir. Örneğin:

Sözlü teklif verme: “Nasılsın?” “Nasıl hissediyorsun?” “Seni seviyorum.” “Seni takdir ediyorum.” “Böyle konuşmamızı seviyorum.” “Bu zamanı birlikte geçirdiğimize sevindim.” “sen çok iyi bir arkadaşsın.” “Üzgünüm.”

Beden dili teklifi: olumlu göz teması, sarılma, gülümseme vs.

Davranışsal teklif verme: yiyecek veya içecek sunmak, kişiselleştirilmiş bir kart, düşünceli bir hediye, gerekli bir iyilik. Empatik listeleme. Daha yakın bir bağ oluşturan ortak faaliyetlerde bulunmak.

Dr. Gottman’ın araştırması, yakın, sağlıklı ilişkilerin, birbirleriyle büyük ve küçük yollardan günde yüzlerce kez olmak üzere birbirini etkilediğini ortaya koyuyor. Sözler ve jestlerin milyonlarca varyasyonu olabilir, bunların hepsi özünde “seni önemsiyorum”, “seninle bağlantı kurmak istiyorum” ve “sen benim hayatımda önemlisin” der. Yakın, kişisel ilişkilerin sürdürülmesi ve geliştirilmesinde sürekli ve tutarlı teklif vermek çok önemlidir.

Bana Sosyal Medya Hesaplarımdan Ulaşmak İsterseniz; 👇

►Instagram: umuttosunlar

►Twitter: umuttosunlar

LinkedIn: umuttosunlar

--

--

Umut Tosunlar
Türkçe Yayın

Financial & Life Empowerment / Real Estate Sales Professional / Investor