İnternetin Güzelliği

Şuan arkada akustik bir cover çalıyor. Çokça sevdiğim bir müziği hiç tanımadığım bir adamdan, hiç rastlaşmayacağım, hiç adını bile bilmeyeceğim bir adam tarafından saatler boyunca ter ve emek harcanarak yapıldı belki. Müzik o kadar güzel ve hafifletici ki, açıp dinlemeye başladıktan sonra kendimi bir anlık için bu dünyadan koparabiliyorum.

Bir kaç haftadır bir üniversitenin ücretsiz çevrim içi derslerine katılıyorum. Elbette öğrenmek istediğim derslere bakıyorum, canım sıkıldıkça atlıyorum veya anlamadığım yerleri başka yerlerden bakıyorum. Ama orada, karşımda bir adam oturuyor. Senelerini o şeyi anlamak için harcamış, emek vermiş. Bense onunla kedi fare oyunu oynuyorum. Tutup 5 saniye geri alıyorum, 5 saniye ileri. Canım sıkılıyor, atlıyorum.

Kafama bir soru takılıyor. Doğrusunu bulmaya çalışıyorum. Doğrusunu bulmaya çalışırken elbette her şeyi bilmeden yapıyorum bunu. Neyse ki google yol gösteriyor bana. Bildiğini, hissettiğini, öğrendiğini yazmış her kim varsa hepsini tanıyor. Benim soruma en iyi cevabı her kim verebiliyorsa git ona bak diyor. Gidip bakıyorum, sonra öğrenmenin o eşsiz tadına varıyorum.

Orada bir yerde, biliyorum ki insanlar var. Hiçbirin görmesem de, duymasam da veya tanımasam da, onların söyledikleri, o küçük kablolardan geçip önümde yanıp sönen bu beyaz ışıkta beliriyor. Bir parça tanıyorum onları ama, biraz duyuyorum, dahası hissediyorum. Bu koltukta da olsam, dünya insanıyım ben. O milyonlarcasından biriyim.

Hep aklıma öğrenmek için 3 aylık biriktirdiğiyle uzak şehirlerden kitaplar getiren, iyi bir tınıyı hiç duyamamış, kendiliğinden yücelen düşüncelerini başkalarına ulaştıramamış insanlar geliyor. Sonra onların içlerinde, paylaşmanın ne büyük bir arzu olabileceğini düşünüyorum. Ve merak ediyorum, öyle bir insanın eline interneti vereceğimizde neler olabileceğini.

İnternet güzel şey, kıymetini bilmek lazım.