Esrar-ı Hakika

Tıbbî
Türkçe Yayın
Published in
2 min readNov 18, 2022

Hakikatimde bir esrar var

Yalanların fevkaladeliğinde gizliyorum onu

Ellerim, kollarım, şakaklarım

vücudumun kirlenmiş bütün zerreleri ortaktır bu suça

Vay ki çocuktum ve nasırlaşmamıştı tebessümlerim

Severdim kuşları ve gökyüzünü

Vururken ılık ılık ikindi güneşi yüzüme

İstikbalin hülyalarıydı, yüzümün kıvrımlarına nakşedilmiş muamma

Sevdadan yana henüz kavrulmamışken sinemin şehvetli yokuşları

Ben hep gurbettekine vurgundum

İstikamet uzaktı, istikametten uzaktım ben

Ömrüm bir umman, ölüm hasta bir fısıltıydı kulaklarımın tanımadığı

Kahkahalarımın buğulandırdığı gözlük camlarımdan görürdüm hayatı

Harelerin ışıltısında, tertemizdi bütün cihan

Çünkü bilmezdim varlığımın yükünü taşıyacak omuzlar neymiş

Neymiş, utancından telaffuzuna bile cesareti olmayan hecelerin külfeti

Nerden bilecektim ki?

Meğer varlığımın en kadim yoldaşıymış

Gözlerinden, sessizce azat ettiği merhametiyle yüküme ortak olan

Onu bıraktığım çarşaf gibi ve zifiri ârafta

Zulme ve duman kokan feryadıma direnen nazarının

Bilmezdim, kanımdan daha sıcak kanadığını

Gökyüzü sendeliyor şimdi

Gökyüzü çırpınıyor bakışlarımın ağırlığında

Bir kısrak kişnemesi gibi sıyrılmak isterken hakikat, parmak uçlarımdan

Lime lime bulaşırken necaseti, dokunduğum her bir toz zerresine

Bu esrar, bu gizem, bu arsız iştiha

Ağır geliyor ve kabarıyor göğsümün yemeninden

Beni hoyrat bir itiraf paklar artık

Yalnız bir Şubat akşamında

Tenimi neştere şükrettirecek, hoyrat bir itiraf

Yoksa yıldızların yüz çevirdiği çehreme

Yoktur benim de bakmaya cesaretim

Ey sinemi ebediyen bakir bu yalnızlığa perçinleyen hakikat

Ey cümlelerimi koşar ayak küçümseyen buz mavisi sükût

Ey sevdaların yarım kalmış bütün heceleri

Eyy yarık dudaklarımdan düşen dehşeti hiçe sayan baharın yeşili

Tek ortağı ben olan bu esrarı ifşa etmeye, var mı umurun?

--

--