Küresel Isınma ve İklim Değişikliği Niçin Önlenemez?
Ekonomi bilimi penceresinden küresel ısınma, çevre ve iklim felaketlerine bakış
--
İçinde bulunduğumuz piyasa sistemi olan kapitalizm, özünde acımasız bir yarıştır. Kimsenin kimseye aman vermediği ‘karşındakini sömürerek yok et ya da sen yok ol’ mantığına dayanan çetin bir yarıştır. Bu yarış hem makro alanda devletler arasında hem de mikro alanda insanların kendi arasında gerçekleşmektedir. Kapitalizm en kısa tanımla insanın insanı öp*mesidir.
Ekonomik büyüme ise kapitalizmin motorudur. Büyüme hep bir öncekinden daha fazla miktarda üretim ve çevredeki doğal kaynakların kullanımı demektir. Yani sürekli üretim yapılmalı büyüme gerçekleşmeli ki kapitalizm çalışabilsin. Dünya genelinde ‘ekonomik büyüme’ nin sekteye uğraması, motorun durması anlamına gelir. Motorun durması ise piyasalarda ve toplumlarda krizler, kaoslar ve bunalımlar yaratır.
( Biz bunu Covid-19 döneminde daha net gördük… Büyümelerin durması, küresel çip krizi, G.Afrika, Küba, Belarus sokak protestoları, intiharlar gibi bir çeşit bunalım ve kaoslara şahit olduk.)
Ekonomik büyüme demek daha fazla üretmek demektir. Üretim yapmak ise;
-Daha fazla ağaç kesimi
- Daha fazla fosil yakıt tüketimi
- Daha fazla temiz su kullanımı
- Daha çok atığın nehir, göl ve denizlere boşaltımı
- Daha fazla havanın kirletilmesi ve ozon tabakasının zorlanması anlamına gelir.
Paris İklim Anlaşması, Kyoto Protokolü gibi yeşil anlaşmalar yapılsa da devletlerin ve fabrikaların aklında hep şu kuşku olacaktır:
‘Ya karşıdaki rakip firma ya da devlet, kılıfına uydurup bir şekilde daha fazla üretiyor ve para kazanıyorsa? Ya anlaşma hükümlerini bir şekilde delip arka bahçesinden piyasaya mal satıyorsa?’ 🤔
- Ben enayi miyim her ihtimale karşı ben de üretim yapmaya ve para kasmaya devam etmeliyim.😏
Sonuçta hiç kimsenin karşı koyamayacağı kâr hırsı ve güdüsünden bahsediyoruz. Bu sebepten ötürü çevreci anlaşmalar yapılsa da anlaşmanın ardında hep gizli kapaklı daha fazla üretme, doğayı daha fazla kirletme, doğadan daha fazla çalma girişimleri olacaktır. Karşı rakibinden emin olmayan hiçbir fabrika veya devlet enayi gibi üretimden geri durmayacaktır. Yani ekonomistlerin daha teknik ifadesiyle: Oyun teorisindeki Nash dengesi, yani win-win durumu çevre konusu için sağlanmayacaktır.
Özetle
Yeşilci manifestolar, zeytin dallı demeçler bir tarafa bırakılırsa devletler ve bireyler sadece kendi çıkarını düşünen ilkel güdülere sahip acımasız varlıklardır. 😈 İnsanoğlunun bu güdüsünün önüne de geçilemez.
250–300 gram ekonomi bilgisiyle realist ve rasyonalist Aegeanocturne der ki:
Küresel ısınma ve iklim değişikliği önlenemez. Bu kesinlikle pesimist bir bakış açısı veya kötümser bir tahmin değildir. Dünya küresel ısınma eşiği 1.5 derecedir. Ve bu eşik çoktan aşıldı. Bu noktadan sonra yapılacak her çevreci hareket, zaman kazanma adına yapılmış gariban bir çırpınış olacaktır. Bunu bilen J.Bezos ve E.Musk gibi insanlar, kurtuluş için başka bir gezegen gerektiğinin ve ayrıca zaman kazanmak adına da dünyadaki nüfusun bir şekilde törpülenmesi gerektiğinin farkındalar…
Yazarın Diğer Yazıları:
yeşil ekonomi psikoloji ekonomi iklim değişikliği küresel ısınma kuraklık felsefe İklim Krizi