Fetih Arefesinde Fetih ve Fatih

Emrah Sırma
Türkçe Yayın
Published in
3 min readMay 19, 2020

İstanbul’un fethinin 567. yılını yaşadığımız şu günlerde İstanbul’un fethine ve Fatih’e dair bir kaç kelam etmek hasıl olmuştur.

İstanbul; o zamanki adıyla Costantiniyye. Doğu Roma imparatorluğunun ihtişamlı başkenti(her ne kadar 1204 te haçlı istilasına uğrasa da). İstanbul’un 15.yüzyılda sahip olduğu coğrafi, ekonomik ve stratejik değerler hiç bir hükümdar tarafından yadsınamazdı. Hele ki Osmanlı tahtında II. Mehmet gibi biri varken. Costantiniyye Osmanlılar için Bursa'dan sonra bir kızıl elma hüviyetinde idi ve devletin içinde çıkan her türlü karışıklıkta baş roldeydi.

Fatih 1432 martında dünyaya geldiğinde tahta geçme ihtimali çok düşük olan bir şehzadeydi. Lakin takdir-i ilahi 1451 yılının şubat ayında Osmanlı tahtında 19 yaşında genç bir sultan oturuyordu hemde ikinci kez. II. Mehmet 1444–1446 yıllarında daha çocuk yaşta olayların idrakine varamadan tahta çıktığında kendi kendine kararlar aldığı söylenemezdi. Fakat bu sefer başkaydı . II. Mehmet artık eskisinden çok daha donanımlı ve idrak sahibiydi . Fatihin babası II. Murat tahtta oturduğu yıllarda devleti son derece ihtiyatlı bir şekilde yönetmiş mecbur kalmadıkça savaşmamıştı. II. Mehmet ise tam tersi bir karakterde, tıpkı büyük dedesi Yıldırım Bayezid gibiydi. Fatih ise yaşadığı dönemde emsalsiz bir hükümdardı çünkü bildiği diller, sahip olduğu ilim çağının çok ötesindeydi. İstanbul, Fatihe göre çibanın başıydı ve mutlaka ama mutlaka ele geçirilmeliydi yoksa Osmanlı devletinin merkezi bir imparatorluk olması çok zordu.

FETHE DOĞRU

II. Mehmet tahta geçtikten sonra iki yıl kadar sürecek olan fetih hazırlıklarına başladı. Fatihin işi hiçte kolay değildi zira karşısında fetih yanlısı olmayan nüfuzlu bir sadrazam olan Çandarlı Halil Paşa vardı. Ama o kararlıydı. Belkide onun en büyük güç kaynağı Rasülullah efendimizin (s.a.v) İstanbul'un fethiyle alakalı hadis-i şerifiydi. Fatih komşu devletlerle olan anlaşmaları yenileyip, karamanoğulları üzerine yürüdü ve onları itaat altına aldı. II. Mehmet her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünüyor ve ona göre adımlar atıyordu. İstanbul’unsurlarını yerle bir edecek devasa Şahi topu, macar Urban ustaya döktürmesi bunun bir işaretidir. Bizans ise gelebilecek yardımları önlemek için dört ay gibi kısa sürede Anadolu hisarının karşısına Rumeli hisarını yaptıran Fatih burada da efendimize (s.a.v) olan sevgisini izhar ediyordu. Çünkü Rumeli hisarına uzaktan bakıldığında Arapça harflerle “Muhammet “ isminin şematize edildiği görülür . Daha sonra ise Fatih, çeşitli tersanelerde sebebini daha sonra anlayacağımız 400 parçalık donanma inşa ettirdi. Ve daha birçok hazırlıktan sonra Fatih dualarla yola revan oldu.

VE FETİH

II. Mehmet 6 nisan 1453 yılında İstanbul önlerinde göründü ve böylece muhasara başlamış oldu. 18 haziranda ilk genel hücum başarısız oldu. Bu da yetmezmiş gibi Marmara Denizi’nde 4 yardım gemisini durduramayan Osmanlılarda moraller çökmüştü. İste tam bu sırada Fatih, hocası Akşemsettin’den hem bir ikaz hemde bir moral mektubu aldı. Bunun üzerine II. Mehmet daha önceden hazırlıklarına başladığı gemileri karadan yürütme projesini 21- 22 nisan gecesi hayata geçirdi. Bu olayın çeşitli yönleri tarihçiler arasında hala tartışılıyor olması bir yana gerçek şu ki; Fatih gemileri karadan yürütmüş ve Bizans'ı moral olarak çökertmişti. 53 günlük muhasaranın ardından II. Mehmet en nihayetinde Nakşibendi şeyhi Ubeydullah Ahrar hazretlerinin manevi yardımıyla şehri alıp Fatih unvanını alıp secdeye vardı.

Burada kısaca ele almaya çalıştığımız “Fetih ve Fatih” olgusu
ne birkaç sayfaya ne de bir kaç kitaba sığabilir. Fetih ve Fatih olgusunu bırakın bir kenara gemileri karadan yürütmek zaten başlı başına bir olaydır. Bu vesileyle ecdadımızı rahmetle anıyorum.

--

--