Finansal ve Duygusal Özgürlük İçin Neler Yapmamız Gerekir?
Özgürlük tesadüfen elde edilecek bir şey değildir…
Finansal özgürlüğümü elde etmek için daima çaba gösterdim. Ancak, peşinden koştuğum şey yanlıştı. Aslında aradığım şey duygusal özgürlüktü.
Para mutluluk getirmez, ancak yaşamımızı sürdürebilmek için gereklidir de. Peki, ne yapmalıyız? Daha fazla para kazanmak için yoğun çaba sarf ediyor muyuz, yoksa sahip olduklarımızla yetinmeyi mi tercih ediyoruz?
Sorun, her iki seçeneğin de yüksek maliyetli olmasıdır.
Hepimiz, yıllık 75 bin doların üzerinde bir gelir elde etmekle daha fazla mutluluk kazanılmayacağını öne süren araştırmayı duymuşuzdur.
Bu çalışmalar hakkında artık hepimiz bilgi sahibiyiz; ancak, yaşam tarzımız üzerinde herhangi bir etki yaratmıyorlar maalesef.
Bu bulgular, en azından benim hayatımda para peşinde koşma biçimimi değiştirmedi. Ayrıca, birebir tanıdığım hiç kimseyi de etkilemedi.
Ortalamaların problemi, sadece ortalama değerler olmalarıdır. Yine de, bazı yazarlar paranın mutluluk getirmediğini iddia eden bu araştırmaları alıntılamaya devam ediyor.
“Para mutluluğu satın alamaz.”
Bu cümleyi Google’da arattığınızda karşınıza 69.200.000 sonuç çıkacaktır.
Kabul etmeliyim ki, “para sizi mutlu etmez çünkü araştırmalar öyle diyor” demekten kendimi alamıyorum. Fakat insanlar, kişisel bir hikaye olmadan istatistikler ile pek bağ kuramaz.
Zor Yoldan Öğrendim
On dokuz yaşlarımın sonlarına doğru ya da yirmili yaşlarımın başlarında, başarılı olabilmek için milyoner olmak gerektiği düşüncesi aklıma yerleşti. Bu düşüncenin nasıl oluştuğunu merak ediyordum fakat tam olarak nereden geldiğini bilemiyordum.
Sanırım bunun popüler kültürle, açgözlülükle, gösterişle, güvensizlikle ve akran baskısıyla bir ilgisi var.
Bunlar, hayatta herhangi bir şey yapmak için yanlış nedenlerdir. Ancak, para kazanmak için geçerli sebeplerim de vardı. Göçmen bir ailede büyüdüğümüz için fazla imkanımız olmadı. Annem ve babam, kardeşimle beni desteklemek için ellerinden geleni yaptılar ve borçlandılar.
Aileme her zaman katkı sağlamak istemişimdir. Az imkanlarla büyüyen pek çok insan için bu, doğal bir içgüdüdür.
Bu dürtü, okulda elimden gelenin en iyisini yapmam için beni motive etti. En zeki öğrenci olmasam da çok çalıştım ve bu sayede prestijli bir üniversiteye kabul edildim. Annem ve babamın desteğiyle, ailemde yüksek lisans yapan ilk kişi oldum.
Üniversiteyi bitirdikten sonra para odaklı hale geldim. Çok fazla para talep ettiğim için başarılı bir girişimcinin yanında çalışma şansını kaybettim, ancak bu durum daha fazla kazanmama engel olmadı.
Bir iş kurdum ve ikinci yılımızda 1 milyon dolar gelir elde ettik. Kendi şartlarımla yaşayarak kendime yılda 40 bin dolar ödedim. Geriye dönüp baktığımızda 25 yaşındaki biri için oldukça iyiydi. Ama bu benim için yeterli değildi.
Her fırsatı kabul ettim ve kendimi körü körüne para peşinde koşarken buldum. Yaklaşık dört yıl boyunca bunu sürdürdükten sonra, kendimi bir boşlukta bocalıyor gibi hissetmeye başladım.
Daha Fazla Para Daha Büyük Sorunlara Yol Açar
Daha fazla paranın her şeyi çözeceğini düşünüyordum. “Keşke daha fazlasını yapabilseydim… O zaman tüm bu sorunlar çözülürdü.”
Ancak gerçek öyle işlemiyor. Bir zamanlar çok zengin bir akıl hocam bana şöyle demişti:
“Ne kadar çok para kazanırsanız sorunlarınız o kadar büyür.”
Demek istediği, paranın bir bedeli olduğudur. Ne kadar çok yatırımınız varsa, o kadar çok kaybedebilirsiniz. Bir iş kurmak için de aynı şey geçerlidir. Bir şirket büyüdükçe sorumluluklarınız ve sorunlarınız arttıkça, daha fazla sorunla karşılaşırsınız.
Hayat Kolay değil. Ne kadar para kazanırsanız kazanın.
Düşündüğünüzden Daha Azına İhtiyacınız Var
Para kazanma çabalarıma geri dönüş yaptım. Sabah altıda kalkıp, yatağa girene kadar çalıştım. Sürekli kötü bir ruh halinde idim. Kız arkadaşıma kaba davranıyordum. Arkadaşlarımla görüşecek zamanım pek olmuyordu. Gerçekten, hiçbir şeyin keyfini çıkaracak gibi de değildim, bunun için zamanım da yoktu pek.
Benim hikayem benzersiz değil elbette. Aslında bu tür “Paranın peşindeydim” hikayeleri, parayı büyütenlerin hikayelerinden daha yaygındır. Çünkü “para insanı mutlu etmez” diyen bir bilim insanından daha alakasız ne olabilir?
Zengin biri bunu söylediğinde!
Doğru? Bir milyoner size paranın mutluluğu satın alamayacağını söylediğinde hepimiz aynı şeyi düşünürüz.
“Senin için söylemesi kolay!”
Bu yüzden normal bir insan olarak size aynı şeyi söylemek için buradayım.
Paranın ardına düşmeyin. Finansal özgürlük getireceğini düşünseniz de, eğer bu duygusal özgürlüğünüzü kaybetmenize neden oluyorsa, buna değmez.
Düşündüğünüzden çok daha azına ihtiyacınız olduğu zamanlar vardır. İyi maaşlı kariyerimden memnun olmadığım zaman geri adım attım, gerçekten böyle yaptım.
Ailemden uzakta olmak yerine, onlara daha da yakınlaştım ve birçok yönden yardım ettim. Sadece maddi destekle değil, duygusal olarak da yanlarında oldum.
Ve şimdi sevdiğim işi yapıyorum; bir blog yazarı ve çevrimiçi öğretmen olarak geçimimi sağlıyorum. Ve biliyor musunuz? İyi bir hayat sürmek için çok fazla paraya ihtiyacım yok.
Vicki Robin ve Joe Dominguez’in “Your Money Or Your Life” kitabı, kişisel finans konusunda en beğendiğim eserlerden biridir. Yazarların olaylara bakış açısını takdir ediyorum.
Örnekler, işle ilgili harcamalarımızın ne kadar olduğunu gösteriyor. Mesela, işiniz için pahalı bir şehirde yaşıyorsanız, yaşam ve ulaşım giderleriniz daha fazla olacaktır.
İş yerinde giydiğiniz kıyafetlere ne kadar harcama yapıyorsunuz? Takım elbise, elbise veya ayakkabılar için genellikle ne kadar para ayırıyorsunuz? Çoğu zaman, harcamalarınızın büyük bir kısmı bunlara gidiyor.
“Your Money Or Your Life” kitabında, Robin ve Dominguez finansal özgürlüğe giden bir plan sunuyorlar. Bu plan hem sağlam hem de pratik. Ancak, bana göre önce duygusal özgürlüğe sahip olmanız gerekiyor.
Önce Duygusal Açıdan Özgür Olun
Bu yazıyı okurken, sadece klişeleri özetlediğimi hissediyorum ve bunu okuduktan sonra hayata dair bakış açınızın değişeceğini kesinlikle ummuyorum.
Ancak, umarım amacınız sadece daha fazla para biriktirmek değil, aynı zamanda duygusal özgürlük için çaba göstermek üzerine kuruludur.
Evet, para özgürlük satın alabilir, ancak bunu elde etmek için çok fazla paraya ihtiyacınız olmayabilir. Daha fazla para, daha fazla problem getirebilir
Bu nedenle duygusal olarak güçlü olmalıyız. Gerçek sorunları ilk bakışta göz ardı edemeyiz.
Güçlü olmak ve stresle başa çıkabilmek gereklidir. Bence bu, hayatta mutluluğa ve özgürlüğe ulaşmanın ilk adımıdır.
Geleceğin getireceği şeylerden korkmuyorum çünkü iki nedenim var:
- Yıllar boyunca zihnim ve bedenimi bilinçli olarak strese maruz bırakarak hem zihinsel hem de fiziksel güç kazandım. Güç kazanmanın yolu budur.
- Hiç borcum yok, birikim yapıyorum ve kendi hesabıma çalışıyorum. Ayrıca, itibarım benim için önemli değil. Bu yüzden, ahlaki değerlerim dışında kimseye karşı sorumlu değilim.
Görüldüğü gibi, para ve mutluluk meselesi oldukça karmaşıktır. Hayattaki her seçiminiz, yaşam kaliteniz üzerinde önemli etkilere sahiptir. Her eylemin bir sonucu bulunmaktadır.
- Sürekli itibarınızı kaybetme korkusu yaşamanızı gerektiren bir işe mi girdiniz? Eğer öyleyse, özgür değilsiniz demektir.
- Araba almak için kredi mi çektiniz? Eğer öyleyse, özgür değilsiniz demektir.
Ancak bu, dünyanın sonu anlamına gelmiyor. Borç içindeydim, kurumsal dünyanın esiri olmuştum. Ancak artık özgürüm ve bunu başaran tek kişi de ben değilim.
Kararlılık ve plan yapmayı gerektiriyor.
“Özgürlük tesadüfen elde edilecek bir şey değildir”
Bu, yoğun çalışma, kapsamlı düşünme ve detaylı planlama gerektiren kasıtlı bir stratejidir. Bu konuda çalışmanızı öneriyorum ve ben de üzerinde çalışmaya devam edeceğim.
Bu oyunda hiçbir şeyi olduğu gibi kabul edemezsiniz. Yalnızca her şeye yeniden başlama arzusuna sahip olmalısınız.
Ve benim bununla ilgili hiçbir sorunum yok.
Darius Foroux
