Eylül Ayında N’aptım N’ettim

Şeyma Ye
Türkçe Yayın
Published in
3 min readOct 7, 2020
İznik Gölü

Benim için senenin ilk ayının, eylülün journalinden merhaba. Eylül haftanın pazartesisi gibi, bir şeylere başlamak için yapılmış bir ay. Bir yandan da biraz depresif, ama pazartesi kadar değil. Aynı zamanda yaş aldığım ay (Happy Birthday alkış demektir.) olması eylülün depresifliğini silikleştirirken, yeni kararlar almak için uygun bir dönem olmasını da destekliyor.

Bu ay, günlük hayatta kullandığımız birçok eşyayı ihtiyaç duya duya, aklıma geldikçe edinip tamamladım, bkz. arkadaşlarım gelince eve bi’ koltuk lazım olduğunu hatırlayıp koltuk almam. Bazılarını da hâlâ tamamlamadım, bkz. şemsiye, çünkü henüz sırılsıklam olacağım bir yağmur bana şemsiyeye ihtiyacım olduğunu hatırlatmadı. Bazı ihtiyaçlarım da arkadaşlarım tarafından hatırlatılıp tedarik edildi, bkz. yine bir arkadaş takılmasında evde çalıp söyleyecek bir enstrümanımın olmadığını hatırlamamız ve arkadaşlarım tarafından bir ukulele edindirilmem. (Thank you.)

Eylül ayında nereye gittim, ondan bahsedeyim. Bu ay, yıllar boyu yazları, hafta sonları ve bilumum tatil günleri beni ağırlayan, dingin sularında dinlendiren ama uzakta, çok uzakta olduğum için uzun zamandır gidemediğim İznik Gölü’ne gittim. Sakindi, suları çekilmişti, güzeldi. Bazı yerlerin gerçekten de kas gevşetici etkisi var, İznik de o yerlerden biri. Bazı şeylerin de gerdirici etkisi var ve pandemi döneminde her an çalışma modunda olmak da o şeylerden biri. Ayaklarım suda, bilgisayarım elimde tam dengede bir İznik’ti yine.

Ne okudum? Bu ay kendi özgür irademle okumaya başladığım Dağı Delen Irmak kitabını maalesef henüz bitiremedim… İş için okumam gereken o kadar çok kitap vardı ki, keyfi kitabımı okumaya fazla zaman ayıramadığımı utanarak itiraf ediyorum. Meşhur tarihçi Kemal Karpat’ın kendi dilinden hayat hikayesi diye nitelendirilebilecek Dağı Delen Irmak, soru-cevaplardan oluştuğu için görünürde kalın olmasına rağmen kolay okunan, akan bir yapıya sahip. Bir sonraki jurnale kadar bitirmiş olmayı hedefliyorum.

Bu ay iş için okuduğum onlarca kitaptan en aklımda kalan, belki de geçen gün yine bir sebeple konusu açıldığı için, İsviçre’den bir öykü, yazar Germano Zullo ve çizer Albertine’den İncelikli Şeyler oldu. Bu bol ödüllü resimli eser, Desen Yayınları tarafından Türkçe’ye kazandırılmış. “Bazı günler günler farklıdır.” cümlesiyle başlayan kitap, birkaç sayfa ve resim sonra, “Oysa insan, bu günlerin neredeyse birbirinin aynısı olduğunu düşünebilir.” diye devam ediyor. Böyle böyle, cümle cümle, resim resim, bir kuşun, hatta bir kuş sürüsünün “ince” bir insanla kurduğu “ince” ilişkiyi anlatıyor.

Ne izlediğime gelirsek… Bu ay birkaç film izledim, ama hiçbiri buraya yazacak kadar etkilemedi beni. Onun yerine izlediğim ve beni etkileyen başka bir şeyden bahsedeyim: Geçtiğimiz hafta, Xiamen’da eski çalıştığım okuldan bir öğrencim yeni çıkan dişlerini göstermek için beni görüntülü aradı. Ve ben onu yalnızca izledim. Çok heyecanlıydı, yeni iki dişi vardı. Ben görmemiştim, ben gidene kadar belki başka dişleri de çıkardı. Kamerayı iyice ağzına sokup yeni dişlerini izletti bana. Artık daha çok yemek yiyebilirdi. Sonuçta artık iki dişi daha vardı, hakkıyla kullanması gerekirdi. Uzun zamandır izlediğim en güzel filmdi.

Ne yapmadım, ne yapmadım… Ben bu ay yine yapmadığım değil yaptığım bir şeyden bahsedeceğim. 2019’a damgasını vuran, 2020’nin tokatlarından doğrulup tekrar yapmaya fırsat bulamadığım Çince Oyunu sahalara geri döndü! Arkadaşlarımla birlikte Instagram üzerinden Çince karakterlerin tipinden yola çıkarak anlamını tahmin etmeye çalıştığımız oyunu yeniden oynamaya başladık. Kendi Çince öğrenme serüvenimi eğlenceli kılmak gibi bencil bir amaçla başlattığım bu oyun, iki yılda kontrol edilemez bir tutku haline geldi. Hırs, ihtiras, hayal gücü, yaratıcılık, hafıza… Zihni bir survivor diyebiliriz bu oyun için. İlgilisini bekleriz :)

Öyle böyle eylül jurnalini de kapatıyoruz ve ekim ayı için kendimize bol şans diliyoruz. Bir dahaki ay bir önceki aydan daha güzel geçsin, çok şemsiye lazım olmasın ama küremiz de ısınmasın. Ekim jurnalinde görüşürüz!

--

--