İklim Değişikliği Gelecek Değil Bugün!
Uzun yıllardır bahsedilen dillere pelesenk olmuş “Climate change and global warming” yani iklim değişikliği ve küresel ısınmanın yok edici etkileri görülmeye başlandı. Ancak iklim değişikliğine sebep olan aktivitelerle pek de alakalı olmayan bir coğrafyada ne yazık ki…
Hint Okyanusunun ada ülkesi Madagaskar iklim değişikliği ve küresel ısınmaya etki eden faktörlere sebep olmasa da sadece iklim değişikliği sebebiyle ortaya çıkan kıtlıkla karşı karşıya kalan ilk ülke oldu. Madagaskar halkı yaşamını devam ettirebilecek gıdaya ulaşamıyor ve beyaz kil, kaktüs meyvesi, yabani yaprak ve çekirge ile beslenmeye çalışıyor.
27 milyonluk nüfusu olan Madagaskar son kırk yılın en ağır kuraklığını yaşıyor ve tahminlere göre bu kuraklık önümüzdeki yılda devam edecek. Bu sene bu koşullar altında hayatta kalmayı başaranlar önümüzdeki yılda devam edecek bir kıtlık süreci yaşayacak ve muhtemelen hayatta kalmayı başaramayacaklar…
İklim değişikliğinin yarattığı bu olumsuz tablodan iklim değişikliğine sebep olan ülkelerin asla etkilenmeyeceği düşünülmesin çünkü kuraklık sebebiyle göçler yaşanması beklenen bir döngü ve bu göçler de muhtemelen Avrupa’ya, ABD’ye ve diğer gelişmiş ülkelere doğru olacaktır.
Dünya, var olduğu günden beri çeşitli iklim değişiklikleri, bitki örtüsü ve hayvan türlerinde yok olmalar ve değişmeler yaşadı elbette. Bu durum bir gezegenin doğal yaşam döngüsü ile ilgili süreç ancak bugün Madagaskar’da net sonucu ile karşılaştığımız iklim değişikliğine %97 gibi bir oran ile sebep olan en önemli faktör maalesef İNSAN…
Boğaziçi Üniversitesi tarafından yapılan araştırma sonuçlarına göre iklim değişikliğine sebep olan birçok etken vardır. Bu etkenlerin altında yatan en önemli sebep de insanoğlu ve insanoğlunun yaşam şeklidir. Kısacası; insanlığın ayak izidir yani sera gazları…
Fosil yakıtların çok yüksek oranda kullanılması karbondioksit salınımına sebep oluyor. Karbondioksitle birlikte su buharı, metan, azot oksit (nitrojen oksit) ve ozon gazı da birer sera gazıdır. Sera gazlarının yüksek oranda olması dünyadaki sıcaklığın uzaya kaçmasına engel oluyor ve dünyanın soğuması gereken gece zamanında sıcaklık atmosferde kalıyor ardından yeniden dünyaya dönüyor. Bu nedenle dünyamız her geçen yıl biraz daha ısınacak. Fosil atıkların ve katı atıkların yanması sırasında ortaya çıkan azot gazı örneğin arabaların egzozundan çıkan gazlar, ABD gibi büyük ülkelerde var olan çöp yığınlarının sebep olduğu metan gazı; buzdolaplarında, klimalarda, spreylerde, yangın söndürücülerde ve plastik üretiminde kullanılan Kloroflorokarbon’ lar (CFCs) sera etkisine sebep oluyor (Boğaziçi Üniversitesi iklimBU).
Dünyamız her geçen gün biraz daha tükeniyor ve iklim değişikliği ile mücadele kapsamında devletlerce imzalanan sözleşmeler ve antlaşmalar, alınması planlanan önlemler pek de işe yaramıyor gibi gözüküyor. Ne yazık ki dünyanın gelişmiş ve gelişmekte olan devletleri ve bu ülkelerde yaşayan insanların sebep olduğu iklim değişikliği ve küresel ısınmanın ilk mağduru bu etkiye kesinlikle sebep olmamış olan bir ülke oldu. Ancak sıra bizlere de gelecek, dünyaya verdiğimiz hasarın faturasını bizler de ödeyeceğiz.
Dünyanın %10'u geriye kalan %90'a yetebilecek kaynakları açgözlülükle tüketiyor. Ayrıca dünyaya yaptıkları yetmezmiş gibi dünya dışındaki gezegenlerde de yeni kaynaklar bulma peşindeler. Bir yanda süper lüks hayatlar, stoklama yapanlar, çöp yığınları, israf edilen türlü gıdalar ve hayattaki gayesi sosyal medyada kendini göstermek olanlar diğer yanda beyaz kil ve çekirge yiyerek yaşamaya çalışanlar…
Daha önceki bir yazımda bahsettiğim gibi dünyanın bir kısmı açken diğer kısmı obez ise insanlığın oldukça büyük bir sorunu olduğu açıktır. Z kuşağı neyi önemser bunu bilmek isterdim çünkü geleceğimiz onlar… Acaba sosyal medyada uyuşmuş beyinler çok değil belki yirmi yıl sonrasını önemseyecek mi?