Gezdim, Gördüm, Yazdım!

Rabia Battal Genç- 馬嘉琪
Türkçe Yayın
Published in
3 min readApr 14, 2019

Keşke Dünya’yı gezmek kolay ve ucuz olsa, herkes merak ettiği ülkeleri gezebilse. Fakat gezmeden kastım sadece Instagram için fotoğraf biriktirmek değil elbette, aynı zamanda gözlem yapmak, yeni insanlarla tanışmak da gerekir. Bir insanı açık fikirli bir birey yapacak şeylerden biri de farklı ülkeler, farkl kültürler tanımak olabilir. En azından farklı ülkelerden insanlarla tanışıp kültür alışverişi yapmak gerekir aksi takdirde kendi küçük dünyamızda yaşayıp gideriz halbu ki üzerinde yaşadığımız dünya çok büyük gibi gözükse de aslında bir o kadar da küçk bir yer. “Monotonluktan uzaklaşın! Gezin, görün, keşfedin, başkalarıyla ilgilenin, okuyun, sevin. Bunları dolu dolu yapın ki izleri yüzlerinize yansısın. Yüzünüz ifadesiz kalmasın.” diyen İlber hocanın elbet bildiği birşey var ki gençlere bunu söylüyor.

Malum teknoloji çok gelişti. Dünya’nın öbür ucundan insanlarla sanniyesinde iletişim kurabiliyoruz. Bu imkanımızı neden bu uğurdu kullanmayalım? Neyse girizgahı fazla uzatmadan asıl meseleye geleyim. Yakın zamanda üçüncü sınıf diyabileceğimiz ,tarihinde çok fazla sömürüye maruz kalmış olan bir ülkeyi ziyaret ettim. Gözlem yapacak, kaşılaştırma yapacak ve yaşadığım koşullara şükredecek çok zamanım oldu. Asya’da yaşayan bir Türk olarak kültür karmaşası yaşadığımı düşünürken bu kısa süreli kaçamağın kültür noktasında beni allak bullak etmesine hiç değinmek bile istemiyorum.

Filipinler, Pasifik Okyanusu’nun batısında kalan bir Güneydoğu Asya ülkesidir. Şehir hayatının keşmekeşi yanında burası yeryüzündeki cennet diyebileceğimiz bir ülke. Garip olan şu ki, aynı şehir içinde bir tarafta insanlar refah içinde yaşarken diğer taraftakiler üç kuruşun derdinde. Yani zengin tam zengin, farkir ise tam fakir. Ama herşeye rağmen insanların güleryüzlü olması, eğlenebiliyor olması da ayrıca güzel bir hadise. Belki de bu duruma alıştıklrı için, kabullendikleri için eğlenebiliyorlardır. Bazen insan içinde bulunduğu durumu, eğer değiştirmeye gücü yetmiyorsa, kabul edip kendine yaşanır hale getirmeyi öğrenmei aslında. İnsanın mutl olmadığı bir hayatı yaşaması birnevi psikolojik olarak kendini kodese tıkması gibi birşeydir. Tabii insanın ilk önce kendini tanıması, keşfetmesi gerekir ki ortamını kendine göre güzelleştirebilsin.

Filipinliler için müzik ve dans çok önemliymiş. Bir şantiyenin yanından geçerken müzik seslerinin gelmesi mi? Bu kaçıncı seviye bir rahatlık diyor insan ister istemez. Bu durum beni, her ülkede izahı olmayan meseleler karşısında insanların faklı yollarla deşarj olduğuna ikna etti açıkcası. Hele sabah beşte başlayıp gece yarısına kadar süren karaoke çılgınlığından bahsetmiyorum bile… Herşeye rağmen benim gözlemlerime göre neşelii sıcak ve sevecen insanlar Filipinliler. Bakkalda alışveriş yaptıktan sonra “Salamat po” demeniz, yani onlara yerel dilde teşekkür etmeniz onları inanılmaz mutlu ediyor. Aslında ben olsam ben de mutlu olurdum zira tek kelime bile karşı tarafa onu önemsediğin mesajını veriyor. İnsanlarının yanında, Filipinlerde en çok hoşuma giden başka şey ise gökyüzüydü. Çok berrak, net ve mavi bir gökyüzüne sahip. Yeşilin ve mavinin her tonunu görebilmek mümkün. Malesef uzun süredir o kadar temiz bir gözküyüzü görmediğim için beni hayli etkiledi.

Facebook | Twitter | Instagram | Slack | Kodcular | Editör | Sponsor

--

--

Rabia Battal Genç- 馬嘉琪
Türkçe Yayın

Language Teacher | Automation Test Engineer ✨https://www.instagram.com/rabiabattal/ ✨https://www.linkedin.com/mwlite/in/rabiabattal