Kadim Hikâye Yeni Öykü

suavi kemal yazgıç
Türkçe Yayın
Published in
2 min readMar 22, 2024
Kaynak: pixabay

İnsan anlatır. Mağara resimlerinde de hiyerogliflerde de bu böyleydi. Teknolojiyle, hayat tarzıyla, ideolojiyle alakası yoktur anlatma ihtiyacının. Hayatla ölüm, gece ile gündüz, hayırla şer arasında geçici bir ikâmetle, büyük bir imtihanla memur konumda olan insan hangi ırktan, meşrepten, dünya görüşünden de olsa anlatır. Kâdim zamanlardan beri hikâyeler anlatır insan. Çünkü dünyayı kendisine anlatılanlardan bilmiş, kendisini anlattıklarıyla bildirmiştir.

İnsan kimi zaman anlatmaya cüret eder kimi zaman da alabildiğine korktuğu için anlatır. Tek başına varolamayan, başka insanlarla beraber yaşamak zorunda olan insan anlatarak çoğaltır kendini. Kendinden ibaret kalmamak, başka insanlara ulaşmak, anlatmaya bağlıdır. İnsan kurduğu kurgularla kendini ve toplumunu inşa eder. Anlattıkça çoğalan insan aynı zamanda da anlattıkça azalır. Her anlatı, anlatanı içinde yaşadığı toplumun bir parçası yaparken bir yandan da tam tersine biricikleştirir. Anlattıkça özne olur insan ve anlattıkça özüne daha çok yaklaşır. İnsan anlattıkça çözülür ve sadeleşir.

Bir derdi olduğu için anlatır insan. Yalnız olduğu, kendini anlayacak kimseyi bulamadığı için anlatır. Kendini göstermek, farkedilmek için anlatır. Farklı olduğunu hissetirmek için. Öte yandan herkes gibi olduğu anlaşılsın diye de anlatır insan. İster kâğıt üstünde inşa edilsin, ister kalpten kalbe uzayan gizli yolda akan söz olsun, isterse de aklın kurgularının bir eseri olsun farketmez. İnsan anlatır.

Anlatarak terbiye olunan nefs anlatarak kabarır ve azgınlaşır. Anlatarak hatırlar insan, anlatarak unutur. Anlatmak seçmek ve ayıklamaktır. Çoğaltmak ve dahil etmektir anlatmak. Anlatarak fetheden insan aynı zamanda da anlatarak yenilir ve teslim olur. Anlatmak insanın bir deşifre etme yöntemi olduğu kadar yeniden şifrelemenin yolu da anlatmaktan geçer. Kâdim hikâye ve yeni öykü anlattıkça kendini erbabına ifşa eden nice remz taşır.

İnsan anlatır. Çünkü anlatarak anlaşıldığı kadar anlatarak da anlar. Bu yüzden kıssalar bildirilmiştir kendisine, kıssaları bilmesi, anlatması istenmiş ve ibret alması beklenmiştir insandan.

Bu noktada Rasim Özdenören’in şahitliğine başvuralım. “ÖYKÜ ANLATMAK’tır. İşte burada neyi anlatacağınız sorusuyla karşıkarşıya kalırsınız. Gerçekten neyi anlatmak öykü olur? Bu soruyu “nasıl anlatmak” biçimine sokarsak daha açıklayıcı bir yaklaşıma gireriz. (…) Öykü yazarı, öykü biçiminde anlatmanın üstesinden gelebilen kişidir. (…) Öyküyü öykü kılan bu “biçim”dir de diyebiliriz.” (Özdenören, Rasim. “Ruhun Malzemeleri”, İz Yayıncılık, 1997, sayfa: 145.)

Kâdim hikâyede yeni öykü de insan içindir. Bildirilen, anlatılan, söylenen, yazılan, okunan hep insan içindir. Çünkü insan anlatır ve kendisine anlatılsın ister.

Yeni bir öykü kurmak, yeni bir öykü yazmak isteyen, buna cüret eden yahut mecbur kalan her kişi kadim zamanlardan beri insanın anlattığını, anlatmanın beşeri ve ferdi boyutlarıyla insanın olduğu her yerde ve zamanda yürürlükte olduğunu hesaba katmalı, ondan sonra öyküsünü inşa etmeye başlamalıdır.

--

--

suavi kemal yazgıç
Türkçe Yayın

1972 doğumlu. Beş şiir, üç öykü, bir mizah kitabı yayınlandı.