“Kahva bez cigara, Turcin bez imena”

safa kutlu
Türkçe Yayın
Published in
9 min readApr 15, 2017

“Sigarasız kahve, imansız Türk’e benzer.”

Bosna

Ramazan ayının son günü yaklaşık bir haftalığına özel bir program dolayısıyla İstanbul’dan Balkanlara doğru yola çıktım. Hayallerimi süsleyen bu enfes kara parçasını seyre dalarken kısaca sırayla gittiğimiz rotayı ve bu esnada aldığım notları derledim.

Diyâr-ı Bosna’ya varış

Saraybosna’ya indik. Başçarşı’nın yaklaşık 1 km uzağında, Aliya’mızın mezarının yanındaki pansiyona varıp yükümü boşalttım. Hayal ettiğin şehre gelip de ilk geceden uyumak olur mu? Hemen pansiyonumuzun karşısındaki camiden gelen sesleri işitip dışarı çıktım.

Šejh Feraha Cami, Saraybosna, Bosna

Şeyh Feraha Camii. Ramazan’ın son gecesiydi, içeri girdiğimde gözüme ilk çarpan şey sonradan da aşina olacağım sancaklar oldu. Oturup soluklandım ve Boşnak aksanıyla Kur’an-ı Kerim dinledim. Saatler geçmiş, mukabelemiz bitmiş, hatim duamız okunmuştu. Dualarımız o sırada işgal edilen Mescid-i Aksa ve Gazze halkı içindi. “Onları anlıyoruz” diyerek dertlenmişlerdi kardeşleriyle. Camiden ayrıldım, bir sigara içtim ve yatağıma geçtim.

Bu arada Saraybosna’da konaklamamız ekonomik olarak uygun, gezimiz için de pratik ve rahat oldu.

Aliya

Sabah uyandığımda yaptığım ilk iş büyüğümüz, önderimiz Aliya’yı mütevâzi kabrinin başında ziyaret etmek oldu. Aliya ve diğer şehidlerimize Fatihalar gönderdikten sonra kabri seyredip ardından yola koyuldum…

Aliya’nın kabri, Kovaçi Şehitliği, Sarybosna, Bosna

Gezilecek Yerler Listesi Ahmet’ten

Kendisini tanımadığım vakitlerde, çay ocağında otururken sebebini bilmediğim şekilde derin derin nefes çekerek Ohri diyen, sonrasında Balkan turları düzenlediğini öğrendiğim, yılların seyyahı ve tanıştıktan sonra da yakın dost olduğumuz Ahmet Özcan sayesinde şehre hazırlıklı gelmiştim.

Ahmet, ilk olarak Başçarşı’daki, içinde Aliya’nın aktif olarak yer aldığı Mladi Müslümani’nin (Genç Müslümanlar) de mekanı olan Moriç Han’a uğramamı ve Boşnak kahvesi içmemi tavsiye etti. Büyük Bilge Aliya İzzetbegoviç gençliğinde, arkadaşlarıyla burada buluşur ülkeyi kurtarma planları yaparlarmış.

Moriç Han, Başçarşı, Saraybosna, Bosna

Mladi Müslümani’de Mesnevi derslerinden Osmanlı Tarihi’ne kadar birçok alanda dersler yapıldığını öğrendim. Saraybosna’da kaldığım günlerde Moriç Han’a uğrayıp bir çay içmeden ayrılmıyordum.

Boşnaklar kahvesiz yapamıyor. Güne kahvaltı yapmadan önce bir fincan kahve içerek başlıyorlar. Fincanların içindeki ay-yıldız dikkatimi çekti. Kahvenin yanında da lokum geliyor. ‘Keyif’e ‘Çeyif’ diyorlar. Yavaş yavaş içiyorlar kahvelerini. Sohbet uzadıkça uzuyor, arada bir yudum alınıyor ve muhabbet kaldığı yerden devam ediyor.

Boşnak Böreği

Tarihi Gazi Hüsrev Paşa Medresesi’nde namazımı kıldıktan sonra Saraybosna’daki 2. işim Boşnak böreği yiyecek hoş bir mekan bulmak oldu. Boşnaklar böreğe ‘burek’, börekçiye de ‘burekcinitsa’ diyor.

Boşnak Böreği, Başçarşı, Saraybosna, Bosna

Közde pişen boşnak böreği, üzerine özel hazırlanan yoğurtlu sosla servis ediliyor. Hazırlanış yöntemleriyle yaklaşık 500 yıl geriye gidip kayboldum.

Vezirler Şehri Tranvik

Vezirler ve âlimler şehri, Osmanlı’ya 70 vezir yetiştiren şehir. Osmanlı kalesinin şehri kucakladığı, nobel ödüllü yazar Ivo Andrić’in doğduğu ve bir fotoğraf karesine 40 cami sığdığı rivâyet edilen şehir…

Travnik’te ilk olarak 1705 yılında kurulan ve ayakta kalan tek medrese olan Elçi İbrahim Paşa Medresesi’ni ziyaret ettim. TİKA ile 2012’de yeniden hizmete girmiş.

Travnik, Bosna

Şehir merkezinde turistler, doğal ürünlerin satıldığı irili ufaklı pazar tezgahları var. Yaşlı amcalar ve teyzeler sohbet edip çayını karıştırıyor. Tepeden aşağıya doğru kollara ayrılarak cadde aralarından geçen Göksu nehri ise bu sesi bastırmaya çalışıyor.

Nehri takip ederek kaleye ulaşıyorum. Kale, şehrin tam zirvesinde. Osmanlı zamanında güçlendirilmiş ve içerisinde Sultan 2.Beyazıd’ın yaptırdığı bir minare bulunuyor. 1463 yılında Fatih Sultan Mehmet’in emri ile sancaklık haline getirilmiş.

Cüneyt Arkın’ın filmlerinde hepimizin yakinen tanıdığı Malkoçoğlu’nun hikayesinin burada başladığını öğrenince çok şaşırmıştım. Meğer bölgelere akınlar düzenlediği yer burasıymış.

Osmanlı Kalesi, medreseleri, çeşmeleri, saat kulesi, köprüleri, kahvehaneleri, köftecileri, börekçileriyle 19. yüzyıl Osmanlı dönemini andırıyor.

Travnik, Bosna

Jablanica

II. Dünya Savaşı’nda bitirici bir saldırı amacıyla Nazi’ler, yerel işbirlikçi güçler Hırvat Ustaşi ve Sırp Çetnik birlikleriyle birleşir. Yaklaşık 150 bin kişilik bir kuvvetle Tito liderliğindeki 20 bin kadar direnişçi Partizana karşı burada hücum ederler.

Neretva, Jablanica, Bosna

Mareşal Tito, Nazilerin bu topyekûn saldırısına karşılık Neretva’nın karşı kıyısına çekilmeyi başarır ve Almanlar’ın Adriyatik sahillerine doğru neredeyse tek geçiş noktası olan bu stratejik demiryolu köprüsünü havaya uçurur. Bu şekilde Almanlar’ın cephenin ileri hatlarına lojistik destek sağlayan bu önemli koridor devre dışı kalır ve savaşın kazanılması anlamında Neretva savunması, artık olmayan Yugoslav tarihinde bir kilometre taşı oluşturur. Bu eylemin anısına bir park ve anıt bulunuyor.

Jablanica dendiğinde aklıma Nazi’lere karşı yapılan savunma ve kuzu çevirme geliyor.

Bu tarihi ve turistik geziyi tamamladıktan sonra karnımın acıktığını hissettim. Ahmet’ten aldığım yol tarifi bilgileri her yerde imdadıma yetişiyordu. “Jablanica’ya vardığında kuzu çevirme yemeden sakın dönmeyesin ha Kürdüm.”

Doğal alanlarında beslenirken pıçaklanan bu güzel hayvanlar, köze yatırılıp önümüze patates ile birlikte servis edildi. Katkısız otlak alanı, hormonsuz gelişim tatlarına yansıyordu. Karnımı doyurup uygun bir yere geçip Ahmet’e gıyabında dua ettiğimi hatırlıyorum.

Jablanica, Bosna

Mostar

Sabah Mostar’a doğru yola çıktım. Şehrin içinde biraz dolaşıp günlük yaşantılarını görmek için insanları izledim. Neretva nehrinin turkuaz rengi, yeşillerin arasındaki taş yapılardan oluşan eski çarşı, yüzyıllardır dokunulmamış bakir bir alan gibi.

Osmanlı’nın gözbebeği her zaman Bosna olmuş. Batıya en yakın sancak olan Bosna, bir anlamda Osmanlı’nın batıya gösterdiği yüzü olmuş. Bu sebeple İstanbul haricinde en büyük yatırımlar her zaman Bosna’ya yapılmış. Köprüler, camiler, kaleler… Hepsi birbirinden gösterişli ve ihtişamlı eserler. Bu sebeple Bosna’da birçok şehir hâlâ Osmanlı şehirleri olarak yaşıyor.

Mostar Köprüsü, Bosna

Çoğunlukla batısında Hırvatlar, doğusunda ise Müslümanlar yaşıyor.

Şehire yaklaştıkça zihnim daha çok berraklaşıyor. Kıyıdan yürüyüp sigara eşliğinde ilgimi çeken açılardan izledim şehri. Tam 2 saat geçmiş.

Mostar Köprüsü, Bosna

Mostar’da, Neretva nehri kıyısında ikindi güneşiyle bir miktar huzur, belki de dönmemeli hiç. Tefekkürü anlamlı kılan doğallık. Ayaklarım kaşınıyor, zihnim berrak.

Mostar Köprüsü, Bosna

Geleneğe göre şehrin erkekleri, nişanlılarına cesaretlerini ispatlamak için düğün öncesinde bu köprüden atlarlar. Bir kaçına şahit olsam da cesaret edemedim.

Mostar Çarşısı, Bosna

Çarşı, ufak dükkanları barındırıyor. Klasik hediyelik eşyaların yanında eski Rus ve Yugoslavya ordusuna ait silah ve teçhizatların satıldığı dükkanlar da mevcut.

Mostar Çarşısı, Bosna

İnsanlar sakin ve nazik. Dükkanlar ve ürünler balkanlara has bir dekor ve motifler barındırıyor. Dış müdahaleden çok etkilenmemiş gibi, kültürünü rahatlıkla hissettirebiliyor.

Mostar küçük bir yer olduğu için günübirlik seyahatlere uygun. Buraya sabah gelip akşam üstü olmadan her yerini yürüyerek gezebilir ve şehri keşfedebilirsiniz. Konaklamak için Mostar’dan akşam otobüsü veya treni ile Saraybosna‘ya geçmek avantajlı olabilir. Tren otobüse göre çok daha ucuz ve konforlu.

Don’t Forget ’93, Mostar, Bosna

Blagay: ‘Alperenler Tekkesi’

Kaynağı karstik bir pınar olan Buna Nehri’nin başladığı yerde, 15. yüzyıl başlarında inşa edilen bir Osmanlı tekkesi. Devrin âlimleri Balkanlarda burada toplanıp ümmet adına kararlar alır, tebliğ yöntemlerini burada konuşurlarmış.

Blagay Tekkesi, Hersek Kantonu, Bosna

Yaklaşık 600 yıl önce yapıldığı tahmin edilen tekke, Osmanlı bu toprakları fethetmeden 100 yıl önce buraya gelen dervişler tarafından kurulmuş. Mostar’a 22 kilometre mesafede bulunuyor.

Blagay Tekkesi, Hersek Kantonu, Bosna

Sarı Saltuk’un türbesinin de bulunduğu tekke, Kâdirî, Rufâî, Halvetî ve Nakşibendî tarikatlarına ev sahipliği yapmış. Balkanlarda tekkelerin özellikle suyun başladığı kaynaklarda bulunduğunu öğrendim.

Blagay Tekkesi, Hersek Kantonu, Bosna

Kayalıkların arasında nehrin doğduğu, yaklaştığınızda sükûnet veren, etrafı saf yeşil, mavi ve taşlardan oluşan bu yapı, bana manevî bir sığınak hissi verdi.

Buna Nehri, Mostar’daki Neretva nehrini besleyen kollardan birini oluşturuyor.

Blagay Tekkesi’nin girişinde bulunan balık restaurantları, Buna’nın kaynağında avlanan lezzetli balıklarıyla ünlü. Tekkeye geldiğinizde bu restaurantlarda hem güzel bir yemek yiyebilirsiniz hem de Blagay Tekkesi’nin doğayla bütünleşen mimarisini Türk kahvesi eşliğinde doya doya izleyebilirsiniz.

“Yeter artık çalıştığın, gel bi sigara-kahve eşliğinde manzarayı izleyelim” teklifi yaptığım abla.

Poçitelli

Ortaçağ’dan kalma kalenin eteklerinde kurulmuş, Mostar’a yaklaşık 20 km mesafede bulunan, Neretva kıyısındaki bir Osmanlı yerleşim yeri. Sırplar kültürel izlerin çoğunu silmişse de şu anki görünümü dahi o tadı alabilmek için yetiyor.

Poçitelli, Hersek-Neretva Kantonu, Bosna

Osmanlının batıdaki rakiplerinden Venediklilere bağlı Dubrovnik ile sınır komşusu. Tamamen taştan inşa edilmiş bu sınır kenti, Osmanlının askeri mimari dehasının en iyi örneklerinden olduğu söyleniyor.

Dar taş sokaklardan kaleye doğru tırmanırken sırasıyla hamam, medrese, kervansaray, evler, cami ve namaz saatini gösteren saat kulesi göze çarpıyor.

Poçitelli, Hersek-Neretva Kantonu, Bosna

Rumeli topraklarına yaptığı gezilerde şehirleri, yaşamlar ve kültürleri detaylı olarak anlatan Evliya Çelebi, 1664’te geldiği Poçitelli’yi şu şekilde anlatıyor: “Poçitelli Kalesi küçük ama sağlam bir yapı. Kalede surların, kulelerin ve komutan konutunun yanı sıra ambar ve küçük bir cami de yer almakta. Kale dışında 150 hane var. Evler taş tuğla ve kiremitten yapılma. 1562’de yapılmış bir de köy camisi var.”

Poçitelli, Hersek-Neretva Kantonu, Bosna

Blagay Tekkesi ve Poçitelli, Rumeli’nin kısa bir sürede Osmanlılaştığını anlatan en iyi örnekleri olarak gösteriliyor. Biri Osmanlının hoşgörülü din anlayışı, diğeri ise askeri gücün simgesi.

Poçitelli, Hersek-Neretva Kantonu, Bosna

Poçitel Kalesi’ne tırmandık, zirvede, taşların arasında yetişen Aloe Vera bitkilerinden topladım.

Ve işte, insanlık tarihinin en mükemmel evi; taş, mezarlık, ahşap eşyalar, nehir manzarası, tepede ve yalnız. Kitap ve kahve. Ölüm…

Umut Tüneli

Umut Tüneli, Saraybosna’da savaş döneminde önemli rol oynamış. Gıda, ilaç ve mühimmat sıkıntısı yaşanırken Bosna ve Saraybosna arasındaki bağlantı buradan kurulmuş. Özetle savaş sırasında abluka altında tutulan şehir bu tünel sayesinde hayatta tutulmuş. Umut Tüneli daha sonra buradaki evde yaşayan aile tarafından müzeye dönüştürülmüştür.

Tunel Spasa — Kuca Kolara, Dinar Alpleri, İgman Dağı, Saraybosna

Günümüze müze içerisinde mermi izleri, askeri teçhizat, fotoğraflar ve çeşitli belgeler görülebilir. Tünel ziyareti ile savaş sırasında yaşanılan zorluklar yerinde hissedilebilir.

Tunel Spasa — Kuca Kolara, Dinar Alpleri, İgman Dağı, Saraybosna

Sida Nine savaş sırasında yorgun halde tünelden geçen askerlere su ve yemek vermiş, onlara umut kaynağı olmuş. Şimdilerde ise sadece özel Türk misafirlere görünüyor.

Rehberimiz: “İnsanlar, Londra’dan sadece iki saatlik uçuş mesafesindeki Avrupa’nın bu orta yerinde nasıl bütün bunların yaşanmış olacağına hayret ediyor” diyor.

Kuşatma Haritası

İnat Evi

1860’larda Saraybosna’da hüküm sürmeye başlayan Avusturya-Macaristan Monarşisi postane, ulusal müze ve adliye inşa eder. Sıra belediye binasına gelir. Miljacka Nehri’nin kıyısında görkemli bir bina yapılması planlanır.

Miljacka Nehri üzerindeki köprünün ayağına belediye binasını inşa etmeyi hayal eden Avusturya-Macaristan imparatoru, bu hayalinin karşısında, “Ben bu evi size yıktırmam” diyen Boşnak bir ev sahibi bulur. Belediye binasının yapımına onay vermek için tek bir şart koşar; “Bu evin aynısını, nehrin karşısına inşa edin.”

Boşnak adamın evi büyük titizlikle nehrin karşı kıyısına taşınır. İsteği gerçekleşen ev sahibi, sonunda muradına erer. Şimdilerde restaurant olarak kullanılan evin adı ise, “İnat Kuça” olarak kalır.

Yemek öncesi tadımlık Boşnak mezesi, Gorgonzola peyniri ve mantarlı bir sosla yaptıkları biftek tavsiye ediliyor.

1992–1998 mücadele yıllarında kullanılan ve halen Müslümanların bağımsız Bosna için kullandığı bayrak, Saraybosna, Bosna

ROTAMIZ

Bosna’daki gezimiz esnasında sırasıyla takip ettiğimiz rotamız.

--

--

safa kutlu
Türkçe Yayın

lânet olası karlar bile beyaz yağıyor. tasarım - seyahat - hikaye - fotoğraf