Hangi 5 Kişi?
Yazar Jim Rohn der ki; “İnsan, en çok vakit geçirdiği 5 kişinin ortalamasıdır.” Bir başka ifadeyle “vaktini ne ile geçiriyorsan sen o’sun.”
İnsan yaratılışı gereği sosyal bir varlıktır. Sürekli olarak çevresindeki insanlarla ve doğayla etkileşim halindedir. Bu etkileşim sayesinde insan kendi özgün karakter yapısını inşa eder. İnşa süreci sonucunda elde edilen karakter bazen olumlu bazen de olumsuz olabilir. Sonucun nasıl olacağı noktasında etkenlerin olumluluk derecesi belirleyicidir.
Buradan çıkarılabilecek ilk ve en net sonuç kendimizi beslediğimiz kaynakları titiz bir dikkat neticesinde bilinçli olarak seçersek olmak istediğimiz insanı gerçekleştirme yolunda ilk ve en gerekli adımı atmış olacağımızdır.
Ne demek istiyorum;
- Çevremizi etkili insanlarla doldurmalıyız,
- Etkili insanları okumalıyız,
- Çok kitap okumalıyız,
- Örnek aldığımız insanların hayatlarını öğrenmeliyiz,
- Bizi aşağı çeken insanları belirlemeli ve onlardan uzaklaşmalıyız,
- Vaktimizi boşa harcamamıza sebep olan alışkanlıklarımızdan kurtulmalıyız,
Liste bu ve benzer maddelerle uzar, gider. Ben uzatmayayım…
Uzun süredir bu konu gündemimde olduğu için etrafımda kimlerin olduğunu, bana nasıl etkileri olduğunu, zamanımı nelere harcadığımı ve alışkanlıklarımın üzerimdeki etkisini zaman zaman düşünürüm. Oldukça soyut bir mesele olduğu için cevapları net bir şekilde veremesem de, meşguliyetlerimin hayatı algılayış biçimimde, karakterimin tamamlanmış kısmında, henüz devam eden inşa kısmında, karşılaştığım olaylara verdiğim tepkilerde, insan ilişkilerimde, manevi dünyamda pek çok etkisi olduğunu rahatça söyleyebilirim.
Şu soruyu kendinize sormanızı rica ediyorum;
- Çevremdeki insanları bilinçli bir eleme sürecinden geçirdikten sonra mı hayatıma aldım?
- Yoksa bir çoğuyla nasıl tanıştığımı bile hatırlamıyor muyum?
- Sadece iyi vakit geçirdiğim için mi onlar varlar,
- Etrafımdaki insanlar bana ne katıyor?
Bu soruları sorup cevapları samimi bir şekilde verdiğimizde tahminim o ki aslında insanları yakın çevremiz haline getirirken bize ne katacaklarından çok şunlara bakıyoruz;
- İyi vakit geçiriyor muyum?
- Eğleniyor muyum?
- Statüm artıyor mu?
- Maddi menfaat elde ediyor muyum?
- Hatta iyi dedikodu yapıyor muyum?
Dedik ya “insan en çok vakit geçirdiği 5 kişinin ortalaması kadardır” diye.
En çok kimlerle vakit geçiriyorsun veya geçirmek istiyorsun sorusunu kendime sorduğumda bazı insanlar belirdi zihnimde. İnsanın etrafında kesinlikle olması gerektiğini düşündüğüm bazı insan tiplerini ve ne gibi katkıları olduğunu açıklamak istedim.
Okuyan, Araştıran, Düşünenler
Böyle insanlar var. Sayıları az olsa da, karşılaşma ihtimali düşük olsa da var. Böyle insanlardan oluşan bir grubunuz olmalı.
Onlarla vakit geçirdikçe;
- Okuma alışkanlığınız yoksa edinecek,
- Okuma alışkanlığınız varsa pekişecek,
- Nokta atışı eserler okuyabilecek,
- Bilgiyi elde etme becerileriniz gelişecek,
- Düşünme, tefekkür etme, hakikati anlama gibi yetileriniz artacaktır.
Entellektüel birikiminiz çok kısa süre içinde gözle görülür bir şekilde artacaktır. Ömür denen kısacık zaman diliminin sonuna kadar en çok irtibatta kalmanız gereken insanlar bu gruptakiler olmalı.
Girişimciler
İsmi çok havalı olan “girişimci” insanlarla bir arada olunduğunda bazen ayakları yere değmez insanın heyecandan.
Bir hayali olan, enerjisi yüksek, üreten, deneyen, cesur insanlardır girişimciler. Kim işinde başarılı olmak istiyorsa içinde bir girişimci büyütmelidir diye düşünüyorum. Sabah 8 akşam 5 ben işimi yaparım gerisine karışmam zihniyetindeki insanların ne kendilerine ne de etrafındakilere bir faydası olur.
Girişimci insanlarla bir arada olmak size ne katar;
- Enerjiniz artar,
- Olumlu düşünmeye başlarsınız,
- Farklı yolların var olduğunu bilirsiniz,
- Ticareti öğrenirsiniz,
- Sürekli gelişim felsefesini hayatınıza oturtursunuz,
- Zaman yönetimini ,
- Verimli çalışmayı,
- Ders çıkarılmış başarısızlığın da aslında bir başarı olduğunu,
- İkna tekniklerini öğrenirsiniz.
Kendini Seven, Hobileri Olanlar
Bakış açımı değiştiren, bana olumlu katkıları olduğunu düşündüğüm bir başka insan tipi de kendini sevenler, hobileri olanlardır. Uzaktan bakıp “abi yaşıyorsun bu hayatı” dediğimiz arkadaşlardır bunlar. Cebinde tomarla parası olup yatıyla koy koy gezen tiplerden bahsetmiyorum. Herkes gibi işinde gücünde olup, yaşam mücadelesi verirken kendine zaman ayırabilen, zevk aldığı şeyler için zaman ve parasının bir kısmını ayırabilenlerden bahsediyorum.
Ne katar bu insanlar;
- Hayatın çalışmaktan ibaret olmadığını,
- Kendini merkezde tuttuğunda etrafına da daha fazla faydalı olabildiğini,
- Bencillikle, kendini sevmek arasındaki farkın ne olduğunu anlarsınız.
- Sakinliği ve (bu insanlar daha dingindir ve stres seviyeleri düşüktür),
- Zaman yönetimini öğrenirsiniz.
Hayırseverler, Gönüllüler
Bu satırları yazarken kısa süre önce toprağa verdiğim ve çok sevdiğim iki güzel adamın özelliklerini anlatmış olacağım belki de. İşlerinden, ailelerinden, mallarından arttırarak insanların hayatlarına dokunmayı kendilerine görev edinmiş güzel insanlardır bunlar.
Peki hayırsever, gönüllü insanlar ne katar bize;
- Karşılıksız iyilik yapabilmeyi,
- Dünya menfaati gütmemeyi,
- İnsanları sevmeyi, ama gerçekten sevmeyi,
- Ahlaklı olmayı,
- Verdikçe azalmayacağını, bilakis artacağını,
- Dostluğu,
- Kardeşliği ve
- Samimi ilişkiler kurabilmeyi öğrenirsiniz.
Başlık olarak açıp yazının içeriğini olumsuz kavramlarla doldurmak istemem ama etrafımızdan uzaklaştırmamız gereken insan tiplerini de kısaca belirtmem gerekirse;
- Sürekli şikayet halinde olanlar,
- Sadece kendisini düşünenler,
- Söyledikleri ile yaptıkları çelişenler,
- Bir hedefi olmayanlar,
- Ben mutsuzsam herkes mutsuz olsun diyenler,
- İnsanların başarı ve mutluluğunu kıskananlar,
- Sürekli başkalarını eleştirenler,
- Hep haklı olanlar,
- Net olmayanlar,
- Sorumluluk almayanlar…
Bu liste de uzar, gider. Ben yine uzatmayayım…
İnsan etkileşim halinde olan sosyal bir varlıktır. Yetiştiğimiz aile, geçmişte yaşadığımız olaylar, çocukluğumuz, çevremiz, çevremizde yaşananlar, kitlesel algı araçları (sosyal medya, basın, siyaset vs), okuduğumuz kaynaklar vs. birleşerek bünyemizde bir kişilik inşa ederler. İnsanın maruz kaldığı etkenlerden sıyrılarak bilinçli bir kişilik inşa edebilmesi için bir irade ortaya koyması gereklidir. Elimizde olmayan etkenlerin varlığı kaçınılmaz olsa da irademiz ile şekillendirebileceğimiz büyük bir kısım hala mevcuttur.
Çevremizde var olan insanlar, alışkanlıklarımız, okuduklarımız, izlediklerimiz vs. kendimizi beslediğimiz kaynaklardır. Önce kaynaklarımızı sorgulamaya sonra da olmak istediğimiz insanı inşa etme yolunda bizi besleyen kaynakları değiştirmeye davet ediyorum sizleri.
Sizler de bu konuya katkı koymak isterseniz veya farklı geri bildirimleriniz olursa sosyal medya hesaplarım üzerinden ya da safa.orakci@ucgem.com.tr mail adresimden benimle iletişime geçebilirsiniz. Yazıyı beğendiyseniz “Alkışla” butonuna birkaç kez tıklamayı lütfen unutmayın.
Kalın sağlıcakla.
Diğer yazılarıma da göz atabilirsiniz;