Geçmişini Bilmeyenin…

Enver B. Bodur
Türkçe Yayın
Published in
3 min readDec 31, 2017

2018'e girmek üzereyiz.. Ben diyorum ki her zaman daha iyiye, daha güzele… Güzelliklere doymazsınız umarım. Bunu bir yıl için, on yıl için değil, her bir an için diliyorum. Gelin görün ki istemek yetmiyor.

Son bir haftadır 2017'ye dair derlenmiş bir sürü video izledim, yazı okudum, sosyal medya hesaplarımda arkadaşlarımın paylaştığı yılın son’larını, en’lerini takip ettim. Genel çerçevede teknolojik gelişmeler, trendler, yardımlaşmanın dünyayı nasıl değiştirdiği, müziğin gücü, yılın son sıcak çikolatası, en iyi kitabı derken öte yandan cehalet, sanatın alçaltılması, çeşitli suçlar, kazalar, kavga kıyamet…

Bu yıl öğrendiğim faydalı bilgilerden biri beynimizin hatırlayabilme yeteneği kadar unutabilme yeteneğinin de ne kadar önemli olduğudur. Bu özellik kontrolümüzün epey dışında işlendiği için neyi unutmak, neyi hatırlamak istediğimizi pek de seçemiyoruz. Fakat bizi biz yapan tüm anılarımızla kim olacağımızı belirleyen tercihleri yapmak tamamen bize kalmış. Bazı tercihlerin en güzel yanı tercih yapmama şansı sunması olabiliyor. Aynı zamanda tercih yapmamak bazı tercih anlarının en kötü yanı da olabiliyor. En basitinden hayatımızı erteletiyor, biz farkında bile olmadan. Ertelemek de iyi ve kötü olabilmeye çok açık. Hazır değilken ertelemek iyi, hep hazır olmayı bekleyip ertelemek kötü. Bu noktada saniyeler içerisinde o kadar çok şey değerlendiriyor ve risk analizi yapıyoruz ki günün sonunda ıskaladığımız şeylerden şikayet ederken buluyoruz kendimizi. Bu kadar felsefe yeter gibi…

2017 iyisiyle kötüsüyle, acısıyla tatlısıyla, cahiliyle okumuşuyla (okumuş cahil hariç), doğanıyla öleniyle geçti. Her zaman olduğu gibi hiç de kolay geçmedi. Ben bu yıl bir yaşıma daha girdim. Hiçbir zaman geçirdiğim zaman tek başına beni büyütmeye yetmedi. Beynimin hiçbir zaman unutmayı tercih etmeyeceği anlarla, unutsa da bıraktığı hissin izleriyle yeni yaşıma girdim. 2 kere doğdum, 1 kere öleceğim. Bir yanım hep gelecekte olacak, kendim için, sevdiklerim için, bildiğim iyi kavramı için savaşacak. Böyle düşününce geçmişin beni kim yaptığı dışındaki detaylar bana çok önemsiz geliyor.

Konuşmamız gereken şey 2017'nin nasıl geçtiği değil. 2018'de neler yapacağımız. Aslında nereden geldiğimiz değil, nereden geldiğimizi unutmadan nereye gittiğimiz önemli. Yazının başındaki gibi tüm yeni yıl dileklerimizi, dilek olarak ortada bırakmayalım. Dileklerimizin gerçekleşmesi için harekete geçelim. Bir şeyleri uygulamaya dökerken yaratıcılığımızı kullanmanın da büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. Einstein “Yaratıcılığımın önündeki en büyük engel eğitimimdir.” demiş. Buradaki eğitimi geçmiş ile değiştirirsek geçmişi olabildiğince unutmak isterdim. Bir çocuk zihniyle problemlere yaklaşabilmek isterdim. Kalan yaratıcılığımı olabildiğince kullanabilmek için elimden geldiğince dünü dünde bırakıp yaşayacağım bu hayatı.. Bu yüzden hep daha iyiye, hep daha güzele diyorum.

Son olarak Emin Çapa şöyle diyor: “Benim rahmetli annem derdi ki; Gençlik bir kuş gibi uçurdum tutamadım, ihtiyarlık maskaralık gezdirdim gezdirdim satamadım.” Bu yüzden şu an içinde bulunduğunuz anı da hiç unutmayın.

Geçmişini olabildiğince bilmeyenlerin ve geçmişte yaşamayanların geleceği daha iyi tasarlayacağına inanıyorum.

2017'nin son yazısı diyerek ironimi buraya bırakıyor ve mutlu yıllar diliyorum. Güç sizinle olsun :)

En aktif Türkçe yayına tüm bloggerları bekleriz | Facebook | Twitter | Slack

--

--

Enver B. Bodur
Türkçe Yayın

Metallurgical and Materials Engineer, Futurist Explorer