Herkesin Bildiğini Okuduğu Bir Dünyada Kontrolü Ele Almak

Pelin Korkmaz
Türkçe Yayın
Published in
5 min readDec 10, 2020

Eskilerin tabiriyle “masa başı”, şimdikilerin tabiriyle kurumsal iş, benim tabirimle mail alma/mail yazma işlerde çalışanların çokça karşılaştığı absürt mailler bazen insanın sinirini bozsa da beni çoğunlukla güldürüyor. Yine bir gün son derece önemsiz bir konu üzerine abartılarak yazılan bu maile çok güldüm.

“Herkes bildiğini okuyor, siz kontrolü alır mısınız elinize lütfen?”

Birkaç kişiye bu cümleyi ve abuk hikayesini anlatıp güldükten sonra, nedense konu kafamın içinde bir türlü kapanmadı. Kontrolü ele almak, çıkıtıss kontrolü ele almak çıkıtıss diye içimden sürekli çalan bir şarkıya dönüştü adeta. Sonra birden, kontrolü ele almakla ilgili aslında ne kadar da yanıldığımızı ve özellikle bu aralar, gerçekte ne kadar zayıf olduğumuzu her gün bir kere daha farkettiğimi düşündüm.

Covid-19 tehlikesinin yanı sıra, bizi yönlendiren ve aslında kontrolü ne kadar da elinde tutan bir başka salgını: Dijital Koşullandırılmayı.

Kendimle çelişmek, en iyi yaptığım şeylerden biridir. Bu yazı, çarkın sıradan bir dişlisi olmayacağım, kalabalıklar içinde sürüklenmeyeceğim, kendimi bulacağım derken aslında ne kadar hala herkes gibi olduğumu anlatıyor.

Photo by Pablo Hermoso on Unsplash

Bir önceki yazım Jennifer Lopez’in IQ’sunda bahsetmiştim, bir süredir gerçekte ne istiyorum, bu istediğimi nasıl yapabilirim diye bir arayış içindeyim. Bu arayışım sırasında online eğitimlerden kendime ne katabilirim diye bakınırken, son zamanlarda karşımıza eeeeeen çok çıkan alanlardan biri olan Dijital Pazarlama konusunda bir eğitime göz atmaya karar verdim.

Henüz eğitimin ilk videolarını tamamlamamıştım ki bir gün bir at kılı fırçası bu konudaki bütün hevesimi kaçırdı.

Kasım ayı, artık sadece senenin bitiyor olduğunu hatırlatan sıradan bir ay değil, malum. O artık, “Black Friday”, “Muhteşem Kasım”, “Şahane Kasım” “İnanılmaz Kasım” “Ama Öyle Böyle Değil Kasım” “İndi-Bindi Kasım”. Ve bu inanılmaz ayın inanılmaz fırsatlarını görmemek- duymamak mümkün değil. Geçenlerde, her sıradan insan gibi ben de sosyal medyada boş boş gezinirken, her sıradan infulıınsır gibi bir infulıınsırın bir at kılı fırçasıyla ilgili -ekranı kaydır, linke tıkla, poponu kaldır, cüzdanını al, yok yok hiç kalkma kart bilgilerin kayıtlı zaten sen zahmet etme- Instagram hikayesine rastladım ve olaylar benim için şöyle gelişti…

Photo by pixpoetry on Unsplash

Birden kendimi son selülit bükücü, isminin birincisi, 7 krallığın tek ölü deri savaşçısı bu at kılı fırçaları hakkında yazılan yorumlara, fiyatlara, markalara bakarken buldum. İndirim mi bindirim mi olduğunu anlayamadığım fiyatı da sağladığı faydayı düşününce hiç fena sayılmaz sanki diye düşündüm. Bir ara aslında böyle bir şeye ne kadar da ihtiyacım olduğunu(!) bile düşündüm. Bütün bu düşünceler içinde sanırım bir 5 dakika geçirdim. Sonra aklıma yine bu şekilde alınmış ve kullanılmayan evdeki birkaç eşyam geldi ve sayfayı kapadım. Sayfayı açarken de aslında almayacağımı biliyordum ama yine de bakmıştım işte. Bir kere daha böyle olmuştu. Ev gereçleri için yapılan mükemmel, şahane ötesi, kaçırılmayacak bir fırsat linkine bakarken, birden şarjlı damacana pompasının aslında her evin ihtiyacı olduğuna inanmaya başlamıştım. Onu da almamıştım, ben hep böyle bakıcıyım zaten.

Düşünmeye başladım. Bu fırçayı öneren infulıınsır çok spor yapan, sağlıklı beslenen, -sadece öyleymiş gibi davranan değil, görünce de zaten öyle olduğu anlaşılan- genç ve güzel ve ölü derilerinden arınabilen bir insan. Peki benim her şeyin farkında olduğunu sanan sevgili beynim bir fırçaya yalnızca 69,99 TL verince birden benim de öyle bir insan olacağıma mı inanıyor acaba? İnanmıyor elbette ama bir şekilde buna vakit ayıracak kadar merak ediyor demek ki, o ekran kaydırılıyor. Belki 5 dakika değil 15 dakika ayırsam, bu düşünceye ikna olup alacağım. Belki almadığım için sorun yok gibi görünüyor ama dikkatimi dağıtıyor, zaman ayırıyorum -ki 69,99 TL’nizin boşa gitmesinden daha da önemli bir detay aslında-.

Photo by 🇨🇭 Claudio Schwarz on Unsplash

İşte bu da sinsice yayılan bir salgın etrafımızda; sürekli bir şeyleri tüketmeye koşullandırılmak. “O” ürüne ihtiyacımız olduğuna, “orayı” görmemiz gerektiğine, “onu” yapmamız gerektiğine, onu yememiz gerektiğine…

Yazıyı buraya kadar okuduysanız, bu yazdıklarım zaten pek çok bilinçli insanın farkında olduğu gerçekler. Burada esas düşündürücü olansa, bütün bu gerçeklerin farkında olup, bunlar hakkında okuyup, izleyip öğrendiğimiz halde, nasıl hala bu kadar kendimizi kaptırabildiğimiz.

Mesela Dijital Pazarlama eğitimini seçme sebebimi düşünelim. Aslında şu an yaptığım işimle ilgili değil, ama pek çok sektör için bu konunun öne çıktığını görüyorum. Ya da hangi alanda olursa olsun bir girişim yapıldığında pazarlamanın her zaman bir ihtiyaç olduğunu biliyorum. Aslında istediğim bir şey mi? — Hayır. İlgilendiğim bir şey mi? — Hayır. Ama kendi müşteri deneyimimi yaşarken de, bunun da bir çeşit ihtiyaç olduğuna şartlandırılıyorum ve aslında bana uygulandığında etik bulmadığım bir şeyin içine doğru adım adım sürükleniyorum. Kendi tercihlerime göre seçimler yapmaya çalışırken aslında yine popüler olanın, sistemin beni yönlendirdiği şeyin peşinden gidiyorum bir şekilde. Saçma değil mi? Hem de çok. Ve birçok konuda sadece kendini döven biri olarak, aslında bu konuda içten içe yalnız olmadığımı da biliyorum.

Çoğumuz, bir şekilde sorgulamayı, meselelere tek boyutlu bakmamayı, gerçekte kendi ihtiyacımızı mı yoksa ihtiyaç duyduğumuzu düşünmemizi istedikleri, ya da hizmet etmemizi istedikleri şeyi mi tercih ediyoruz, unutuyoruz. Belki at kılı fırçası ya da şarjlı damacana pompası için değil ama tam da ihtiyacımız (!) olan başkaca şeyler için o ekranları kaydırıyor, o yorumları okuyoruz. Oysa ki yapmamız gereken, ekranları indirmek ve herkesin bildiğini okuduğu bir dünyada kontrolü ele almak!

Önemli Not : Bu yazıyı yazmam ve yayınlamam arasındaki süre zarfında eve bahsi geçen pompalardan alındı. Ben almadım ama alan kişiyi “infulııns” etmiş olabilirim :) ve inanır mısınız gerçekten her evin ihtiyacıymış, link veriyorum arkadaşlar ekranı kaydırın :)

Şarjlı pompanın kutusundan hoşlanan biri :)

--

--