“Kafkaesk” Yazarlar Serisi
Franz Kafka
Öğrenim hayatım boyunca İngiliz Edebiyatından birçok yazarla tanışma fırsatım oldu. Kimileri beni gerçekten çok etkilerken, dürüst olmak gerekirse, kimileri de baya bir sıkmıştı. Ama her iki koşulda da bir şey ortaktı: Neredeyse bütün yazarlar acıdan beslenmişlerdi. Evet, acı onların ilham kaynağı olmuştu ve bu sebeple kalıcı eserler bırakmışlardı. Virginia Woolf, Edgar Allan Poe, Dostoyevski, Maksim Gorki ve daha niceleri… Dönemleri ve hikayeleri farklı olsa bile hepsinin ortak noktasıydı, ACI!..
O dünyaca çok ünlü bir yazar olmasına rağmen belki de aralarındaki en anlaşılamazlardan biriydi hatta kalabalıkların arasında bile yalnız olan bir yazardı bu yüzden eserleriyle kendi gibi olanların duygularına tercüman olmuştu. Onun fikir yapısını anlamak onun eserlerinden geçiyordu fakat bu her yiğidin harcı değildi. Aslında o sadece içinden geçenleri haykırmadığı için yazmayı tercih etmişti, daha doğrusu haykıramadığı için.
Gözünü 20. yüzyılda zor bir döneme açmış Çek bir yazardan bahsedeceğiz efendim. İsmini henüz vermedik ama dilinizin ucunda olduğunu hisseder gibiyim. Yazarımız 1883 yılında Prag’da dünyaya geldi. O dönemin şartlarına göre hayat yarışına 1–0 geriden başlamıştı çünkü Çek ve Yahudi idi. Evet artık kimden bahsettiğimizi biliyorsunuz: FRANZ KAFKA. Nam-ı diğer, K…
Kafka’nın yaşadığı zorluklarının başında hiç şüphesiz aile baskısı gelmektedir. Babası, Hermann Kafka, bu konuda baş rolü oynamaktadır. Annesi ise sessiz, kendi halinde bir hanımdı ki zaten kocasının hiddetine karşı gelmeye de gücü yetmiyordu. Kafka altı kardeşin en büyüğüydü. Erkek kardeşleri bebekken vefat etmiştir ve kız kardeşleri ise Nazi Almanya’sının Yahudi katliamında hayatlarını kaybetmişlerdi. Hem ailenin tutumunu hem de dönemin sosyal yapısını göz önünde bulundurduğumuzda yazarın neden bu kadar içe dönük olduğunu anlamak bizim için zor olmuyor. Öğrenim hayatı boyunca Alman okullarında okuduğu için ana dili gibi Almancası vardı fakat yine de toplumdan dışlanmamasına yetmiyordu. Çok iyi Almanca konuştuğu için Çekler tarafından, Yahudi olduğu için de Almanlar tarafından hep dışlanmıştı. Ama O Almancayı hiç bir zaman bırakmadı, hatta Alman Edebiyatında da ilerledi ve üniversite zamanlarında ilk eseri olan “Bir Savaşın Tasviri” kitabını Almanca kaleme aldı.
Kafka’nın her bir eseri çok üzerinde durulası eserler fakat benim naçizane fikrim odaklarımızı ilk olarak Gregor Samsa’ya yani “Dönüşüm” eserine çevirmemiz gerektiği. Aslında Dönüşüm’de bir nevi Kafka’nın ruh dünyasına adım atmış oluyoruz. Yazar Dönüşüm adlı eserinde aslında gündelik hayatın kalıplaşmışlığından dem vurmaktadır ve aslında bizim de farkında olmadan yaşadığımız döngüden bahsetmektedir. Gregor Samsa bir sabah uyandığında kendini çok büyük bir hamam böceği olarak bulur. Bir an önce uyanıp işine gitmek için hazırlanması gerekir fakat o kendinden bunu yapacak gücü bulamaz. Kafka, eserinde kendisini böcek olarak tasvir etmiştir çünkü yaşadığı aile ve çevre baskısı, toplumun dışlaması vs derken kendini değersiz biri olarak görür ve böcek yakıştırması yapar. Aslında Franz Kafka toplumdaki doğru bilinen yanlışları, kalıplaşmış yaşam standartlarını eserlerinde “Kafkaesk” bir şekilde eleştirmiştir. Tıpkı Virginia Woolf’un eserlerinde Viktorya Dönemi’nden şikayet etmesi, değiştirme çabası gibi. Bu çabasını “Her şeyi yanlış yorumluyorsunuz, suskunluğu bile.” ya da “Herkes beraberinde taşıdığı bir parmaklığın ardında yaşıyor.” gibi dokundurmalarıyla insanlığa hissettirmeye çalışıyordu. Sözün uçup yazının kaldığı bu dünyada konuşmak çok akıllıca değildi belki ama yazmak kesinlikle daha etkili ve kalıcıydı.
Kaynak:
Gülsever, Abdullah. “Franz Kafka’da Yabancılaşma.” Dusunbil.com. dusunbil.com/franz-kafkada-yabancilasma/. 1 Aralık, 2017.
Kafka, Franz. Şato. Cem Yayınevi. Temmuz, 1995.
Kafka, Franz. Dönüşüm. Türkiye İş Bankası Yayınları. 2013.
“Franz Kafka’nın Hayatı”. İnsanokur.org. www.insanokur.org/franz-kafka-nin-hayati/.