Google Bard mı? Kullanıyorum.

Fatih Başar Kutlu
Türkçe Yayın
Published in
3 min readJul 14, 2023

Herkese selam, bugün normalden çok daha farklı bir konseptte bir yazı hazırlamak istedim çünkü gerçekten ilk defa insanlığın büyük bir kırılma noktasında yer aldığımı, tanıklık ettiğimi hissederek bu anı “ölümsüzleştirmek” istedim.

Photo by Possessed Photography on Unsplash

Önceden, annelerimiz babalarımız için teknolojinin gelişim hızı gerçekten baş döndürücüydü. Örneğin ilk bilgisayarlar halkın kullanımına sunuldu ve hepimizin olmasa da gelir düzeyi belirli bir düzeyin üzerinde olanların evinde sadece “bir” adet bilgisayar salonun en kritik yerini işgal ediverdi.

Sonrasında şirketlerde bir ofis programları eğitimi furyası, büyük telefonlar derken tabii teknolojinin somut 50 soyut belki de binlerce yıllık gelişimi birden bizleri yakaladı. Ancak bunlarla beynimizi doldurup sizleri okurken yormak istemiyor ve ana gündemime gelmek istiyorum.

Photo by Rajeshwar Bachu on Unsplash

Google Bard

ChatGPT yurtdışında yaygın hale gelmeye başlarken denemek isteyerek girmiştim. Henüz tabii biz Türklerin Instagram’ına, ofis bilgisayarlarına ve sohbetlerine bu kadar tesir etmemişti (ki hala daha bu değişimi tam anlamıyla yakaladığımızı söyleyemem).

Bilgilerinin 2021'e kadar depolanan bir veritabanından kaynaklanıyor olması büyük bir dezavantaj oluştururken bir yandan da buna seviniyordum çünkü artık “düşünmek” için bana ayrılan süre ve alan BAYA BAYA kısıtlanmıştı. Bu bağlı olmama hali benim düşünebilmem için de aslında bir nefes alabilme aralığı yaratıyordu benim için.

Daha sonrasında birçok yazı gördüm, “Yeni Google mı?” “Google’ın Evrimleşmiş Hali” “Artık Google kullanmıyoruz” vesaire vesaire…

Bu yazılar bana hala çok da gerçekçi gelmiyordu çünkü, tabii ki ChatGPT’nin imkanları teknolojik bir devrim niteliğinde olsa da Google gibi bir şirketin böylesi bir yarışta sessizce oturup kenarda evrimin bir sonraki aşamasını izleyeceğini düşünmüyordum.

Tıpkı bir zamanların Jobs — Gates yarışı gibi günümüzde de Musk — Zuckerberg çekişmesi sosyal medyayı adeta bir dijital savaş ortamına dönüştürmüştü ki yavaş yavaş Google tekrar adından söz ettirir oldu.

Photo by Alexander Shatov on Unsplash

Bu sabah bir davet aldım “Google Labs — Workspace” için beta kullanıcısı seçilmiştim. 90'larda doğup tüm çocukluğu, gençliği hatta yetişkinliğinin yaşadığı kadarı (evet, 30 yaşına geldim sayılır…) bilgisayar ve internetle iç içe geçmiş bir insan olarak Beta Teester olmak benim için adeta oyunlardaki “Başarı Rozetleri” gibi kafamın üzerinde beliriverdi.

Bir heyecanla saldırdım tabiri buraya uygun olacaktır. Bir heyecanla Workspace’e saldırdım ve Google Bard ile de bu noktada tanıştım.

Workspace üzerinden özellikle benim sıklıkla kullandığım Google Docs’tan “Help Me Write” fonksiyonu ile yazdığım metinlerde Google’dan faydalanabiliyordum, Labs beta tester olmam sayesinde. Bard ise bana tamamen apayrı bir dünya gösterdi.

Çünkü ChatGPT’nin bana bir yandan korku bir yandan Matrix hayranı olmanın verdiği heyecan ile yaşattığı hisler birden tekrar depreşti.

Bard, mayısta aktif hale gelmiş ve temmuzda da halka açılmıştı. En önemlisi de internete bağlıydı. Son dakika verilerini alabiliyordu. Ve amatörce de olsa, belki yaratıcılık konusunda biz insanlar kadar olmasa da, düşünebiliyordu…

Photo by Mojahid Mottakin on Unsplash

Henüz neler yapabileceğini elbette ben de tam olarak bilmiyorum ki mühendis olmadığım için teknik ayrıntılar konusunda çok da bir şey söyleyemem. Ama bir içerik üreticisi/gazeteci olacak artık düşünme alanımın inanılmaz derecede ufaldığını hissederken, kazandığım bu devasa vakit ile aslında “ürün”ümün “ince ayrıntıları”na odaklanabileceğimi hissediyorum.

Bunu heykeltraşların bir heykeli oluşturma süreci gibi düşünebiliriz. Önüme artık salt, hiçbir şekilde işlenmemiş bir mermer yerine insan figürü haline getirilmiş ve istediğim şekilde kaba hatları belirlenmiş bir mermer geliyor. Bense onun damarlarını, parmak aralarını hatta yüzündeki yaşlılık çizgilerini belirleyebileceğim bir vakit kazanıyorum.

Bu sayede yapay zekanın, hele ki Google gibi “tehlikeli” işlere imza atmış ve teknoloji sektörünü yutmaya çalışan bir firmanın oluşturduğu bir yz’nin nasıl daha anlamlı ve kullanışlı hale gelebileceğini düşünüyorum.

Kim bilir, belki “Detroit: Become Human” bir oyundan ziyade teknolojik bir kehanettir…

--

--

Fatih Başar Kutlu
Türkçe Yayın

I'm %99. [MSc in IR, UniMi] | — |PS: I’m using my friends Paypal Account for tips. Thanks for you attention and support! ^^ | — |