bunu cover yapmak istedim ama olmadı. neyse

Haftalık Penguen’in Kapanması Üzerine

Faber Kasel
Türkçe Yayın
Published in
4 min readMay 7, 2017

--

Geçen günlerde öğrendik ki Penguen kapanıyormuş. Ha, aslında legal ismi “Haftalık Penguen”miş, onu da yeni öğrendik.

Lise yıllarım vapurlarda Leman, L-manyak, Penguen ve üniversite yıllarım biraz Uykusuz okuyarak geçmişti. Sosyal çevrem Taksim’de Cihangir’de olmamasına rağmen, bir şekilde sürekli bana oranın havasını yaşattılar. Bunun için teşekkür ederim. Belli bir olgunluğa geldikten sonra aslında Taksim’in de herhangi bir yerden farksız olmadığını farkettim ve haliyle büyüsü baya bir azaldı.

Ben olgunlaştım, fakat Ersin Karabulut hala enteresan hayatını anlatmaya devam etti. Selçuk Altuniğne hala “hağ” diyen tipler çizdi. Selçuk Erdem penguenlerini çizmeye devam etti. Bunda kesinlikle yanlış birşey yok ama aynı şeyleri okumak yerine bir süre sonra telefonumdan The Oatmeal, XKCD, Penny Arcade, Hark A Vagrant, Nedroid gibi çizgi yayınları takip etmeye başladım. Çok nadir Uykusuz almaya devam ettim çünkü Memo’yu ve Ablak’ı aşırı seviyorum.

Arada kişisel yorum da patlatayım; Post türk karikatüristlerin arasında beni hala etkileyebilen nadir insanlar bunlar. Hiç bir zaman orjinalliklerini bozmadan banal seviyesine ulaşmadan üretmeye devam ediyorlar. Tekrar söylüyorum, sadece çizmiyorlar, ÜRETMEYE devam ediyorlar.

Neden uykusuz Penguen i bırakıp bunları okumaya başladım söyleyeyim mi?

Çünkü Ersin Karabulut’un toplam 30 küsür yıl içinde yaşadığı anksiyete krizlerinin komik olmadığını, aksine terapiye ihtiyacı olduğunu farkettim. (Hatta sanki sandık içi fikri “ben introvertüm ama aslında çok kültürlüyüm” ayağına kız kaldırmak için çıkan bir fikir olduğuna inanıyorum)

Çünkü Selçuk Altuniğne’nin, enseye şaplak tadındaki kamyoncu abi tiplemesinin orijinal olmadığını farkettim. (Hatta Şahan Göğebakan gibi, Recep İvedik tarzı karakterler ile cahilliği ve yabaniliği ünü için malzeme ettiğini farkettim.)

Selçuk Erdem’in Haftalık Penguen dergisi süresince espiri kalitesinin ve üretkenliğinin büyük bir ivmeyle zirvesinden düşüşünü izledim. Bunun nedenini hiç kestiremedim. Dergi yöneticiliği stressinden olabilir.

-Padişahım biri bizim dergiye laf etmiş -İsimleri?

Üstelik en sevdiğim ve en yetenekli bulduğum insanlar (Memo, Yiğit, Ablak vs gibi idollerim) artık Penguende değildi. E içinde bayık ve sıkıcı çizimlerin olduğu bişey oldu bir süre sonra.

Her neyse, zaman şu ana geldi ve Penguen kapanacağını duyurdu.

Kapanma mazereti olarak çıkarttıkları yazıda “paramız yetmiyor” “sosyal medyada foto çekip paylaşıyorsunuzzz” “like la karın doyar mı hiç" gibi şeyler yazıyordu. Gerçekten hiç samimi bulmadığım için yeteri kadar dikkatimi vermedim, ayrıca metrobüste ayakta durmaya çalışıyordum. (Like ile karın doyurulabiliyor)

Bugün Selçuk Altuniğne, çizerlerinden birine bir cevap vermek için Twitter’ına bir şeyler yazmış. Yolda yürürken bakmaya çalıştığımda bi tane text edit dosyasının screenshotıydı. Minicik yazıyı telefonumdan okumaya çalıştım ama bak ben yaptım oldu, sen yapmamışsın bence hatalısın gibi şeyler yazıyordu. Biraz “eli tespihli delikanlı” tavrında bi tepkiye benzediği için yeteri kadar dikkatimi veremedim. Ayrıca ışıklardan karşıya geçmeye çalışıyordum.

Az önce arkadaşım bana aynı linki messengerdan gönderip “penguen kavgası, al eline patlamış mısırı izle” dedi.

İzledikten sonra, patlamış mısırı yere attım ve bu yazıyı yazmaya başladım.

Serkan Yılmaz adında bir karikatürist, uykusuz hakkında sıkıntılarını dile getirmiş. Haklı yada haksız birşeyler söylemiş. Yeni nesil çizerlerden herhalde, hiç görmedim çizimlerini. Tanımıyorum ayrıca. Haliyle duruma olabildiğince objektif yaklaştım. Anlattığına göre, Penguen’i kurumsallaştırmışlar ve kafalarına göre insanları işten çıkartmaya başlamışlar. Hatta serkan’ı da uzaklaştırmışlar (ama işlerini kullanmaya devam etmişler) Bunu yazmış internete.

Bunu gören Selçuk Altuniğne aşırı kızmış, notepad’ine bi elinde tespih bi elinde de sigarası delikanlı entel atarı yapmış. Bence kendini çok komik duruma düşürmüş. Serkan’ın iddia ettiği 1 şeye bile cevap vermeden üzerine kendisiyle çelişen şeyler demiş. Serkan kaligrafistlerinin neden kovulduğunu sorup cevap alamadığını söylediği halde Selçuk “bag ben gittim sordum cevab aldım seğn de soraydın seğn alırdın cevabını gardaş deliganlı ol biraz” gibi kıraathane seviyesinde bir tepki vermiş. Az daha bıraksa kendini, “delikanli gibi konuş az adam ol” seviyesine düşecekmiş. (bir de neden notepad screenshot’ı koyuyorsunuz abi, facebook’a yazıp ordan linkleyebilirsiniz. neyin kafası bu tape mi yayınlıyorsunuz…)

Üfff ne yakışıklıyım lan. Benden daha yakışıklı varsa çarparım ağzına. En yakışıklıyım. Uykusuz çok çirkin…

Semptomlar ve Teşhis : Narcissus Sendromu

Penguen hastalanmış ve tedaviye ihtiyacı var(dı). Hastalığının ismi de narsisizm. Teknoloji ve insanların ihtiyaçları sürekli değişim içinde olduğu dünyada ilk (!) başlattıkları şeyin en mükemmel olduğunun kanısındaydılar. Özellikle de yeniliği reddedip hala saman kağıtta dergi çıkartmaya çalıştılar. Şu an XKCD’nin çizeri üniversitelerde speech veriyor. Penny Arcade sırf zevk olsun diye oyun fuarı düzenliyorlar ve oyunlar üzerinden bağış toparlayarak kanser vakıflarına yardım ediyorlar. Hark a Vagrant’ın çizeri tarihi araştırmalarda bilirkişi olarak yer alıyor. Kısacası millet yeni şeyler yapıyor. Keşfediyorlar ve en önemlisi yeniliğe açıklar ve açlar.

Kreatif bir mecrada çalıştığım için etrafımdaki herkes bir şey üretiyor. O kadar çok insandan “abi Penguen’e gittik app yapalım dedik biz anlamayız diye istemediler” “websitesi yapalım size dedik biz basılıyız sadece web bizi bozar” diye reddedilme hikayelerini o kadar çok duydum ki. Yani bu dünyanın yuvarlak olmasını reddetmekle aynı şey.

Hem sanatı sanat için hem de sanatı toplum için yapabildiğimiz bir dönemdeyiz. Eğer bana dergi içine koyup okunabilen bir kaligrafi ile satıyorsan, o karikatürü benim için yapıyorsun anlamına geliyor. Ben de sanat olmadığım için toplum yapmış oluyorsun :D O yüzden karikatürünü sattığın insanın ihtiyaçlarını karşılaman lazım. Eğer ki karşılayamazsan şu andaki gibi zor duruma düşmek kaçınılmazdır.

Su daki kendi yansımanıza bakarken su bulandığı için suyun altındaki kuma taş atarsanız sudaki yansımanız daha da bulanır. Narcissus’un suda boğulduğu gibi boğulabilirsiniz.

Maalesef eskiden severek okuduğum derginin kapanması hakkında duygusal birşey hissedemiyorum. Bunun nedeni snob ve yeniyi reddeden tavrınız oldu. Nehirdeki yansımanıza tutulmayın artık, bulunmaz hint kumaşı değilsiniz. Ve bu yansımayı da umursamayanlar düşmanınız olamaz. Kendinizi muhalefet olarak ilan ettiğiniz insanlarla aynı şeyleri yaptığınızı farkedin. Kavga etmek yerine daha objektif bir açıklama yapmanız lazımdı. Biraz geç artık.

Kolay gelsinnn

not; gecenin bi yarısı ve çok uykum var. Cümle düşüklükleri imla hatası falan varsa kusura bakabilirsiniz. tez yazmıyorum ama di mi ☺

--

--

Faber Kasel
Türkçe Yayın

Revizeleri happy hour’dan sonra yapalım mı canım?