Haydi Kaybolun! ( … )

Fatih İnan
Türkçe Yayın
Published in
3 min readDec 7, 2018

Bu yazı boş bir yazıdır. Denemedir. Ne kadar denense de olmayacaktır.

Arada sırada yine de denenir. Denir.

Durup düşünmeye fırsat bırakmadan içimizden, etrafımızdan, geçiyor hayatımız. Biz değil de sanki o bizi yaşıyor gibi geliyor. Hayat kavramını nasıl yakalamak gerektiğini bile bile bilmiyoruz.

Boş yazılar boş insanlar için yazılmış yazılardır yazan kişiler de okuyan kişiler kadar boştur. Ama bir farkları vardır; yazan kişiler daha fazla boşalmak için yazarlar, boşluk yaratmak için yazarlar. Yazıları genelde liste gibidir. Yapılmayacaklar, edilmeyecekler, kırılmayacaklar, düşünülmeyecekler.

Bir bakalım; herkes gitmek istiyor, herkes yamaç paraşütü yapmak istiyor, herkes kayak yapmak istiyor, herkes Machu Picchu’yu görmek istiyor, herkes (tek derdinin çürüyen domatesleri olduğu bir dağ evine yerleşmek) istiyor.

Bu şeylerin hepsini ben de yaşamak istiyorum. Ve bunları anlattığımda kendince bilge olan bir arkadaşım ‘’Neden yapmıyorsun o zaman?’’ sorusunu sorduğunda ben de kendimce düşünmeye başladım;

Neden herkes bunları istediği halde gitmiyor, yapmıyor, görmüyor ya da yerleşmiyor?

Cevabı bulmak için insanlara aynı soruyu sordum. Gelen ilk cevap ‘’ya para yok be nasıl yapalım’’oldu.

‘’Para yok’’ tezini çürütmek istesem nasıl çürütürüm. Çürütmem için ne yapmam gerekir?

Sorduğum insanların üç aşağı beş yukarı düzgün, işinde gücünde, kirasını verebilen, haftada iki gün dışarı çıkabilen, evde çok yemek yapmayan, üniversite okumuş insanlarDIR.

Çürütmekten vazgeçtim, çürütmeyi yazmaktan vazgeçtim.

Eğer ben gerçekten istiyorsan neden yapmıyorum? Bir yere gitmek istiyorsam giderim gitmek için param var. Param bittiğinde çalışmak için gücüm var. Neden?

Sonuç bu oldu;

yemiyor.

Burada kurulu düzen dediğim şeyin arkadaşı olmuşum çünkü. Etrafımda kime yeni bir şeyler üretmek, yeni bir şeyler yapmak için çabalamıyor. didinmiyor.

Üşengeçlik diz boyu olmuş durumda. Kurulu düzenimizdeki arkadaşların dışına çıkıp yeni insanlarla bize daha farklı kafalara sokacak,kafamızın içini açabilecek insanlarla tanışmaya bile üşeniyoruz çünkü. Yeni biriyle tanışmak yoruyor herkesi. Zor geliyor. Ama her sabah tuvalette oyun oynamak bana zor gelmiyor. Kimseye zor gelmiyor. Videoya bakıp ‘’ohaaa ne güzel’’ demek çok kolay ‘’ben de kesin yapmak istiyorum ‘’ demek çok kolay ama yapmak zor geliyor. Yemiyor yani.

Kafamızdaki düşünce şu çünkü; hayalini kurup gitmek istediğimiz yerin güzelliği, oradaki yeni insanlar yeni kafalar değil, olduğumuz yerden gittiğimiz zaman olduğumuz yerdeki insanların ne düşündüğü.

Bu insanların ne düşündüğünü gitmek istediğimiz yerden daha çok düşünüyoruz kesinlikle. Ya yapamazsam korkusu, geldiğimde böyle bulur muyum korkusu ya da en kötüsü geri dönmek istersem korkusu mu bilmiyorum.

Bence şöyle bir gerçek var; hiçbirimizin postu yemiyor. Korkuyoruz, bazı şeyleri garantiye almak istiyoruz, bazı şeylerin düzenini bozmak istemiyoruz. Ama biz çok güzel like ederiz, çok güzel retweet ederiz ve biz çok güzel hayal kurarız.

Teşekkürler.

Facebook | Twitter | Instagram | Slack | Kodcular | Editör | Sponsor

--

--

Fatih İnan
Türkçe Yayın

Kargayı sever ve sayar. Dur durak bilir, oturur,kalkar ve zıplar.