Bir İnovasyon Öyküsü: ZUMBA ve Alberto “Beto” Perez
Günümüzde popülerliğini koruyan spor ve eğlence karışımı bir etkinlik olan Zumba’nın aslında bir inovasyon örneği olabileceğini düşünmüş müydünüz hiç?
Zumba, 1990’lı yıllarda aerobik egzersiz eğitmeni olan Kolombiyalı Alberto Perez tarafından ilginç bir şekilde icat edildi. Beto, her gün olduğu gibi o gün de ders verdiği spor merkezine doğru yola çıkmıştı. Yola çıkmıştı çıkmasına ancak egzersiz müziklerini kaydettiği ve her zaman kullandığı o meşhur kasetini yanına almamış olduğunu farkettiğinde artık çok geçti. Sınıfında egzersiz yapmak için onu sabırsızlıkla bekleyen müşterilerini yarı yolda bırakamazdı. Bunun üzerine o günkü egzersiz hareketlerini o an elinde olan salsa müziklerinin olduğu karışık kasete göre uyarlayarak ortaya ZUMBA’yı çıkardı. Günümüzde ise ZUMBA, dünyanın dört bir yanında 200 bin’den fazla lokasyonda uygulanan 15 milyon müşteriye sahip global bir iş modeli olmuş durumda. Sloganı ise şöyle;
“Sıradan egzersizleri bir kenara bırak, partiye katıl!”
Peki Zumba’yı 30 yılı aşkın süredir başarılı kılan temel unsurlar neler? Artık öğrendiniz, Zumba sadece bir spor türü değil aynı zamanda bir iş modeli ve global bir firma. Bu iş modeli varlığını sürdürmek için ise iki prensibi uyguluyor;
1 Herhangi bir yeni ürün veya hizmet, ZUMBA liderleri tarafından müşterilerle iletişimde olmak ve onları sürece (partiye) dahil etmek için denenmek zorunda. ZUMBA liderleri sadece parti ateşinin sönmemesini sağlamakla yükümlü değil aynı zamanda müşterilerin ilgisini çekebilmek için gerekli ‘yenilikleri’ bulmakla da yükümlü.
2 Bu yenilik tekliflerinin, ZUMBA’nın FEJ (freeing, electrifying joy) ideolojisini yaşatan ve ZUMBA’yı “acı yoksa, kazanç da yok (no pain, no gain)” felsefesinden ayrıştıracak özellikte olması gerekiyor.
Gördüğünüz gibi ZUMBA’nın kuralları basit ve onları hatırlanabilir, kullanışlı ve iletişimi yapılabilir bir hale kolayca getirebilecek özellikte. Beto’dan öğrendiğimiz bir şey var ki İnovasyon, uzun uğraşlar gösterilerek bunun için kurulmuş takımların saatler süren beyin fırtılarından çıkmak zorunda değil bazen zor durumların bir getirisi olarak hayatımıza giriyor ve iki kolay kuralla bile yaşatabilen bir iş modeli haline gelebiliyor.
