Kırmızı Palto Giymeye Başlamak

Esra Kaya
Türkçe Yayın
Published in
3 min readDec 31, 2022

Uzun zamandır blog yazmayı düşünüyordum ama bir türlü buna cesaret edemiyordum. Blog yazma işini bu kadar geciktirmemde mükemmeliyetçi olmamın payı epeyce büyük. Bu huyum maalesef zamanında bazı fırsatları kaçırmama sebep oldu. Artık buna izin vermek istemiyorum. Eksik ya da yanlış hiç düşünmeden tabiri caizse bodoslama dalmak istiyorum. Çünkü kimse mükemmel değildir ve mükemmel olamaz da. Ayrıca kusursuz olan hiçbir şey bana yeterince gerçekçi gelmiyor. Sanki o küçük kusurlar sayesinde güzelleşiyor bazı şeyler. Hatta kendimden örnek verecek olursam asla kusursuz güzelliğe sahip olan insanları çekici bulmadım, istesem de bulamadım. Bu konuda kız kardeşim benimle hep dalga geçer. Bizi biz yapan kusurlarımız değil midir aslında? O zaman kusursuz olma çabası neden? Bu soruları sadece size değil kendime de çoğu zaman soruyorum. Bahsettiğim kusurlar sadece fiziksel görünüşümüzle alakalı değil aynı zamanda sahip olduğumuz karakteristik özelliklerimizle de alakalı olabilir, hiç fark etmez.

Son zamanlarda sosyal medya yüzünden fiziksel görünüşünden memnun olmayanların sayısı epeyce arttı. Haliyle insanlar estetik cerrahlara yönelerek bu kusurları (!) düzeltmek için kuyruk oluşturdular. Bu arada estetiğe karşı değilim isteyen istediği yerini yaptırsın. Ama sanki her küçük dokunuşla insan kendi benliğinden biraz daha uzaklaşıyor. Etrafıma baktığımda herkes aynı ve bu tek düzelik beni inanılmaz sıkıyor. Sadece yüzler değil giyim tarzları da buna dahil. Nereye baksam herkes klonlanmış gibi. Aynı fabrikanın seri üretilmiş modelleri olarak hayatına devam eden insanlarla dolu etrafım. Farklı ya da kusurlarıyla barışık olan birini görünce binlerce gri paltolu insanın içinde kırmızı paltolu ışıl ışıl parlayan belki kusurlu ama bir o kadar da güzel birini görmüş gibi oluyorum.

Benim mükemmeliyetçi olma sevdam fiziksel görünüşten ziyade sanırım yaptığım işleri ve davranışlarımı kapsıyor. Basit bir örnek verecek olursam bir sunum hazırlamam gerekiyorsa yüz üzerinden yüzlük hiçbir hatası olmayan bir şey hazırlamaya çalışıyorum. En küçük hata motivasyonumu kaybetmeme sebep oluyor ve bir anda o sunumu hazırlamaktan vazgeçiyorum. Belki de o küçük hatalar sayesinde sunumum gerçekten güzel olacaktır kim bilir? Ama hata yapmaktan korktuğum için ve yargılanırım diye düşündüğüm için o küçük hatalara bile tahammül edemez hale geliyorum. Peki en kötü ne olur? İnanılmaz rezalet bir sunum hazırlamış olurum, dinleyen herkes sıkılır, belki arkamdan konuşurlar sonra unutulur gider. Sonunda ölüm yok ya :) İşte son zamanlarda olaylara bu şekilde bakmaya çalışıyorum. Kendime sonunda en kötü ne olacağını soruyorum. Aldığım cevap gerekli motivasyonu bulmamı sağlıyor. Size de tavsiye ederim.

Tam da bu yazıyı yazarken size verdiğim tavsiyeyi uyguladım. Sonunda en kötü ne olur? İnsanlar yazdıklarımı okurken sıkılırlar. Belki bir daha benim yazdığım hiçbir yazıyı okumak istemezler. Peki bu durum benim hayatıma devam etmeme engel olur mu? Elbette hayır. Yazdıklarımı da herkes sevmeyiversin ne olur :) Ben içimdekileri dökmüş ve cesaret edemediğim bir şey için sonunda adım atmış olacağım önemli olan da bu. Kendimi tüm kusurlarımla seviyorum ve bu yazıyı yazıp yayımlamaya cesaret ettiğim için de ayrıca kendimle gurur duyuyorum. İnsanlık için küçük ama benim için gerçekten oldukça büyük bir adım olduğunu da ayrıca belirtmek istiyorum. Bu arada ben Esra. Bir süre buralarda mükemmel olmayan yazılar yayımlayacağım ve inanılmaz kusurlu yazılarımla tüm gri paltolu insanlara inat kırmızı paltomu giyip ışıl ışıl dolaşacağım.

Sevgiler

--

--

Esra Kaya
Türkçe Yayın

kalbinden geçenleri yazıya döken kendi halinde bir almanca öğretmeni