Ergotizm, LSD ve Aziz Anthony

Altan Oruç
Türkçe Yayın
Published in
5 min readOct 25, 2020

Ergot sözcüğü bir mantar cinsi olan Claviceps’leri (lat. çomakbaşlı) ifade eder ve mantarın şeklinden dolayı Eski Fransızca’da Argot (Tr. horoz mahmuzu) sözcüğünden türemiştir. Bu cinsin önde gelen üyesi Claviceps purpurea (çavdar ergot mantarı) çavdar ve tahıl ürünlerinin üzerinde 18–30 derece arasında nemli iklimlerde ürer. Ergot mantarı yaşam döngüsünde bir alkaloid olan ergotamin üretir.

Alkaloid sözcüğü kökenini arapça “al-qali” (alkali: kalsiniye/kireçli kül) sözcüğünden alır, tuzlu suyu seven Salicornia europaea’nın (deniz börülcesi) yakılmasıyla elde edilen küller su ile karıştırılarak sodyum karbonat ya da nam-ı diğer çamaşır sodası elde edilir ve cam ile sabun yapımında kullanılırdı. Bu yüzden deniz börülcesine İngilizce’de “glasswort” (cam otu) denilir. Alkaloidler ise organik olarak elde edilen (bakteri, mantar, hayvan, bitki) ve günümüzde bazı üyeleri farmakolojik olarak kullanılan maddelere deniyor. 12.000 alkaloid içinde muhtemelen en çok duymuş olduğunuz “morfin” 1804 yılında Alman Friedrich Sertürner tarafından, Antik Yunan’da rüya ve uyku tanrısı olan Morpheus’a (bkz: The Matrix) atıfla isimlendirildi. Santral ve periferik sinir sisteminde etkili olan alkaloidlerin daha çok çalışılmasıyla beraber atropin (1819, Atropa belladonna, Güzelavrat otu), kafein (1820, Coffea arabica), nikotin (1828, Nicotiana tabacum) ve kokain (1860, Erythroxylum novogranatense) gibi popüler kültürde oldukça bilinen maddeler 19.yüzyılda izole edilerek isimlendirildi.

Atropa belladona (sol) ve Erythroxylum novogranatense (sağ)

Ekmek yapımında kullanılan çavdar ve tahıl ürünlerini uygun koşullarda kontamine eden ergot mantarı tarihin birçok döneminde ergotizm hastalığına sebep olmuştur. Ergotizm hastalığı damarların aşırı kasılarak kan dolaşımının kısıtlanması nedeniyle ciltte yanma, periferik nabızda azalma, periferik duyularda kayıp, ödem ve uzuv kayıplarına sebep olan gangrene kadar ilerleyen; aynı zamanda kas spazmları, diyare, mide bulantısı, kusma, ajitasyon ve prolaktin düşürücü etkisiyle dopaminde artışa neden olarak halüsinasyon, mani ve psikoza dek ilerleyen bir tabloya sahiptir. Bu tabloya sebep olan etken madde Ergot mantarının ürettiği Ergotamin oldukça vazokonstrüktif (damar kasıcı) bir alkaloiddir.

The Beggars ,Peter Bruegel the Elder, 1568

Bu özellikleri nedeniyle tıp tarihinde önemli bir yere sahip olan ergotun yol açtığı tabloya M.Ö. 600'de yazılan Asur tabletlerinde dahi rastlayabiliriz. 10. yüzyılda Fransa’da 40.000 kişinin ölümüne sebep olan ergotun, 1518'de Strasbourg’da birçok kişinin yorgunluktan bitap düşene ya da ölene dek dans etmesiyle ünlü olan olaya da (Dancing plague of 1518) sebep olduğu düşünülüyor. Ergotizm hastalığı modern tıpta tanımlanana dek St. Anthony’s Fire (Aziz Anthony Ateşi) olarak biliniyordu. Bunun sebebi Mısırlı St. Anthony’den sonra onun ismi verilen St. Anthony tarikatının 11. yüzyılda açtığı bakım merkezlerinde ve hastanelerde ergotizm hastalarının kontamine olmayan besinlerle beslenmesi ve tedavi olmasıydı. Ergotizm temel besin kaynaklarından olan çavdar ekmeğini enfekte ediyor ve Ortaçağ Avrupa’sında veba, kolera, cüzzam ile beraber yaşam standartlarını iyice düşürüyordu. Aziz Anthony tarikatı hızlıca Fransa, Almanya ve İskandinavya gibi Kuzey Avrupa bölgelerine yayıldı. Hastanelere bağışlanan para ve mallar sayesinde zenginlik ve güç sahibi oldu. Ortaçağ’ın sonunda tarikata ait 396 yerleşke ve 372 hastane mevcuttu. Bu bakım yerleri Avrupa’nın ilk uzmanlaşmış tıbbi merkezleriydi. Ergotizm ve ergot mantarı arasındaki ilişki aydınlandıktan sonra bu merkezlere ihtiyaç ciddi oranda azaldı. Fransız İhtilali ve sekülerizasyon sonrası tarikata ait birçok merkez kapatıldı.

Matthias Grünewald

Aziz Anthony (251–356) bugünkü Mısır topraklarında Beni Suef yakınlarında (Roma İmp. zamanında Heracleopolis) doğmuş ve varlıklarını bağışlayarak Kızıl Deniz civarında sofu ve çileci bir keşiş yaşamını benimsemiştir. İskenderiyeli Athanasius’un (296–373) aktardığı metinlerde Aziz Anthony çölde şeytanın ve iblisin çeşitli ayartmalarına karşı koymuştur ve bu anlatı Hıristiyan kültür ve sanatında önemli yer bulurken St. Anthony’nin ergotizmle bireysel olarak ilişkisi olmamasına rağmen hastalığın halüsinatif etkisi nedeniyle aralarında ilişki kurulmasını kolaylaştırmıştır.

Matthias Grünewald, Michelangelo, Hieronymus Bosch, Salvador Dalí, Paul Cézanne, Gustave Flaubert gibi birçok sanatçı bu anlatının tasvirini yapmıştır.

The Temptation of St. Anthony: Hieronymus Bosch (sol), Salvador Dalí (sağ)

Ayrıca Eski Yunan’ın ünlü inisiyasyon ve ritlerinde kullanılan kykeon adlı içkide halüsinojen etkisi olan ergot bulunduğu düşünülüyor. (Yapılan arkeolojik çalışmalarda bir vazonun içinde ve 25 yaşındaki bir adamın diş taşlarında ergot parçalarına rastlanıyor)

Medikal olarak kullanılabilir ergot alkaloid türevleri geniş bir araştırma programında araştırılırken LSD (Lysergic acid diethylamide) ilk kez 1938 yılında İsviçreli Albert Hofmann tarafından sentezlendi. Psychedelic (halüsinojen, psikoaktif) özellikleri ise 5 yıl sonra anlaşıldı. Sandoz tarafından 1947 yılında “şizofreniden suç davranışlarına; seksüel ‘sapkınlıklardan’ alkolizme tüm psikiyatrik dertlere deva” bir ilaç olarak pazarlandı. 1950'lerin başında CIA Project MK-Ultra (mind control) kod isminde bir program başlatarak LSD’yi zihin kontrolünde kullanabileceğini düşündü. CIA, tüm dünyaya arz edilen 240.000$ değerinde tedariği satın alarak LSD’nin propagandasını hastanelerde, cezaevlerinde, araştırma merkezlerinde yaparak Amerika Birleşik Devletleri’ne tanıttı. CIA ajanlarında, askeri personellerde, doktorlarda, psikiyatrik hastalarda ve sivillerde LSD’nin etkilerini araştırmak üzere çoğunlukla onlardan habersiz deneyler yapıldı. Hatta bu deneklerden bir tanesi One Flew Over the Cuckoo’s Nest’in yazarı Ken Kesey idi. Proje 1975 yılında Amerikan kongresinde Rockefeller Komisyon Raporunda gün yüzüne çıktı.

Joe Cocker onstage at the Woodstock Festival in New York / Don Hogan Charles

Algıda değişime yol açan halüsinojen ilaçları merkezine alan psychedelic kültür, LSD’nin yaygın kullanımı ile 1960'larda yükselişe geçecek; 1969'daki ünlü Woodstock Festivaline dek zirveye ulaşacak ve yankıları arta kalan yıllarda diğer ülkelerde duyulacaktı. LSD ise etkisinin daha iyi anlaşılması ile 1968 yılında tamamen illegal hale gelecekti.

Ergot alkaloidleri bugün migren ataklarında ve doğum sonrası kanamayı durdurmada kullanılmaktadır.

Daha fazla okuma ve kaynak için:

--

--

Altan Oruç
Türkçe Yayın

Doctor of Medicine, Art-House Films, History of Things, Trilingual [Follow the white rabbit!]