Edebiyatta Minimalizm Sınırları Aşmak Mı, Kendini Sınırlamak Mı? (2)

Ece Zeren Aydinoglu
Türkçe Yayın
Published in
4 min readApr 24, 2020

İfade biçimleri değişmeye başladığında biz de başlarız, biz değiştikçe fikirler ve ideolojiler değişir. Kısacası yaşam ilerledikçe farklılaşmaya mahkumdur… Akımlar toplumla birlikte, onu etkileyerek yaygınlaşır. Kavram değişmek zorundadır çünkü kişi (fikirler) değişir!

Minimalizm uzun anlatıların, dolambaçlı ifade biçimlerinin karşısına dikilen bir faktör olarak dokunduğu pek çok alanda çalkantılara sebep oldu. Buna rağmen kendini sadelik ve estetik kaygısıyla şekillendirerek zihinlerde doğru bir yere oturmayı başardı. Fakat, bana kalırsa en çalkantılı süreci edebiyatta yaşadı.

Alex Loup, Unsplash.

Kelimeler, alt metinler ve arka planla mucizeler yaratan bu alanda minimalizm çok tartışmalı bir konumda kaldı. Hatta bazı durumlarda minimalist olarak nitelendirilen yazarlar tarafından bile (tanımlama olarak) sevilmedi. Peki, onun edebiyattaki karşılığı neydi?

Edebiyatta minimalizm teorik açıdan farklı biçimsel özellikler gösterse de görsel sanatlar ve mimarlık alanlarındaki birçok unsurun burada da karşılığını benzer şekilde bulduğunu görüyoruz. “Az çoktur” ifadesiyle temellendirilen akım, edebiyatta da “sadelikten yana, şatafattan uzak” bir formu destekliyor.

1960’larla birlikte yaygınlaşan minimalizm akımının edebiyatta kendini göstermesi 70’leri buluyor. “Yeni tip öykü, kısa öykü, mikro öykü” olarak da adlandırılan bu tarz, 1970 ve 1980 yılları arasında çeşitli dergilerde sıklıkla görülmeye başlandı. Özellikle New Yorker’da yayımlanan bu öykü biçimi uzun süre bilimsel ve edebi yayınlarda (gazete ve dergi) şiddetle eleştirildi. Çünkü bu tarzın imgeden uzak anlatılan duyguyu tam anlamıyla vermek yerine yüzeysel veren bir tavır olduğu düşünülüyordu.

David Kennedy, Unsplash.

Ancak minimalist yazarlar, doğrudan ifadelerle karakterin bilincini ya da içinde bulunduğu durumu derinlemesine ele aldıklarını düşünüyorlardı. (Bu arada minimalist edebiyatçılar olarak bir grubun ya da kendini böyle tanımlayan örgütlü bir kitlenin olmadığının farkında olunması gerekir. Kavramlar yazarların tarzına göre kullanılıyor.)

Amerikalı romancı ve kısa hikaye yazarı John Bart, minimalizm hakkındaki bir yazısında onun edebiyattaki varlığının tanımını yaparken şu cümleleri kullanır: “ ‘… Postmodernist mavi yakalı yeni erken Hemingwayizm’ gibi etiketlerle hem övülüp hem yerilen kısa ve özlü, dolaylı, gerçekçi veya hiper gerçekçi, hafiften olay örgüsü olan, dışa dönük, soğuk yüzlü kurgu türü”.

Benzer şekilde eleştirmen ve kurgu yazarı Kim A. Herzinger de minimalizmi edebiyatta şu şekilde tarifliyor: “Minimalistler dil edimini vurgularlar, kesinlik, özlülük merakı, açık seçiklik, kısalıktan yanadırlar. Minimalist öykü ‘tıpkı bir mikroçip gibi, çok işlevsel, maharetli ve kesin’dir. Sunum tarzı olarak ironiden bilinçli biçimde uzak durulur, bu tutum minimalist estetiğin temelinde yer alır.”

Nick Fewings, Unsplash.

Minimalist öyküler toplum ve kültürel yapıyı anlatırken karakterlerin duygu durumlarını derinlemesine incelemeyen bir tarzı sahiplenirler. Abartı ve ironiden kaçınarak yazılan bu öykülerin temel özelliklerinden biri de diyaloglara fazlasıyla yer vererek daha çok gündelik konuşmaları ele alan bir kurgu oluşturmalarıdır.

Özellikle edebiyatta minimalist eserler vermek oldukça zor. Anlatım derinliğini oluşturabilmek ve doğru duyguyu verebilmek adına sade bir tarzla yazmak dili iyi kullanabilen kişilerin işidir. Az kelimeyle en zengin anlatıyı oluşturma çabası hiç de kolay olmayan aşamaları gerektirir.

Edebiyatta üç evrede kendini ortaya koyan minimalizmde ilk dönem eserleri Ernest Hemingway, ikincisi Raymond Carver, üçüncü evre ise Frederick Barthelme’nin eserleriyle yaşam buluyor. Minimalizmin okuyucuyu boşlukları doldurmaya yöneltme çabasının karşılıklı bir ilişkiyi yeniden şekillendirdiği ve farklı bakış açılarına olanak verdiği düşünülüyor. Bir anlamda anlatı okuyucusunu zorlama eğilimi gösteriyor.

Adam Birkett, Unsplash.

Mikro öykü olarak da adlandırılan bu tarzın Türkiye’de üretim yapan sanatçılarına Tezer Özlü, Ferit Edgü gibi yazarlar dahil ediliyor. Bu öykülerin okurun ilgisini çekecek kadar ilginç ve onu tatmin edecek kadar zengin bir anlatıya sahip olmakla birlikte kısa ve öz, keskin ve sade olması da gerekiyor.

Dolayısıyla minimalizm edebiyatta da izleyicisini işin içine katarak estetik ve sadeliğin ardında yatan derin anlamı bulma çabasını doğuruyor. Yaptığı çağrışımlar ve belki de kurduğu bilmecelerle fazlalıklardan arınma fikrinin zihinde yarattığı derin boşlukları yeniden şekillendirmesini hedefliyor.

Minimalizm serisinin bir sonraki konusunda görüşmek dileğiyle :)

Minimalizm Serisi:

Minimalizmi İnsan Mı İstedi, Sanat Mı insanı Zorladı? (1)

Kaynakça:

Fikret Arargüç, 2016, “Sanattan Edebiyata Minimalizm ve Edebi bir Uygulama”, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Academia.edu.

Zoe Trodd, 2007, “Hemingway’s camera eye”.

Kim A. Herzinger. 1985, “Introduction: On The New Fiction”.

Ruth Franklin, 2019, “Amy Hempel Is the Master of the Minimalist Short Story”, Theatlantic.com

Phil Greaney, 2012, “An Introduction to literary minimalism in the American short story”.

--

--