İnsanlığın Beden ve Güzellikle Olan İmtihanı!

Mansur Yüksel
Türkçe Yayın
Published in
8 min readJul 9, 2020
Photo by Felipe Simo on Unsplash

Çağımızın vebalarından birisi de güzelliği bedene indirgemiş olmamız, bu çok tehlikeli ve yanıltıcı bir kavram çünkü güzellik bir bütün yani iç güzelliği dediğimiz bir kavram var ya bazen muhabbetlerde de geçer ‘benim için önemli olan iç güzelliği’ falan insanı gülümsetir. Malum dış güzellik çok cezbedicidir, çok göz aldatıcı ve göz alıcıdır karşı koymak zordur ama onun bir adım sonrasında ki her şey iç güzelliğiyle ilgilidir; size nasıl davrandığı, sizinle neler yaptığı, kendisiyle ilgili görüşleri dünya görüşü bir sürü şey vardır ve her şeyde bu böyledir. Mesela birisiyle çok yakışıklı olduğu için evlenirsiniz ama berbat bir insandır, bir yemek çok güzel görünür, restoranda menü de ya da fotoğrafta bir hevesle gidersiniz karşınıza bir gelir hüsrandır, vs. hulasa güzelliğin bir bütündür.

Sevilen güzeldir ama her güzel sevilmez.

Görünüş çok aldatıcı bir şey çünkü göz bizim en aldanan organımız, en çok manipüle edilen organımız çok yanılmaya müsait. Bir anlamda normal tabii arzulanan kavramları bir sabit değişmez, bir gerçekmiş gibi görürüz. Diyoruz ki, insan güzelin peşinde neden çünkü işte ideal olan güzel olandır peki diyelim ki bu kabul, mantıken de çok yanlış sayılmaz esasında ama güzel dediğimiz şey de yani bugün güzel dediğimiz şey ile dün güzel dediğimiz aynı mı acaba? Hayır alakası bile yok.

Photo by Jennifer Burk on Unsplash

Bugün, beden kitle endeksi veya vücut kitle endeksi dediğimiz bir şey var neyi anlatıyor bu. Boyunun kilonla olan oranını, işte şu aralığın ötesinde isen obezitesinin şu şu aralıkta isen zayıf falan filan gibi yani aslında böyle bir şey kendi içinde mantıklı değil. Çünkü vücut yapısı denen bir şey var bazıları minyon, bazıları iri yarı yapısı gereği, bazıları işte ideal kilosunda imiş gibi görünürken, aslında değil. Çok şişman kağıt üstünde ama bakıyorsun gayet normal. Burada söz konusu olan bakış..

Şunu unutmayalım bu güzellik kavramı sabit bir şey değil hep değişmiş ve hep değişecek dünün güzeli bugün bizlere çirkin geliyor. Bugünkü güzellik kavramımız muhtemelen bir sonraki dönem için çok yadırgatıcı hatta hayretler verici bir şekilde karşımıza çıkacak ama değişmeyen bir şey de var şüphesiz nedir o, geometri.

Her güzel bir midir matematiği var mıdır bilmem ama güzellikte! gelenin gideni aratmadığı tek yer Victoria’s Secret defilesidir.

Simetri geometriyle kısıtlı bir şey de değil tabii… Güzellik kavramına dair zihnimizin bir algılama metodu var. Göz bir şekilde bir şeyin güzel ya da çirkin olduğunu anlıyor üstelik gözün eğitilmesi yetişmesine gerekmiyor. Daha yeni doğmuş bebekler üzerinde yapılan bazı araştırma, bebeklerin güzel ve çirkini ayırt edebildiğini gösteriyor. “Güzel ve çirkinden kasıt simetri göz simetri arıyor.” Çok duyduğunuz kavramlardan biridir altın oran.

Altın oran bir dönem sanat akımlarında da çok önemli yer tutmuştur neyi tanımlar işte bir şekil bir oranlar bütünü vardır ve bu oranlara sahip her şey gözümüze çok estetik görülür yüz de böyledir, dört parçaya veya altı parçaya da bölünebilir, ortadan bir çizgi çizersiniz sonra işte alın göz burun boşluğu ağız boşluğu vesaire böyle bir dilimleme yapılır. Şimdi photoshop gibi bir uygulamayla fotoğrafınızın üzerinde o katmanları alıp bir parça oynattığınızda bütün simanız değişiverir, küçücük bir estetik cerrahi operasyonunda insanların bambaşka şekillere bürünmüş olarak karşımıza çıkmaları da bu yüzdendir. Dolayasıyla çirkinlik dediğimiz şey çoğunlukla simetri bozukluğudur. Mesela bir gözün büyük bir gözün küçük olması.

Simetri, güzellik kavramının, tarih boyunca bizim güzel çirkin algımızda en değişmeyen şeyi.

Güzellik tarihine baktığımızda da ne acı ki güzelliğin tanımını, estetiğini hep erkekler belirlemiş; güzel insan, güzel kadın, güzel ev, güzel yemek bunları hep erkekler tanımlamış, kadınlara bu hak hiç görülmemiş. Ki kadın seçici olmasına rağmen onun algısını bile büyük oranda perde arkasında erkeğin zevkleri belirlemiş.

Bütün bunların altında yatan önemli bir sorunu da sevk geçemeyiz, bugünün insanı göründüğü gibi ve görülebildiği kadar var olduğunu zanneden bir insan türü. Yani bugünün insanı kendisini göstermek zorunda ve kendisini ne kadar gösterebilirse ve kendisinin ne kadar kısmını gösterebilirse o kadar var olabileceğine inanıyor. Birçok insan kendisini sadece bedeniyle var edip sadece bedeniyle gösterebildiği düşüncesinde.

Buna düalite kavramından bakacak olursak, ruh ve beden diyelim, siz ruhun içine her şeyi katın beden dışında, biz bedenimizden ibaret, birer konu mankeni değiliz bu bedenlerin, aracı olduğu bir şeyler var mesela işte ben şimdi bu bedenimle size bunları yazıyorum siz de bunu okuyorsunuz benim bedenimi mi okuyorsunuz? Esasında evet, ama öyle mi tabii ki hayır benim fikirlerimi okuyorsunuz bedenim bunu aslında dillendiriyor, maddeleştiriyor somutlaştırıyor bunun gibi birazcık.

Şimdi çoğu insana bedenin bir taşıyıcı olduğu; bunlar, bu değer, bu gerçek onlara, sürekli bedenin çok daha önemli bir şey olduğunun altı çizilerek unutturuldu. Çünkü beden, üstüne birçok şeyi pazarlayabileceğiniz bir şey, ruhun üstüne çok bir şey pazarlayamazsınız, bir psikolog, psikiyatri para kazanır antidepresancılar para kazanır. Beden dediğiniz öyle bir şey mi bir düşünün bedenin üstünden kaç milyon tane sektör kaç milyar insan ekmek yiyor dolayısıyla çoğu kişi için beden çok ön plana çıktığından özellikle bu çağda önemli bir şey güzellik, çirkinlik.

Ve fakat bu bedensel güzelliği dayattığınızda içini boşaltıyorsunuz insanın çünkü bedensel güzellik bir yanıyla kurgulanabilir bir şey mesela ben acayip böyle kaslı adeleli vücuda sahip olamaz mıyım? Tabii ki olabilirim, giderim spor salonuna bir program yapar, bir sene sonra karşınıza gözlerinize inanamayacağınız birisi olarak çıkarım, siz de çıkarsınız öbürü de çıkar yani insanın bedensel bir engeli olmadığı müddetçe her insan bedenen bambaşka bir forma ulaşabilir. Ama mesela kısa boylu olan birisi çok uzun boylu bir basketbolcu gibi olamaz, siyah tenli birisi sarı tenli ve çekik gözlüğe dönüşebilir mi? Hayır, gibi bazı engeller de var yani bazı şeyler mümkün bazı şeyler imkansız, bazı şeyler tercih etmediğimiz için hayatımızda yok. Bazıları da istense dahi ulaşılamayacak şeyler. Dolayısıyla bu güzellik çirkinlik estetik kavramının dayatılması bu kavramın içini boşaltıyor. Bunu sadece bedene indirgemek insana yönelik büyük bir haksızlık.

Murat Menteş diyor ki: “Derisi kesilip sıyrılınca tüm insanlar aynı; kan, kas, yağ ve kemik. Dış güzelliğin bir anlamı yok.” tamamen bir anlamı yok demekte ifratkarene biraz ama ilk kısım gayet makul.

Photo by Sharon McCutcheon on Unsplash

Altın’ın yükseltiği şu zamanda yukarıda da pek yüklenemediğim şu altın oran? Acaba bu altın oran zihnimizde böyle kaydedilmiş bir yerlerde fabrika ayarı gibi duruyor mu? Zannetmiyorum, ama gözümüzde buna yönelik bir reseptör de var yani daha doğrusu bunu göz çok çabuk algılıyor. Mesela yapılan araştırmalarda 13 milisaniyede algıladığı ortaya çıkmış yani bir göz bir şeyi gördüğü anda 13 milisaniye bakın milisaniye ne demek 1 saniyenin binde biri. 0.013 gibi bir sürede göz açıp kapayıncaya kadar bile diyemiyoruz. Göz bir şeyin güzel olup olmadığını ne olursa olsun şeklen, bir kalem olur masa olur bardak olur insan olur ona 0.013 saniyede bir etiket yapıştırıyor.

İtalyan düşünür, Giorgio Agamben diyor ki: “Bir şeyi sevip sevmediğimizi bunun neden olduğunu anlamadan önce biliyoruz”. yani bir şeyi seviyoruz ya da sevmiyoruz fakat neden olduğu konusunda bir fikrimiz yok nedeni sonradan oluşturuyoruz hatta çoğu zaman sorulmadığı anda bunu bilmiyoruz bile yani diyelim ki işte birini sevmiyorsunuz beğenmiyorsunuz böyle bir fikriniz var bu fikrinizi üstelik belirli bir süre koruyorsunuz o sebebi hakkında hiçbir bilginiz yok. Yani Agamben diyor ki bu neredeyse bilinç dışı bir dürtü beğenme dürtüsü çok önemli, yani bir şeyi beğeniyoruz ya da beğenmiyoruz ama bu izaha ve açıklamaya muhtaç çoğu zaman bu sorulduğunda anlatamıyoruz.

Kişisel ilişkilerimizden düşünün işte bir çocukla tanışıyorsunuz, arkadaşın diyor ki, ne buluyorsun bu çocukta? -İşte hoşlanıyorum işte falan diyor. Böyledir genelde bunun böyle mantıklı açıklaması çok zordur değil mi? Agamben de buna dikkat çekiyor.

Bazen çirkinler seviliyor, çirkin şansı derler ya hani. Bazen çirkin olan estetik olmayan bu çirkinin çekiciliği vardır ya eğri büğrüdür falan filan ama bir şey çeker hatta sempatik böyle bir seksi bile görünebilir normalde kusur olarak algılanacak şeyler.

Tabii bu neyle ilgili? Gözün terbiyesiyle ilgili yani gözümüz gördükçe terbiye oluyor ve göz ne görürse onunla terbiye oluyor. Dünyanın en izaha muhtaç şeyi. Mesela Japonlar, sarı ırk yani Asyalılar bizleri ayıramıyor. yani ne diyelim Orta Doğuluları, Afrikalıları, Anglosaksonları ayıramıyorlar. Onlara hepiniz birbirinize benziyorsunuz biz sizi ayrıştıramıyoruz diyorlar. Bizim içinde esas onlar birbirinize benziyor, düz siyah saçlı, aynı ten ve aynı çekik gözler…

Photo by bantersnaps on Unsplash

Bizim göz rengimiz başka, saç rengimiz başka, ten rengimiz başka, bin bir başka renk var nasıl ayıramıyorlar diye hayret edilesi ama neden öyle diyorlar? Çünkü onlar daha çok kendi ırklarıyla kendi şekil ve formlarıyla yüz yüze geldiğinden bizi ayrıştıramıyorlar…

Hatta o yüzden mesela ABD ki en çok göç edilen ülkelerin başında gelir. ABD’nin Uzak Doğu’dan çok göç alan bölgelerinin sınır kapılarında uzak doğulu görevliler, gümrük polisleri çalıştırılır. Çünkü sahte pasaportla girilmesini engellerler. Bir mesela Koreli’nin bir başka Koreli’nin pasaportuyla karşınıza çıktığında böyle bakarsınız bakarsınız size aynı görünür. Ama bir Uzak Doğulu ona baktığında şak diye hani bizim akla karayı ayırt etmemiz kadar büyük bir başarı oranıyla bunun ayrımına varabilir. Dolayısıyla göz yani 13 milisaniyede güzelliği gören göz de böyle terbiye edilen öğrenen ve öğrenmediği sürece cehaletiyle baş başa kalan bir varlık.

Photo by Zoltan Tasi on Unsplash

“Güzelliğin sırrını veriyorum size, eğer çirkin göründüğünüzü düşünüyorsanız. Yapmanız gereken tek şey var gülümsemek, gülmek dünyada çirkin gülüş diye bir şey yoktur. Bazıları güldüğünde çirkin olduğunu düşünür, dişlerinden utanır, diş etinden utanır, dudağından, sesinden bilmem nesinden… 🙃 Siz, Gülümseyin 😄 Dünyada kötü gülüş diye bir şey yok, sevimsiz gülümseme diye bir şey yok ama somurtmanın her türlüsü var..”

Bazı güzellikleri görmeye gözümüz yetmez. Gönül bunun içindir. Gönülden gönüle raptolmakla, bağ kurmakla vasıl olunur nice güzelliğe… Vasılsanız sitayişe layıksınız; gözleriniz yumuk iken görmeye devam edersiniz, insana boyun büktüren bir nimet değil mi…

Okuduğunuz içün teşekkürler! Daha fazla ayrıntı ve geniş çaplı bir analizi de bu videoda.

Aşağıda, diğer yazılarımdan bazılarına göz atabilirsiniz..

--

--

Mansur Yüksel
Türkçe Yayın

“-Herkes okusun diye mi yazıyorsun? -Hayır, kimse okuyamadım demesin diye yazıyorum.”