Futbolda Kaddafi Etkisi: Es-Saadi Kaddafi
Bir diktatörün, bir imparatorun oğlu olsaydınız neler yapardınız ?Maradona’dan Nicole Kidman’a, Federasyon başkanlığından futbolculuğa… Karşımızda Saadi Kaddafi.
Muammer Kaddafi,1969 yılında yaptığı darbe ile yönetime el koydu ve 42 yıl boyunca Libya’yı yönetti. Sınırsız petrol ve doğalgaz yataklarının ortasında tam anlamı ile bir imparatorluk kuran Kaddafi ve ailesi, diledikleri gibi bir hayat sürebilmekteydiler. Kaddafi’nin oğulları ise kendi ilgi alanlarına göre devletin önemli kademelerinde kendilerine yer buluyordu.
Saadi Kaddafi, Muammer Kaddafi’nin üçüncü oğlu, kendisi bir futbol aşığı. Kaddafi ailesinin bir üyesi olarak o da istediği çoğu şeyi kolayca elde edebilmekteydi. 27 yaşında profesyonel futbol kariyeri başladı Saadi Kaddafi’nin.
Libya Futbol Federasyonu başkanlığını yapan Kaddafi, ülke futbolunu yönetirken aynı zamanda futbolcu olmak ister. Al-Ahly takımı ile anlaşan Kaddafi, sezon sonunda şampiyonluk sevinci yaşayamadı. Bunun üzerine şampiyon olan takım El-İttihad’ı satın aldı ve kendini transfer etti. Futbolculuk kariyerinin ikinci sezonunda El-İttihad ile şampiyonluk yaşadı ve 19 golle ligin gol kralı oldu. Kendisine pas atan takım arkadaşlarına para ödülleri vermesi, oynadığı maçlarda silahlı askerlerin kenarda beklemesi ise Kaddafi etkisi olarak kayıtlara geçmişti.
Libya’da futbol herkes için değil, tek bir kişinin eğlencesi haline gelmişti. Aynı zamanda hem futbolcu hem Futbol Federasyonu başkanı hem de kulüp başkanı olan Saadi Kaddafi, ülkede oyunu istediği gibi şekillendirip istediği her şeyi yapabiliyordu. Bir zaman sonra Kaddafi için bile sıkıcı bir durum haline gelecekti bu durum.
Kaddafi başa geldikten sonra Batı’ya kapılarını kapatmış ve Libya’nın bütün zenginliklerini kendi içinde kullanmaya başlamıştı. Yıllar geçtikçe bu durum değişecek ve Avrupa ile ilişkiler kuracaklardı. Petrol ve doğalgaz yataklarından dolayı Avrupa’nın gözü Libya’nın üstündeydi.
Dönemin İtalya başbakanı Berlusconi, Saadi Kaddafi’nin futbola olan ilgisi üzerinden Libya ile siyasi ve ekonomik ortaklıklarını pekiştirecek bir girişim içine girdi. Saadi Kaddafi bir Manchester United taraftarı olsa da Serie A hayranlığını hiçbir zaman gizlemedi. Hatta bu süreçte Kaddafi ailesi Juventus hisselerinin %7’lik kısmını satın almıştı.
Kaddafi ailesi, pek çok batı ülkeleri tarafından terör eylemlerinin arkasındaki güç olarak görülüyor ve doğal olarak pek sevilmiyordu. Bu durumda Saadi Kaddafi’nin olası İtalya transferi sadece spor dünyasında değil, sosyal ve siyasi anlamda da tepkilerin odak noktası haline gelecekti. Berlusconi bu zor ve riskli transfere Serie A takımlarından birini ikna etmek zorundaydı.
Perugia, dönemin vasat Serie A takımlarından biridir. Luciano Gaucchi takımın başkanıdır ve Gaucchi için bu hayatta en önemli şeylerden biri medyanın iyi yada kötü ilgisini çekmek. Medyatik tavırları ve yaptığı ilginç işler ile kendi popülaritesini arttırmayı amaçlayan Gaucchi için bu transfer tam kendisine göreydi. Bu yüzden Berlusconi gizlice bu transferi ona sorduğunda hiç düşünmeden kabul etti.
Kaddafi’nin Perugia transferi gerçekleşmişti. Kendisi için büyük bir imza töreni hazırlanırken başkan Gaucchi amacına ulaşmıştı. Dünya, Perugia ve Kaddafi birlikteliğini konuşuyordu.
Sezona başlamadan önce Dünya erkekler 100 metre altın madalyası olan ünlü atlet Ben Johnson’ın ile çalışan Kaddafi, hızının yanında tekniğinin de gelişmesini isteyince Diego Maradona ile özel çalışmalar gerçekleştirmişti.
Libya’da askerlerin gözetimi altında rahat bir şekilde top oynayan Kaddafi için İtalya’da işler daha farklı gelişti. Teknik, fizik, kondisyon kısacası her yönden bir “futbolcu” olmaktan çok uzaktaydı. Takım arkadaşları onun için “futbolu çok seven bir taraftar ile antrenmana çıkmak” benzetmesi yapıyordu. Futbolu gerçekten çok seviyor olması antrenörlerinin dikkatini çekmişti.
“Saadi aslında çok iyi ayaklara sahipti. Uzun etkili paslar atabiliyor, dahası kaleye güzel şutlar çekebiliyordu ama tüm yeteneği bu kadardı. Hızlı değildi, güçlü hiç değildi. Profesyonel bir futbolcu olmak için çok dayanıksızdı.”
Antrenmanlarda sürekli bir şeyler öğrenmeye çalışan, soran, çalışan birisi olsa da, sadece kendi takım arkadaşlarından değil genel olarak bütün futbolculardan ayıran bir çok etken vardı. Günün sonunda Kaddafi ailesinin bir üyesi ve bir milyarderdi Saadi Kaddafi.
“Malta’da ve Trablus’da çeşitli çalışmalar yaptık. Özellikle Malta’da bile antrenmanları makineli tüfekli korumaların takip etmesi beni çok rahatsız ediyordu ama en sıkıcı dönemi Saadi’nin iş için bir süre Libya’da kalması gerektiği dönemde yaşadım. Haftada iki kere antrenman yapıyorduk. Geri kalan zamanımı otelde geçiriyordum. Ay sonunda telefon faturam 60.000 euro’yu buldu, Saadi bunu ödemek zorundaydı ve ödedi de.”
Bu sözler kendisi için çalışan Ben Johnson’a ait.
Kimi zaman antrenmanlardan sıkılan Kaddafi, özel jeti ile bir yerlere gidebiliyordu. Bir keresinde antrenmandan “İşim var, görüşürüz.” diyerek ayrılan Kaddafi, jetine binmiş ve Sidney’e uçmuştu. Burada büyük hayranlık beslediği ve buluşmak için büyük çaba harcadığı ünlü oyuncu Nicole Kidman ile görüştü. Takım arkadaşları ve yönetim ise bunu gazete haberlerinden öğrendi.
Perugia o sezon küme düştü, daha sonra Kaddafi yine ilişkilerini kullanarak Udinese ve Sampdoria’da futbol oynadı. Perugia’da bir sezonda 15 dakika, Udinese ve Sampdoria’da ise hazırlık maçlarında forma giydi. Udinese ile Şampiyonlar Ligi atmosferini saha kenarında olsa da yaşadı, kendi hayallerini gerçekleştirdi.
Saadi Kaddafi’nin İtalya’ya transferi taraftarlar hariç herkesin çıkarına olmuştu. Öyle yada böyle hayallerini gerçekleştiren Kaddafi, Libya ile ilişkilerini güçlendiren Berlusconi, üzerinden yıllar geçmesine rağmen bu transfer ile adından hala söz ettirmeyi başaran Perugia başkanı Gaucchi.