Gelecekte Yaşayanlar

Tuba Kydmn
Türkçe Yayın
Published in
5 min readJun 21, 2020

Bir kahve yaptım az önce kremalı ve sütlü ama kahve tadını da kapatmayacak şekilde, orta sertlikte. Balkonda hafif tatlı bir esinti vardı kitabı alıp balkona geçmek istedim.

Photo by Sylwia Bartyzel on Unsplash

Neden salondayım? Odamda ya da balkonda değilim. Elimde neden bardak var?

Off ne yapacağım bu işleri? Peki ya özel hayatım? Üniversiteyi bitirsem de kişisel olarak devam eden eğitimim ve hayallerim?

Dur ya! Kitap okuyacaktım ben. Odama geçeyim, kitabı alayım.

Neden bu kadar dalgınım? Bak hala düşünüyorum.

Ne yapacağım seninle böyle ah dağınık zihnim?

Düşünme! Düşünmek artık faaliyetlerime de engel oluyor.

Photo by Christin Hume on Unsplash

En sonunda kitabı aldım ve balkonda rahat rahat okurum, kafam dağılır düşüncesiyle oturdum. İlk iki sayfayı okuduktan sonra;

“Haftaya gideceğimiz kamp nasıl geçer acaba?”

“Eda neden öyle söyledi ki bana? Acaba bir şeye mi bozuldu?”

“Ne zamandır meditasyon yapmıyorum? 1 hafta mı oldu?”

Sürekli gelecekteyiz değil mi? Ne anın tadını çıkarabiliyoruz ne de kendimizi bir an olsun stresten uzak tutabiliyoruz. Sanki gelecek zaten bir gün gelmeyecekmiş gibi sürekli gelecekte yaşama çabamız var.

Sanki her anımız boş ve mutluymuş gibi her şeyi değiştirmeye ve kontrol etmeye gücümüz yetecekmiş gibi bir şeyleri mükemmelleştirmeye çalışıyoruz.

Bırakamıyoruz değil mi oluruna? Denemiyoruz bile en komiği de.

Mış gibi yapıyoruz en iyi tarafımız bu sanıyoruz. Dene -miş gibi ve yap -mış gibi.

Ben eskiden daha mükemmelliyetçi ve her dakikası gelecekte yaşayan biriydim. Bir cafeye gideceksem bile orda nasıl vakit geçiririm, nereye otururum, çok kalabalık olur mu? diye düşüne düşüne gelmiş oluyordum çoktan cafeye.

25 senem böyle geçti. Koca 25 sene gelecekte yaşadım her şeyi kontrol etme çabasında ve mükemmel olması çabasında. Ama hiçbir şey tabii ki mükemmel olmadı. 26 yaşıma gelince değişmeye başladı bazı şeyler.

Photo by Vlad Tchompalov on Unsplash

Zihnimizin derinliklerinden çıkıp baharı yaşamaktansa, vurgun yemeyi göze alarak intihar eden bir yaşam döngüsü bizimki.

Nasıl anda kalabiliriz?

Kitaplar okuyoruz bu konuda. Araştırıyoruz ama hala nasıl yapacağımızı bilemiyoruz.

Benim için anda kalmanın iki yöntemi var. Meditasyon ve yoga. Ama sizin için bunlar zor ise sadece ufak nefes egzersizleri ve yavaşlamanızı sağlayacak başka yöntemler ile de başarabilirsiniz.

İnternetten ya da bazı app uygulamaları ile nefes çalışmalarını deneyebilirsiniz. App uygulamalarını tercih etmenizi öneririm çünkü hem arayüz tasarımları bakımından kullanımları kolay, okumanız gereken, sıkan uzun yazılar yok hem de bazı uygulamalarda işaretleme yaparak veya bildirimlerini açarak sizi teşvik etmesini sağlayabilirsiniz.

Doğaya karışmanız şart. Doğa acele etmez, her şeyin kendi yaşam döngüsü ve gücü vardır. Doğayı zorlayamazsınız. İlham almanız gereken, benzemeye ve enerjinizi aktarmanız gereken ilk şeylerden birisi de doğada bulunmak.

Bazı ufak yürüyüşler yaptıktan sonra bir yerde oturup etrafı izleyip sadece izleyici ve dinleyici olduğunuzu, karışma, engelleme, değiştirme gücünüz olmadığını, tüm evreni olduğu gibi kabul ettiğinizi hissetmeye çalışarak başlayabilirsiniz.

Kampa gidebilirsiniz. Kalabalık ve şehrin hızından uzaklaşmak her zaman daha iyi geliyor. Bir arkadaşınız ile de gidebilirsiniz. Kampta olan siz şehirdeki siz ile bir olmayacak. Kendi içinize dönmenizi sağlayacak. Geleceği değil kendinizi dinlemeye başlayacaksınız.

Photo by Glen Jackson on Unsplash

Peki anda yaşadığında neler değişiyor hayatımızda?

Hep araştırdım, denedim sandım ama aslında -mış gibi yapmışım geçmişte. Asla gerçekten odaklanarak ve isteyerek denememişim. Ve birgün başardım!

Evet hala zaman zaman unutuyorum, ipin ucunu kaybediyorum ama eğer bir kere başarabilirseniz o anı yaşayabilirseniz hep o baharı yaşamak istiyorsunuz. Rahatsızlık veren artık geleceği düşünmek değil, anda yaşamadığınızı farketmek oluyor. Ve bugün bu kadar çok şeyi düşündüğümü farkettikten sonra hemen gidip meditasyon yaptım meğer ne çok ara vermişim farkında olmadan.

Size anda kaldığınız zaman deneyimleyebileceğiniz bazı örnekler vereceğim kendi tecrübelerimden;

  • Kuş seslerini duymak değil dinlemenin farkını anlamak.
  • Rüzgarın ağaç dallarına çarpan sesiyle, doğanın gizli kahkahasını duyar gibi hissetmek.
  • Müziğin melodilerini bedeninizle ve zihninizle hissedebilmek.
  • Kafanızı biraz olsun yolda yürürken yerde değil de göz hizanızda tutarak daha önce görmediğiniz bitki ve ağaçları keşfetmek.
  • Doğa’ya karışarak boş çimenli bir alanda ya da ormanda oturup gözleriniz kapalı olarak dışarıdaki tüm sesleri dinleyerek yargılamadan rahatsız olmadan sadece duymayı ve hissetmeye çalışarak sonrasında bedeninizdeki ağrının dağıldığına şahit olmak.
  • En önemlisi; anı yaşamayı bir süre sonra alışkanlık haline getiren beyin stresli ve öfkeli zamanınızda anda kalmayı otomatik olarak kendi seçerek geleceği düşünmeden, olanı kabul ederek sizi yükten kurtarması ve sizin ona öğrettiğiniz bu özelliğin yüzünüze kondurduğu farkındalık gülümsemesi :)

Not: Denemediğiniz hiçbir şey yerini bulmuş sayılmaz. -Mış gibi yapılan hiçbir şey döngüsünü tamamlayamaz ve size bir hediye sunamaz.

Bu yazıyı okuyan siz ile okuduktan sonraki siz bile aynı kişi değil. Çünkü her an değişiyoruz. Değişmek bizim elimizde değil.

Olacak olan bir şekilde oluyor ve yerini buluyor. Hayatı Puzzle parçalarını hesaplar gibi hesaplamayı bırakın. Her parça tam da olması gerektiği boyutta ve büyük resmi oluşturmak için varlar bu hayatta.

Yazıyı beğendiyseniz alkışlayarak ve paylaşarak daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayabilirsiniz.

Ayrıca bana limonlumojito sosyal medya hesaplarımdan veya tuba.kydmn@gmail.com mail hesabımdan da ulaşabilirsiniz.

Diğer içeriklerime göz atmak isterseniz;

--

--