Güncel
Çok borcu vardı Serhat’ın...Ekonomik olayları terazi dengesizliğindeydi. İşi gücü, belli gelirleri vardı. Bazı dış etkenler kahve falından daha beter, beyaz adam kabul etmese de…Beyaz adam çevreyi insanla sınırlandırıyorsa, Serhat da sadece kendi çıkarlarını düşünüyordu. Markalar nasıl oluşturuluyor? Tasarımlar nasıl cana kavuşuyor? Ekmek kırıntısı kadar umurunda değildi. Tanıtımlar dergilerde, afişlerde harika; ürünler acayip kaliteli…Dahası yoktan gıcıklık üretmek…Gerçekten markalar çok mu saf? Soruları aklına misafirliğe gelmeleri bırakıyor, kapıdan uğramıyorlardı. Kendi arkadaş çevresi olmasa buharlaşmıştı, Japonlardan beter…Borç harçla fatura ödüyordu bu aralar…Sipariş aldığı tasarımlar arada bir ferahlatmasa, tahtası kalmayacaktı kafada…Hem maddi hem manevi manada, tasarımlar yüzünü güldürüyordu, zaman zaman…Çürümüş moda algısı, tasarımlarına yansımadı. Marka huyu şiddet taraftarı hemcinsiyle pişti olunca güncellendi. İkisinde de aynı model ayakkabı vardı. Şiddet yanlısı güçsüz insan karalaması gibi olmamalıydı, soğudu iyiden iyiye… Yeni durum bitkiler, ağaçların büyümesiydi. Balkonda kaktüsler, peygamber kılıcı bakmaya başladı ve hayatı da başkalaştı. Dönüşüm nedeni; tabiatın iyileştirici gücü...Biraz anlayış her şeyi çözerdi. Kalbin sırlarını bile…
Bu yazımla benzer konuları işlediğim yazımı linkten okuyabilirsiniz,
https://medium.com/turkiyem/kendi%CC%87-i%CC%87mzani-at-ea88fe1336c3