Gri

Emriye Kurt Mayadalı
Türkçe Yayın
Published in
1 min readDec 24, 2019

Kalkmış ve yatakta oturmuştum. Öylece, uyanmış ama uyanamamıştım. Uyanmak zorunda olduğum düşüncesine alışmaya çalışıyordum belki de. Henüz hava aydınlanmamış, kuşlar dolaşmaya çıkmamıştı ama, ben kahvaltı yapıp yola çıkmalıydım. Sanki bu doğanın bir parçası değilmişim de bir robotmuşum gibi. Sanki damarlarımdan kan değil cıva akıyormuş gibi. Yine de kalkıp elimi yüzümü yıkadım açılırım belki diye. Suyun soğukluğu hayatın soğukluğunu da yüzüme çarptı. Her gün aynı şeyleri yapmanın sıkıcılığı ve insanın yavaş yavaş öldürüşü. Farkında olmadan zehirleniyordum . Siyah bir takım giyinerek, siyah bir havada, siyah bir yolculuğa çıkıyordum. 2 saatim yollarda heba oluyordu. Oysa yolculuk, bilinmeyen bir yere olduğunda neşe veriyordu insana, ya da sevdiği bir yerlere doğru gidiyorsa. Ve varıyordum sonunda kalabalıkların olduğu yere. Zorunlu ama gereksiz günaydınlar uçuşuyordu plastik bir gülümsemeyle birlikte. Herkes çok güzel arkadaş rolü oynuyordu. Kimin ne olacağı belli olmuyordu. Ne için çalışıyorduk? Tekrar uyanmak için uyumaya gideceğimiz bir kulübe bulmak için…

--

--