Eleştirmen Nasıl Olmalı?

suavi kemal yazgıç
Türkçe Yayın
Published in
3 min readMar 17, 2024

Ahmet Vefik Paşa’ya Bursa Valiliği sırasında “devlet adamında ne gibi özellikler bulunmalıdır?” Paşa “Mim” harfi ile başlayan özellikleri sıralamış. Anladığım kadarıyla eleştirmenlerinde benzer özelliklere sahip olması gerekiyor. Bundan yola çıkarak da Ahmet Vefik Paşa’ya bir zeyl yazmaya çalıştım. Eleştirmenliğin “sivil” bir iş olması gerektiğine dikkat çekecek arkadaşlara ise peşinen şu cevabı vermek isterim. Devletin “amaç” olarak dayatıldığı durumlarda haklı olabilirsiniz ama hizmet “aracı” olarak tanımlanabildiği durumlarda “söylenene” dikkat kesilmek nispeten daha kolay olabilir.

Gelelim niteliklere…

Muteber: İtibarda olan, sözü geçen. Bunun iki cephesi var. ilki Mecelle’de izah edildiği gibi “marifet iltifata tabidir, müşteri bulmayan meta zayidir” hükmü gereğince, eleştirmen “itibar” görüyor olmalı. İkinci cephede ise “itibarını” korumalı. Nasıl mı? Prensipleri ve tutarlılığı ile tabii.

Mutedil: Orta ölçüde, aşırı değil. Eleştirmen ifrat ile tefrit arasında savrulmamalı.

Mutena: Özenilmiş. İtina ile eğitilmeli. Hem tecrübe hem de bilgi ve görgü olarak mücezzeh olmalı.

Mu’tezim: Azimli. Eleştirmen akıntıya karşı kürek çekmeli ve azmini hiçbir şey kırmamalı.

Mutlif: Affedici, bağışlayan. Eleştirmen “kin” üzerinden ahkam yürütmemeli.

Muvaffak: Başarılı. Eleştirmen eserleriyle uzun vadede kendini kabul ettirebilmeli.

Muvahhit: Tek tanrıya inanan. Eleştirmen hakikate şirk koşmamalı.

Muvakkit: Zamanı tayin edebilen. Eleştirmen yaşadığı zamanın ve ele aldığı eserin ortaya konduğu zamanın ruhunu kavrayabilmeli.

Muzaffer: Üstün gelebilen. Eleştirmen kuru gürültüye pavuç bırakmamalı. Polemiğe girmesi gerekirse muzaffer olmalı.

Mübeccel: Yüceltilmiş. Eleştirmen birikimini kabul ettirebilmeli.

Mübeşşir: İyi, sevindirici haber veren. Yeni eserler içinden okurları için müjdeli haberler çıkartabilmeli.

Müceddid: Yenileyici. Eski eserlere yeni bir perspektiften yaklaşıp taze yorumlar yapmalı. Yeni eserleri okurken “dün dünde kaldı cancağızım, şimdi yeni şeyler söylemek lazım” diyebilmeli. (Bunu diyebilmek için dün söylenenlere de vakıf olması gerekiyor elbette.)

Mücerreb: Denenmiş. Eleştirmen yaptıklarıyla ve istikrarıyla güven telkin edebilmeli.

Müdebbir: Tedbirli. Eleştirmen yazdıklarının sonuçlarını tahmin edip, olası yanlış anlamaları olabildiğince önleyebilmeli.

Müeyyit: Kuvvetlendiren. Eleştirmen tezlerini ayakta duracak kadar güçlü kılabilmeli.

Müfarık: Ayırabilen. Eleştirmen neyin ne olduğunu ayırt edebilmeli, “etrafına mani, ağyarına cami” tanımlara vakıf olabilmeli.

Müfekkir: Düşünen, düşündüren. Eleştirmen düşünmeden hüküm vermemeli, verdiği hükümle muhatabını düşünmeye davet edebilmeli.

Müferrih: Ferahlık veren, sıkıntı gideren. Eleştirmen hükmünü kapalılıkla, zora sokarak vermemeli. Söykedikleri net, muhatabını ne dediğini anlamaya çalışırken krize sokmayacak kadar berrak olmalı.

Müheyya: Hazır olan. Eleştirmen yazacağı konunun peşinden sürüklenmemeli. Çıkan bir eseri nasıl değerlendirebileceğine ilişkin hazır ve takipte olmalı.

Mühip: Heybetli. Eleştirmen yazdıklarıyla dört başı mamur olmalı. Şüpheye olabildiğince mahal bırakmamalı.

Mükrim: İkram eden, misafirsever. Eleştirmen bir eseri ele almak cimri için davranmamalı. Olabildiğince geniş bir yelpaze içindeki yayınları takip edebilmeli.

Mültefit: İltifat eden, güleryüzlü. Eleştirmen Polyanna olmamalı ama asık suratlı ve kibir üzerinde de kalmamalıdır.

Mümeyyiz: İyiyi kötüden ayıran. Eleştirmen iyi ile kötüye, doğru ile yanlışı, hak ile batılı ayırt edebilmeli.

Münevver: Aydın, kültürlü. Bu madde için izaha ve ilaveye gerek yok bence. Ya sizce?

Mümtaz: Diğerlerinden ayrı ve üstün tutulan. Eleştirmen takip edilen, sözüne değer verilen kişi olmalı. O da yazarken sözün değerini bilmeli ki muhatabı sözüne değer verebilsin.

Ahmet Vefik Paşa bunları sıraladıktan sonra eklemiş:

Ama bu özelliklere sahip adamları önce devletin arzu etmesi ve sonra onlara imkan vermesi şarttır. Yoksa benim gibi dört ayda bir aylığı gelir, benim kaymakamlarım gibi geçim derdinde olur, devlet merkezi kendi şeref ve haysiyetinin temsilcilerine bu kadar ilgisiz ve vefasız olursa, devlet adamında bu özellikler olsa bile, adam içine kapanır, ne memlekete ne de kendisine faydalı olur.

Peki, bu son kısmın eleştirmenlikle ne ilgisi var? Onu da siz bulun… Ev ödevim olsun size…

--

--

suavi kemal yazgıç
Türkçe Yayın

1972 doğumlu. Beş şiir, üç öykü, bir mizah kitabı yayınlandı.