ppouchwePhoto by Daniil Kuželev on Unsplash

Göz Çukuru

Evvel zaman içinde,
Kalbur saman içinde…

Saien Manabu (Kyoujyu)
Published in
3 min readAug 12, 2020

--

Photo by Keith Hardy on Unsplash

Evvel zaman içinde,
Kalbur saman içinde,
Eski harman içinde,
Ben deyim bu ağaçtan,
Siz deyin şu yamaçtan,
Uçtu uçtu bir kuş uçtu,
Kuş uçmadı gümüş uçtu,
Gümüş uçmadı memiş uçtu,
Uçar mı uçmaz mı demeye kalmadı,

Anam düştü beşikten,
Babam düştü eşikten,
Biri kaptı maşayı,
Biri aldı kaşağıyı,
Dolandım durdum dört köşeyi,
Vay ne köşe bu köşe,
Dil dolanmadan ağız varmaz bu işe.
Biz gelelim hikayeye… uzak mı uzak diyarlarda deniz kenarında bir balıkçı köyü varmış.
Bu köyde yaşayan, fakir mi fakir, bir o kadar da talihsiz bir adam varmış.
Ömrünü oltasından,
karnını kovasındaki balıklardan geçirirmiş.

Photo by Brian Erickson on Unsplash

Yine günlerden bir gün aldı oltasını omzuna,bir eline de kovasını çıktı günyüzüne.
Geldi kıyıya,
taktı yemini kancaya,
attı oltasını denizin sakin ve köpüksüz sularına.
Başladı beklemeye bugün ki nasibini.
Tam o sırada sahilde bir kalabalık belirdi.
Arkasında yüzlerce insan.
Önde at üstünde bir padişah.
Herkes el pençe divan.
Sırayla bir bir vah ve ah.
Padişah cömertliğini gösterecek ya,
Getirin dedi şu balıkçıyı.
Getirdiler bir koşuda adamları.
Balıkçı görünce padişahı,
Şaşırdı kaldı ne konuşacağını.
Padişah anladı halini
At dedi oltanı al nasibini,
Vereyim ağırlığınca altını.
Balıkçı koştu sahile tuttu oltasını
Geriye doğru çekti bir hışımla,
Salladı denizin ortasına kancasını,
Cup!!!
Suya daldı oltanın iğnesi
Beklerken kıyıda hediyesini
İğne buldu bir delik çekti misinesini
Balıkçı asıldı oltasını,
Umaraktan bir koca balığı.

Photo by Kenny Luo on Unsplash

Herkes merakla baktı suya,
Önce çıkana sonra padişaha.
İğnenin ucunda bir kemik,
Ortasında ise var bir delik.
Balıkçı yaktı şansını bir kerelik,
Büktü boynunu bekledi bir cömertlik.
Padişah da bilemedi ne yapmalı,
Buna olur anca üç akçe bir de çeyrek altını.
Götürün dedi balıkçıyı saraya,
Koyun delik kemiği bir tartıya.
Vezir de şaştı bu işe hayrola.

Photo by Cederic Vandenberghe on Unsplash

Koydular iki kefeli teraziyi yere.
Birinde kemik başladılar diğerine.

Photo by Dan Dennis on Unsplash

altınları birer birer dökmeye,
Bir altın,
İki altın,
Üç altın,
Derken oynamadı hiç kefe.
Altınlar oldu artık bir kese.
Herkes şaştı kaldı bu işe.
Balıkçı kaldırdı umutsuz başını,
Gülerek izledi kese kese altını.
Hiç mi oynamaz yerinden
Kefe doldu keselerle altınlı.
Tam da o vakit geldi bir ak sakallı.
Manasız bakışlara hiç de aldırmadı.
Aldı eline delikli kemiği
Daldırdı cebine elini.
Koydu önce delikli kemiği.
Cebinden çıkardı yavaşça elini,
Koydu altınlı kefeye bir avuç toprak,
Bir anda oldu terazi tam durak.

Photo by Gabriel Jimenez on Unsplash

Döndü gözler ak sakallıya bakarak,
Açıldı pembe iki dudak.
Dedi ki; bu elimdeki kemik oyuklu,
Bu, bir insanın göz çukuru,
Doyar mı hiç keselerle, içi altın dolu.
Bir avuç topraktır onun sonu,
Ancak öyle biter bu dünyanın oyunu.

Sonra gökyüzünden düştü birden üç elma
Al bakalım okuyucu biri sana biri yazana
Biri de bu masalı düzene …

--

--