Hayvanlar Gibi Sevmek İstiyorum.

Zeynep Bozkurt
Türkçe Yayın

--

Bir adam, karanlıkta elinde el feneri ile yürüyordu. Tek görebildiği yere yansıyan kendi gölgesi ve tek duyduğu ses, ayağının altında ezilen çakıl taşlarının, cırcır böceklerinin ve uzaklardan gelen baykuş sesleriydi. Kurda kuşa yem olmayayım diye düşünerek, hızlı hızlı adımlar atıyordu. O da ne!! Aniden ayağı burkuldu ve biranda yüzüstü yerde buldu kendini. El feneri düşmesiyle beraber kırılıp kapanmıştı. Ay ışığı olmasa kör olduğunu düşünecekti. Dizinde bir sızı hissetti. Eli ile dizini yokladı, pantolonu yırtılmış dizi kanıyordu. Yavaş yavaş ayağa kalktı, hafif topallayarak yürüyordu. Birandan da ellerine yapışmış kum ve küçük çakıl taşlarını temizliyordu. Kendi kendine sövüyor, babasına da sitemler ediyordu. Ne vardı da onu gecenin bu saatinde köyün bir ucundan bir ucuna, sırf doğum yapacak inek var diye, komşu çiftliğe gönderiyordu. Ona kalırsa sabah gider hem çiftliktekilere yardım eder, hayvanları da muayene eder geri dönerdi. Ama yok.. Babası her gün seni mekteplerde okuttum, baytar yaptım, bundan böyle köyün bütün hayvanları senin bakımın altındadır derdi. Halbuki mektebi bitirip köye döneli 1 hafta bile olmamıştı.

Bu arada bacağının topallaması biraz geçmiş, ağrısını ise pek hissetmiyordu. Köy meydanını gözlerini biraz kısarak gördü, sağ yoldan gidince çiftliğe ulaşacaktı. Çiftlik kapısını gördü, o sırada bir kadın ‘Aman seni Allah gönderdi bizim inek rahatsızlandı doğum yapacak bir bakıver oğlum’ dedi. Biraz sonra inek doğurmuş yavrusunun başında onu yalıyordu.

Adam samanların üstüne oturup inekle yavrusuna baktı. Sonra kendine kendine düşündü. Duygu neydi? Hayvanların içindeki bu şefkat neydi? Hiçbir insan da dahi olmayan bu denli çok şefkat ve merhamet onlarda nasıl var oluyordu?O zaman sadece düşünenlerin duyguları var denilemezdi, sadece düşünmekte bizi insan yapmazdı. Neyi düşündüğünde önemliydi. Yaa kötülüğü düşünüyorsam, ya da iyiliği. Kötü olanın şefkati olmaz mıydı? Şefkat sadece iyiliğin miydi? Bu sahnede kötü kimdi? Evet gelirken ettiği sövmelerin yerini şimdi dualar almış, babasına ettiği sitemin yerini şimdi iyiki ler almıştı. Yolda kötüydü, şimdi değil miydi? Oysa şimdi yüreğinde gecedeki karanlık kadar şefkat vardı. O zaman şefkat iyiyi ve kötüyü bilmeden yer değiştirmişti. Ortada her zaman iyi olan bir insan yoktu. Kötülük de bizimdi. Gerçekten kötü ve iyi neydi? Duyguları öldüren hangisiydi? Ona göre “yaa hiç düşünmediğimizden duygularımızı öldürüyorduk, ya da çok düşünmekten onları hiç yaşamadan kaybediyorduk.”

Oysa hayvanlar ne iyiyi ne kötüyü biliyordu. Duygularını en güzel ifade eden tek canlı hayvanlardı. Yavrusuna duyduğu şefkati, merhameti, sahibine duyduğu sadakati… Şimdi hepsi gözlerinin önündeydi. Her şeyin de bir sebebi vardı. Gelip bu ahırda öğreneceği vardı. Nasibin nerden nasıl geleceği belli olmazdı. İnsan yeter ki her yaşadığı olaydan ders almasını bilsin. O nasibine düşeni çoktan almıştı…

Düşünme yetisini en iyi ifade eden anlayan her geçen gün geliştiren bizler, bir hayvanın duygularının olduğunu unutur olduk. Bu evren altında bizi ortak yapan şeyler var. Yaşam mesela… Bu evren de yaşayan her canlının tek gayesi yaşam mücadelesi. O zaman bu mücadele de düşüncelerini bizim gibi apaçık ifade edemeyen her canlıya yardım etmek, saygı duymak ve onları korumak bizim insanlık borcumuz. Sadece birgün değil her gün sizin gününüz olması dileğim ile…

#hayvanlarıkorumagünü

--

--