Hangi Okuma Biçiminde Gelişir İnsan
Tarihin içinde kaybolmayı seviyorum.
Geçmişe takıntı yapmadan…
Bir boğanın can çekişmesinden alınan haz ve başarıyı,eğlenme tarzını sorgulamanın,şu an bir işe yaramayacağını bilerek,İyi ve kötü yanlarını kabullenerek…Kültürün, katmanlarındaki o soğukkanlılığı anlamaya çalışırak..
Hep merak ettiğim arenanın içindeyim.
Bir telaş vardı o gün, okula giden çocukların gösteri heycanı ortalığı sarmış, korsan gemileri,müzik pisti,koşuşturan bir kaç kişi. sahnede ve ziyaretçi turistler dışında sakin dingin bir havası vardı ….Boğalar doğaya salınmış,tarihin kalan izleri de çocukları ağırlamak için hazırlanıyordu.Süreç her ne kadar uzun olsa, zorlu bir geçiş dönemi yaşansada önemsenen kriter sonuç değilmiydi.
Oturdum biraz seyrettim etrafı,herkesin derdi farklıydı. Romalılardan kalma 1840'larda tarihi eser konumuna geçmiş bu arenanın hikayesinin tamamını bilmiyordum.Benimkisi sadece gençliğinde bilinçaltına yerleşen,boğaların kanrevan içinde koştuğu o arenalardan birini yerinde görme o dönemde yaşayanların piskolojisini anlama arzusunun yolculuğuydu.
Durmadan fotoğraf çeken ve poz verenler bir yana, Turist kafilesine takıldı gözüm. Ne anlatıyordu rehber onlara….
Tarihi, bilgiyle gezmek o dönemi yaşamış gibi bir his verir insana ve kalıcı bir gezme biçimi yaşatır.Bilgiyle gezmenin ayrıcalığını yaşıyorlardı belliki.
İnsan okuyarak mı gezerek mi daha çok şey öğrenir acaba ?
Sormak öğrenmenin en verimli tarafı.
Biraz yoğunlaşmayı ve bu tarihi mekanın atmosferinde bu konuyula ilgili zihnimi biraz açmayı çok istedim. Fakat, gezecek çok yerimiz vardı, zira keşfe çıkmıştık.. Oturup bu düşüncem üzerinde fikir yürütmeye zamanım yoktu ve hemen notlarıma kaydettim uygun bir zaman diliminde enine boyuna düşünmek için.
Bu günde notlarımı karıştırırken rastladım ve biraz odaklandım. Sevdiğim iki eylem biçimi.Hangisinden daha çok şey öğreniyorum acaba diye yeniden bir zihin egzersizine girdim.Zira ikisindede okuyorum,biçimleri farklı olsada.
Hep duyduğumuz bir atasözü var bu konu ile ilgili ilk o geldi şimdi aklıma.
“Çok gezen mi bilir çok yaşayan mı”
Evet eskiden ulaşımın zor olduğu dönemlerde seyyahlar varmış. Gördükleri yerleri anlatan, resimlere çizen.Kitaplar yazan.O dönem çok gezen bilirmiş gerçekten.Çok yaşayandan ziyade.
Şimdilerde ise İmkanı olan veya imkan oluşturan herkes gezme görme peşinde.Hatta bunu yaşam tarzı yapan tüm hayatını keşfederek geçirenlerin sayısında giderek artma var.Bu gelişmede teknolojinin etkisi tartışmasız en büyük etken. Yani yaşla pek ilgisi kalmadı bu olayın. Bilakis gençler daha hızlılar bu konuda.
Fakat bu çok gezme işi çok bilir manasında mı bu günkü boyutu orası biraz karışık. Bu işinde bir kaç tipolojisi var artık. İlk göze gelen tipler,tatil modu, keşif tarzı ve seyyah tipi şu geçmişteki gibi.
Tatil modunu geçersek,yeni yerler görmek ,kendini geliştirmek, gördüklerinden öğrenmek,algısını bakışını yenilemek, sorgulamak gibi birkaç eylemi birden zihnine yaptıran gezme tipi keşif tarzı.Diğeri ise, keşife ek olarak, bir yerde uzun bir süre kalan,o yerin yaşam tarzını,dinini,kültürünü,davranış biçimini ve daha bir çok şeyini derinlemesine anlatan, yazan bildiğimiz seyyah yani.
Şimdi bu tiplojilerden sonra, İnsan okuyarak mı gezerek mi daha çok şey öğrenir,biraz kişiye bağlı bir durum olarak özelleşiyor.
Eğer insan alıcı ise her ikisinden de öğreniyor.İki okuma biçimide insanı geliştiriyor.Çünkü, her iki eylemin sonunda da aynı kişi olarak kalamıyorsunuz.Birinde oturduğunuz yerde gözlerinizle, diğerinde hareket halinde. bedeninizle eşlik ediyorsunuz zihninizin keşfine.Mesela okuduğunuz, doğaya olan bir yolculuk ise.. Oturduğunuz yerde okuma biçimiyle,hayal dünyanız çalışıyor. Görerek gezerek okuma eyleminde iseniz algınız hisleriniz,düşünceniz çalışıyor.
Heleki, okunan bir tarihse, her iki okuma biçiminde de hayal dünyanız daha çok çalışıyor.Yani iki eylem biçimide insana çok şey öğretiyor ve kazandırıyor.Birinin diğerine üstünlüğü yok gibi duruyor. Hatta önce okuyup sonra gezerek okuma deneyimi daha çok şey katıyor insana.
Özellikle tarih benim okuma biçimlerimden ikisinede ihtiyaç duyuyor.Bu gün bir köprünün ayak izleri, yarın yenilgiye uğramış bir tarihin kalıntıları , başka bir gün yeni kurulmuş bir medeniyetin izleri… . Okumak için yola çıkmaya her zaman ihtiyaç duyuyorum.
Doğanın eşsiz sanatçısının eserlerini, inceliklerini muhteşemliğini yerinde okumak için ise her daim yolcuyum.
Her okuma biçiminde ben ben olarak kalamıyorum.