Kirlenen Dünyanın Yeni Hastalığı: Eko-Kaygı

Ünlü iklim aktivisti Greta Thunberg’i bu yola çıkaran şey neydi? Neden dünyanın dört bir yanından çocuklar ve gençler onu takip etmişti? Genç yaştaki bu aktivisitler önceki jenerasyonlara kıyasla çevreye, doğaya karşı daha mı duyarlıydılar?

Good4Trust.org
Türkçe Yayın
4 min readAug 8, 2022

--

Tüm bu soruların cevabını veremeyebiliriz ama ekolojik problemlerin günümüzün en çok tartışılan konuları arasına girdiğini söyleyebiliriz. Yapılan bu tartışmalar, ortaya çıkan aktivistler, siyasetçilerin dikkatini çekme amacı güden İklim Grevleri psikoloji alanında yeni bir terime şahit olmamıza katkıda bulundu: Eko-kaygı bir diğer adıyla eko-anksiyete.

Nedir Bu Eko Kaygı?

Amerikan Psikoloji Topluluğu eko-anksiyeteyi “iklim değişikliği etkilerinin geri döndürülemez olmasının gözlemlenmesinden kaynaklanan kronik çevre felaketi korkusu ve buna bağlı olarak sonraki nesillerin geleceğinden duyulan endişe” olarak tanımlıyor. Eko-anksiyete günümüzde sıkça görülen bir anksiyete çeşidi haline gelse de henüz psikolojik rahatsızlıklar tanı kitabı DSM-5’te kabul edilen bir tanı değil. Eko-kaygı sahipleri yaygın anksiyetede de görülen düzensiz uyku, gergin hissetme gibi belirtilere sahip olabiliyor. Hatta bazen yoğun iklim anksiyetesi, depresyona dönüşebiliyor.

Günümüzde sıkça görülen eko-kaygıyı savaş, yoksulluk gibi faktörlerden farklı kılan nedir? Prof. Dr. Maria Ojala, Eko-Anksiyete (Eco-Anxiety) adlı makalesinde eko-kaygı kavramının ve ekolojik problemlerin günlük yaşantımızın fazlasıyla içine girdiğini söylüyor. Ne yediğimiz, giydiğimiz, suyu ne kadar uzun süre açık unuttuğumuz gibi birçok konuyla ilişkili olarak kaygı geliştirebiliyoruz. Kısacası eko-kaygının birçok ünsiyete aksine hayatımızın her anında bizi takip ettiğini söylememiz mümkün. Bu kaygı, kendi refah düzeyimiz ile ilgili olmakla sınırlı kalmayıp gelecek nesilleri, doğayı ve ekolojik problemlerden ötürü zarar gören insanları da kapsıyor. Eko-kaygı, olayların ciddiyetini net bir şekilde kavrayabildiklerinden ötürü çoğunlukla yetişkin ve genç yetişkinlerde bulunuyor.

Neden bazı bireyler eko anksiyete yaşarken diğerleri bu kaygıyı daha az hissediyor ya da hiç hissetmiyor? Eko-kaygı ile başa çıkmanın birçok yolu olduğunu söyleyebiliriz. Kimi zaman iklim problemlerini reddederek, kimi zaman problemlerin çözümünde aktif bir yol alarak kaygıyla başa çıkmaya çalışabiliyoruz.

Eko-Kaygının Kaynağını Reddetme Mekanizmaları

Eko-anksiyete yaşamayan pek çok kişi bir savunma mekanizması olarak çevre problemlerini görmezden gelebiliyor ya da iklim sorunlarını önemsiz olarak kabul edebiliyor. Bu sebepten ötürü onları çözülmesi zor problemler olarak görmeyebiliyor ya da üzerine düşünmüyor.

Geliştirilen diğer bir savunma mekanizmasında ise ekolojik problemlerin varlığı ve önemi kabul edilse de, bu konular üzerine çok fazla düşünmeyip, başka uğraşlarla meşgul olunabiliyor. Reddetmek ve görmezden gelmek anlık olarak rahatlatsa da bize bir çözüm yolu sunmuyor. Problemleri halı altına süpürmüş oluyoruz.

Eko-Kaygı ile Sağlıklı Başa Çıkma Mekanizmaları

Bireysel olarak yapabileceklerimiz

Eyleme geçme temelli bir strateji uygulayarak çevreyi korumak adına bireysel çözüm yolları uygulayabiliriz. Vegan/vejetaryen olabilir ya da insanları ekolojik sorunlarla ilgili bilinçlendirmeye çalışabiliriz. Nitekim bu yöntem kimi durumlarda anksiyetemizin artmasına da sebep olabilir. Çünkü eylemlerimizi bir çözüm yolu olarak benimseriz ve beklediğimiz karşılığı alamadığımız zamanlarda daha çok geriliriz ve üzerimizdeki yükün ağırlaştığını hissederiz.

Bu yöntemi uygularken ne kadar aktif bir şekilde çaba gösterilirse gösterilsin ekolojik problemlerin hemen çözülenmeyecek, zaman isteyen problemler olduklarını kendimize hatırlatmamız ve küçük başarılarla mutlu olmayı alışkanlık haline getirmemiz önemli.

Siyasetçilerin, güçlü kuruluşların veya ünlü aktörler, şarkıcılar gibi figürlerin çevre adına çalışmalar yapacaklarını söylemeleri, bu konu hakkında farkındalık yaratmaya çalıştıklarını belli etmeleri bizde güven duygusu yaratır ve bu durum kaygılarımızın durulmasını sağlar. Bu tür kişileri takip ederek destekleyebiliriz.

Çevre ile ilgili bir organizasyona, topluluğa dahil olmak, gönüllülük yapmak da bizim için yararlı olabilir. Başkalarının bizimle aynı dertleri paylaştığını ve onların da bizim gibi çabaladığını görmek eko-kaygımızı azaltabilir.

Toplumsal olarak yapabileceklerimiz

Eko-kaygı ile başa çıkmaya çalışırken içinde bulunduğumuz toplum da ciddi bir önem taşıyor. Prof. Dr. Maria Ojala, Eko-Anksiyete (Eco-Anxiety) adlı makalesinde özellikle genç bireylerin öğretmenleri ve aileleri tarafından fikirlerinin ve hislerinin ciddiye alındığını görmelerinin önemini vurguluyor. Ciddiye alınmayan gençler doğada olup bitenlere karşı seslerini çıkarmalarının bir anlam taşımayacağını düşünüyor. Yetişkinlerin geleceğe karşı fazla negatif söylemleri de gençlerin algısı için problem yaratabiliyor. Çevremizde eko-kaygı yaşayan gençler varsa daha olumlu bir dil kullanabilir ve geliştirdikleri çözümlere destek olabiliriz.

Bir şey yapmamanın verdiği gerilim ve suçluluk hissiyle birlikte içimizdeki eko-kaygı giderek büyüyor. Kısacası eko-kaygıyı yenmeye veya doğayı korumaya çalıştığımız zaman diliminde başkalarının bizim fikirlerimize değer vermeleri önem kazanıyor. Tüm bireylerin düşüncelerinin dinlenmeye değer olduğunu unutmamamız gerek. Greta Thunberg’i çocuk olduğu için kimse ciddiye almasaydı ne olurdu?

Dünyada olup bitenler hakkında konuşurken kullandığımız negatif söylemleri çözüm üretici cümlelerle değiştirmeye başlayarak probleme değil çözüme odaklanabiliriz.

Peki sen zaman zaman iklim problemleri hakkında kendini anksiyeteli hissediyor musun? Hissediyorsan bu anksiyete ile başa çıkmak için neler yapıyorsun?

Ekolojik problemlere de, içindeki eko-kaygı gibi son vermek istiyorsan çevre ve insan dostu üretim yapan üreticilerin bir araya geldiği Good4Trust’ta buluşalım.

Yazar: Ezgi Kaynak

Originally published at https://blog.good4trust.org on June 22, 2022.

--

--

Good4Trust.org
Türkçe Yayın

Good4Trust, Sosyal ve ekolojik açıdan adil ilişkilerin kurulduğu, İyiliklerin paylaşılarak çoğaldığı, iyilik dolu bir sosyal platformdur!