Küçük Bir Kaza ve Çıkardığım Dersler
19 Nisan Pazartesi öğleden sonra bir işim yoktu, evdeydim. Bisikletle gezmeyi çok istiyordum ama hava kapalı ve biraz yağmurluydu. Çok sayıda ılık, güneşli günlerden önceki son yağmurlu gündü.
Pencereyi açıp dikkatli bakındım; yağmur bazen çiseliyordu, bazen kesiliyordu ama hızlanmıyordu. Kısa bir sürüşe çıkmaya karar verdim. Yağmur hızlanırsa hemen dönerim diye düşündüm.
Narlıdere tarafına sürüp Şehitlik’ten Sahilevleri sahiline çıktım. Bisiklet yolu boyunca sürdüm, yol bitince durdum. Bisiklet yolunun bu ucunda asfalta bağlantı olarak bir rampa olmadığından normalde bisikletten inip bisikleti kaldırımdan yola indirip sonra tekrar binip sürüşe devam ediyorum. Bu sefer şöyle bir etrafa baktım, 50 metre kadar geride kaldırımdan yola iniş için rampa olduğunu gördüm. Hava güzel olmadığından kaldırımda yaya da yoktu, o tarafa gidip oradan yola inmeye karar verdim.
Kalkış yapmamdan yaklaşık 2–3 saniye sonra bisiklet kaydı, ben de kaldırıma düştüm. O kadar ani ve beklenmedik oldu ki şu anda ayrıntısını hatırlamıyorum. Sadece düştüğümü ve canımın acıdığını biliyorum.
Acı bir şekilde tecrübe ettim ki görme engellilere rehber olması için yerlere döşenen sarı şeritler ıslanınca aşırı kaygan bir zemin haline geliyormuş. Hızlı veya dengesiz sürüyor olmanıza da gerek yok, ön tekerim bu sarı zemine temas eder etmez kaydı. Şerit kaldırımın ortasına döşenmiş, ben bir tarafından diğer tarafına çaprazlama geçmek istedim ve sonucu benim için acı oldu.
Türkçe ve İngilizce, sürüş güvenliğiyle ilgili bulduğum her şeyi okurum, hatta İngilizce bilmeyenler de haberdar olsun diye bazı yazıları çevirip paylaşırım ama bugüne kadar bu sarı şeritlerin ıslakken bu kadar tehlikeli hale geldiğini bilmiyordum. Sonradan konuştuğum, işe bisikletle gidip gelen bir arkadaşa bunu anlatınca “aaa evet onlar öyle” dedi. O biliyormuş yani bir şekilde. Benim bilgisizliğim, tecrübe eksikliğimmiş demek ki.
Kazadan sonra biraz okuduğumda bu plastik sarı şeritlerin güvenli olmadıklarını, yayaların bile üzerlerinde kayıp düştüklerini, bu haliyle görme engelliler için bir faydaları olmadığı gibi zararları olduğunu, aslında plastik değil de taş bazlı yapıldığında faydalı olduğunu öğrendim.
Birçok yerimde farklı şiddette acılar hissetsem de ağrı hissetmediğim, sadece şiştiği için doktora gösterdiğim sağ el bileğimde kırık olduğu ortaya çıktı. 20 Nisan Salı günü kolum alçıya alındı ve en az 4 hafta alçıda kalacak.
Şu anda bu yazıyı yazarken zorlanıyorum. Normalde çok hızlı klavye kullanabiliyorken şimdi hem yavaş yazıyorum, hem de birkaç cümlede bir kolumu dinlendirmem gerekiyor. :) Ayrıca doktor sadece tuşlara basmak için bile olsa sağ elimi kullandığımı bilse kızar mı bilmiyorum. :)
Tedavi masrafları ve işgücü kaybı bir yana, çektiğim sıkıntılar, günlük yaşamımda kısmen bakıma/desteğe muhtaç biri haline gelmem ve bu sebepten çevremdekilere çıkardığım sıkıntılar… Kaza küçük ama sonuçları pek küçük değil. Bir de son yağmurlu günde bisikletle çıktığım için asıl yılın en güzel dönemi olan 23 Nisan — 31 Mayıs aralığında bisiklet süremeyeceğim. Mesela ben bunları yazarken dışarıda pırıl pırıl bir hava var, bir tane bulut yok. Bu da kendi içinde bir şanssızlık.
Bu süre içinde Strava profilimde oluşacak boşluğu Goodreads profilimde aktif olarak telafi etmeye çalışacağım.
Yaptığım değerlendirmeler ve çıkardığım dersler:
- Halk arasında yaygın bir teşhis cümlesi olan kırık olsa yerinde duramazsın söyleminin doğru olmadığını öğrenmiş oldum.
- Bisikletin mevsimi olmaz söyleminin doğru olmadığını öğrenmiş oldum. Bende bir korku oluştu, bundan böyle zeminin ıslak olduğu zamanlarda bisiklet süreceğimi düşünmüyorum.
- Sarı şeritlerin ne kadar tehlikeli olduğunu öğrendim. Yaya olarak bile üzerlerine basmamak lazım.
- Bisikletin kaldırımda sürülmemesi gerektiğini, hatta yasaya göre cezaya tabi olduğunu tabii ki biliyorum ama bu yaya güvenliği için düşünülmüş bir kural. Etrafta yaya olmadığı için kaldırımdan 50 metre gitmekte sakınca görmedim.
- “Kaldırımdan gitmeye çalışmasaydın sarı şeritten geçmezdin” diye düşünen olabilir ancak bu şeritler yayaların ve bisikletlilerin ortak kullandıkları yerlerde de var (örnek: parklar). Asıl tehlike orada bence.
- Analizlerde kök nedene inmeden olmaz. Bu kazanın kök nedeni Sahilevleri bisiklet yolunun doğu bitişinde yola iniş rampası olmaması. Batı tarafındaki rampa birkaç hafta önce yapıldı, keşke diğer tarafa da yapılsaydı. O durumda bu kaza yaşanmazdı.
İlk olarak ozgurblogger.com üzerinde yayınlanmıştır.