Girişimcilikte Hatalarım ve Gözden Kaçırdıklarımla Başarıya Doğru
Bu bir motivasyon yazısı olabilir, ama değil…
Bu yazıda sizlere sıfırdan bire nasıl ulaştığımızı, bir fikrin ürüne nasıl dönüştüğünü tecrübelerimden örnekler vererek anlatacağım. Uzun bir yazı olacak, çayınızı kahvenizi hazırlayın :)
Uzun süre boyunca anlattım, konuştum da konuştum. Gelecek zaman kipinde bir çok cümle kurdum, çoğu gerçekleşmedi. Arkadaşlarıma, yatırımcıma, müşterilere sözler verdim, “Bekleyin yapıyoruz, az kaldı” dedim. Fikirler güzel, hayaller muhteşemdi. Ancak unuttuğumuz çok şey varmış :)
Unuttuğumuz, hesaplayamadığımız her detay ayrı bir ders oldu. Zamanla “Bir startup nasıl kurulmaz” başlığı altında uzun uzun konuşabildiğimi farkettim. Hatalar yığıldı tecrübeye dönüştü, ben de girişimciliğe başlarken bilinmesi gerekenleri, unutulan adımları yazmaya başladım.
Hazırsanız başlayalım;
Problem, Kurucu Ortaklar, Ölüm Vadisi
Her şey iş modeli kanvası ile başladı! demeyi çok isterdim ama öyle olmadı..
İki yazılımcı, iki de işletmeci 4 kurucu ortak “çok sağlam” bir fikrimiz vardı, çabalıyorduk da. Eğitimler, müşteri görüşmeleri, değer önerisi derken sonunda uzun süredir heyecanla beklediğimiz haberi aldık. Fikrimizi Amerika’ya götürüp satabilecek, yatırımlar alıp büyüyebilecektik. Ancak unuttuğumuz bir şey vardı, henüz çalışan bir ürün yoktu ortada.
Derken ölüm vadisinin derinliklerine doğru yolculuk başladı.
Draper Universitesi’ne ayak bastığımın ikinci günü “teknik” kurucu ortaklarımızdan biri ayrıldı. Ürünü tamamlaması için anlaştığımız yazılımcı da projeyi yarıda bırakıp gitti.
Draper University, San Francisco’da yer alan girişimcilik programlarından bir tanesi. Program boyunca birçok yatırımcı ve girişimci ile tanışma-fikrinizi anlatma fırsatı yakalıyorsunuz.
Çoğu erken aşama girişim için harika bir fırsat değil mi ?
Size şunu söyleyeyim; Silikon Vadisi’ne ürününüz ya da büyüyeceğinizi gösteren bir kanıt “traction” olmadan gidiyorsanız, anlattıklarınızın pek bir kıymeti yok. Girişim fikri olan herhangi bir kimseden farklı değilsiniz dinleyenler için.
İşte bu fırsatı çok güzel tepmiştik. Bizim için dönüm noktası olabilecek bu noktada hem ürünsüz kalmış hem de bir ekip üyesi kaybetmiştik.
Artık teknik bir kurucu ortağa ihtiyacımız olduğunun farkına varmış ve arayışlara başlamıştık. Yatırım haberleri sayesinde ismimizi duyurmuş, yayınladığımız kurucu ortak ilanları işe yaramaya başlamıştı. Yetenekli ve istekli adaylarla görüşmeler güzel gidiyordu ancak bu sefer de diğer yazılımcı ortağımızla iletişim kuramamaya başlamıştık ve çok geçmeden o da ekipten ayrılıldı.
Ölüm vadisi diye bir şey olduğunu bu noktada anlıyorsunuz, en dipteydik. Ürünü canlıya alamadığımız her gün biraz daha motivasyon kaybediyorduk.
Ekip arkadaşı arayışımız yana yakıla devam ediyordu. Bu süre boyunca farklı şehirlerde bir çok girişim etkinliğine, hackatonlara, ideatonlara katıldık; girişimlerde çalışan arkadaşlarımıza haber bıraktık, sayısız skype görüşmesi yaptık… Doğru ekibi bulabilmek için bir çok yolu denedik diyebilirim.
Ellerinde yarım kalmış kod ile baş başa kalan iki işletmeci ortak ne yapabilir ?
Cevabı birinci ağızdan söyleyeyim size, pek bir şey yapamazlar!
Yazılım öğrenmeye başlayabilirler elbette, öğrenmeye başlamak için bundan daha güzel bir sebep olabilir mi! Olamaz elbet; ama unutmayalım bunu gerçekleştirmek için her şeyden önce motivasyona ihtiyacınız var. Bizim de motivasyonumuz azalarak bitme noktasına geldiği için buna gücümüz kalmamıştı.
Sonunda bu kadar “olumsuz” tecrübenin ardından dört kişi çıktığımız yolda tek başıma kalmıştım.
Fikir, Doğru Ekip, Ürün
Kurucu ortak aramaya ara vermiş, hatalarımı gözden geçirmeye başlamıştım. Yaklaşık iki ay boyunca sık sık “Nerede yanlış yaptım” “Sırada ne var” gibi soruları yanıtlamaya çalışıyordum, “En büyük hata neredeydi”, “Zamanımı en çok neye harcamıştım” ?
Derken şans yüzüme gülmeye başladı..
Kurucu ortak aradığımı bilen bir arkadaşım ile karşılaştım. Biraz lafladıktan sonra girişimcilik ile ilgilenen yazılımcı bir kaç arkadaşından bahsetti. Kısa süre içerisinde bir görüşme ayarlayıp buluştuk. Ben iki yıllık girişimcilik serüvenimi doğrularıyla yanlışlarıyla anlattım, onlar da kendi tecrübelerinden bahsetti. Birkaç görüşmenin ardından yapmak istediklerimizin, hedeflerimizin ortak olduğunu farkettik, çok geçmeden de birlikte çalışmaya başladık.
Böylece yeni bir girişimin temelleri atılmış oldu.
Ekip bir araya gelmişti artık. Peki fikir ne olacaktı, ne yapacaktık!
“Haydi güzel bir fikir bulalım” ile başlayan bir konuşmamız olmadı. Oturup fikirlere problem aramaktansa, bildiğimiz bir problemi çözmeye çalışmanın daha sağlıklı olacağını hepimiz biliyorduk. Ölüm vadisine nasıl adım attığımı hatırladınız mı ? Girişimimle ilgili çözemediğim en büyük problem neydi ?
En büyük sorunum doğru ekibi bulamamış olmamdı galiba: Ekip olmadan bir MVP(minumum viable product) geliştirememiş, üzerine inşa ettiğimiz her şey yerle bir olmuştu. Her etkinlikte, blog yazılarında ve kitaplarda telkin edilen şeyi zor yoldan öğrenmiştim.
Benimle aynı yolda yürüyecek, doğru niteliklere sahip takım arkadaşlarımı uzaklarda ararken çok yakınımda bulmuştum. Yepyeni bir yazılım geliştirme fikri hepimizi heyecanlandırmıştı, sıfırdan öğrenmemiz gerekse bile..
Bizim gibi girişimcilerin, kurucu ortak bulmasını kolaylaştıracak bir ürün geliştirmeye karar verdik.
Girişimcilerin en önemli problemlerinden birini çözecek olmak ve yeni bir ürün ortaya çıkarma fikri, motivasyonumuzu kaybetmeden aylarca çalışmamıza yardımcı oldu. Sevdiğimiz işi yaptığımız için mutluyduk.
Problemi hızlı ve kolay bir şekilde çözmek istiyorduk. En basit seçeceğin “matchmaking” olduğuna karar verdik. Kullanıcılar hangi nitelikte ekip arkadaşlarına ihtiyaçları olduğunu kolayca anlayabileceklerdi; Esinlendik**
To run an efficient team, you only need three people: a Hipster, a Hacker, and a Hustler. -Rei Inamoto
Başarılı bir ekip için sadece üç kişiye ihtiyacınız var diyor Rei Inamoto: Bir Hacker, bir Hipster ve bir de Hustler.
Ekip olabilmek herşeyden önde geliyordu. Yazılım yapıyorum diyen bir ekibin her şeyden önce bir “Hacker”a ihtiyacı olduğunu zahmetli yoldan tecrübe etmiştim, neyseki bizde üç tane vardı :)
“Hustler”ın kelime karşılığını; mücadeleyi elden bırakmayan, girişken, çabalayan kimse olarak toparlayabiliriz. Hustler olmak için yeterince hata biriktirmiştim ama tek mücadele eden ben değildim. Sıfırdan yeni bir şey öğrenmek kolay değil, kodlama süreci boyunca karşılaştığınız sayısız hata karşısında vazgeçmemek ise hiç kolay değil!
Bu üçlüde, Hustler’ın rolü diğerleri kadar net değil her işe koşuşturabilirler ancak satış, finans ve operasyon süreçlerini bu arkadaşın halletmesi beklenir genellikle 🙃
“Hipster”’ı ise girişime sanatçı bakış açısını getiren, kullanıcı deneyimine eğilen kişi olarak tanımlayabiliriz.
“Hipster” rolünü de Yiğit ile birlikte paylaştık. Arayüz ve tasarım konusunu dış kaynak kullanarak ($) sürdüremeyeceğimi anladığımda kendimi geliştirmeye başlamıştım. User Interface-UX kısmını ben kotarmaya çalıştım, front-end kısmını da Yiğit halletti.
Ekipte görev dağılımı paylaşıldıktan sonra sıra “Değer Önerisi”ne geliyor. Değer önerimiz kısaca Girişimcilere en kolay yoldan kurucu ortak bulmak. “Tinder meets Startups” 🧡🚀 Kendi problemimize çözüm üretiyor olmak keyifliydi.
2 yıl boyunca yapamadığım şeyi doğru ekip arkadaşları ile 6 ayda başarmıştım. Artık çalışan bir mobil uygulamamız vardı.
6 ayda sadece bir uygulama yapmadık, bir ekip olduk!
Bir fikrim var” dediğiniz andan itibaren yapmamız gereken bir çok hata var, hepsinin sırası gelecek, her hata ayrı bir şey öğretiyor insana. İşte bu hataları doğru kişilerle yapmanız için böyle bir ürün geliştirdik.
Hatalardan ders çıkarabilmek elbette çok önemli ama doğru ekip ile çok daha hızlı reaksiyon alınabildiğine bir çok kez şahit oldum. Sonuçta girişimcilik “dene-yanıl-tekrar dene” şeklinde bir arayış değil mi ?
Product Hunt, Yalın Girişim, Feedback
Buraya kadar okuduğunuz icin teşekkür ederim.
Bir girişimde en az kurucu ekip kadar öneme sahip bir diğer konu da “Yalın Girişim” felsefesi. Bu felsefeyi uygulayan girişimler ürün-pazar uyumunu çok daha hızlı yakalayabiliyolar. Harcağınız zamanın karşılığı değil belki ama size “Yalın Girişim” hareketinin öncülerinden Eric Ries’ın “Yalın Girişim” kitabını hediye etmek istiyoruz :)
Product Hunt sayfamıza abone olan 5 kişiye “Yalın Girişim” kitabını hediye ediyoruz 🎁📘 Alttaki linkte tıklayıp mail adresinizi bırakmanız yeterli, bu yazıyı paylaşarak da destek olabilirsiniz :)
Merak ettikleriniz ve geri bildirimleriniz için bana Twitter’dan ulaşabilirsiniz 🙂👋🏻