Kahvaltı Deyip Geçemedim

E.Hilal Ceylan
Türkçe Yayın
Published in
3 min readJun 12, 2021

Kahvaltı deyine uzun saatler süren, aile sohbetiyle şenlenen, hafta içi günlerinin telaşından uzak, huzurlu bir pazar günü canlanıyor aklımda. Kelimenin gerçek anlamının içine bu kadar çok şeyi nasıl sığdırdım diye soruyorum bazen kendime. Kahvaltı, tüm hatıralarımla birleşip sadece bir yemek zaman dilimi olmaktan çıkıyor, hepimizin bildiği Cemal Süreya’nın o satırlarındaki gibi mutlulukla her daim bir ilişkisi oluyor benim nazarımda.

Yemek yemek üstüne ne düşünürsünüz bilmem ama kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı.

Kahvaltı kelimesi kökenine bakınca sevdiğim bir diğer şey ile ilişkili olması da içimde bir mutluluk yaratıyor; kahve. Kahvaltı kelimesi, kahve altı sözcüklerinin kaynaşması ile, kahveden önceki atıştırma faslı olarak yer almış dilimizde. Pek sevdiğim bir yanılgıya değinmeden de edemeyeceğim. Uyandığı gibi sofraya oturamayan keyifçilerden olarak babamla Türk kahvelerimizi yudumlayıp, sabah konuşacak başka bir konu yokmuş gibi kahvaltı kelimesinin kökenine baktığımız bir gün bu kelimenin kahveden sonraki öğün manasında bir birleşme olduğuna kendimizi öyle güzel ikna ediyoruz ki, Türkçe’nin esnekliğine sağlık. O günden beri doğrusu/yanlışı demiyor ben bu güzel hatıraya sığınarak tüm kahvaltıları kahvenin üzerine seve seve yapıyorum.

Kahvaltıda bulduğum huzura baktığımda, bu tür anlamların tamamen çocuklukla ilgili olduğunu düşünüyorum. Benim ailemde hafta sonu kahvaltıları, hiçbir zaman üstünkörü yapılan bir öğün olmadı. Hatta tüm yakın çevremiz tarafından bilinen bir gerçek vardır ki; pazar günü Ceylan Ailesi kahvaltıya oturmuşsa ya eşlik etmek icap eder yada onlardan akşamüstüne kadar bir haber beklenmez.

Çocukluğumda hafta içi benim okul, annemle babamın iş telaşı ile ya hızlı bir kahvaltı yapardık, yada kimi zaman kahvaltıya yetişemeden evden çıkardık. Bizim için kahvaltıya ayrılamayan zamandan ziyade birbirimize ayıramadığımız bir kayıp vakit olurdu hafta içi sabahları. Bu sebeptendir ki, pazar günleri öğle sularında başlayarak harika bir kahvaltının çatısı altında saatlerce sohbet etmek, birbirimize zaman ayırmak benim için kahvaltıları her geçen gün daha kıymetli hale getirdi. Sessizce verilmiş bir söz gibi ailede kimse pazar gününe bir plan, program veya iş koymaz, hepimiz o günü kahvaltıyla şenlendireceğimizi bilirdik. Annemin mutfaktaki mahareti ile birbirinden lezzetli parçalar bir araya gelir, öğle suları başlayan kahvaltı sohbet muhabbet ile küçük molalar verilerek akşam üstüne kadar sürerdi.

Aklımda ve kalbimde büyük yere sahip bu kahvaltılar 11 yıl önce evden ayrıldığım ilk zamanlar boynu bükük pazarlar geçirmeme sebep oldu. Uzun bir süre pazar günleri uyandığımda ne yapacağımı bilmez halde etrafa bakınır, içimi derin bir sıkıntı sarardı. Sonrasında yurtta kaldığım sürelerde arkadaşlarımı kahvaltı sofrasına birlikte inmek için zorlayarak yine kendime kahvaltı mutlulukları yarattım. Ev hayatına geçtikten sonra annemin kutsal görevini devralarak ev arkadaşlarımla keyifle hazırladığım kahvaltı sofralarında bu hazzı yaşadım. Pazar günü mutluluğu kusursuz sayılabilecek bir sofranın daha hazırlık safhasında içimi doldurdu. Günler gelip geçerken o sofralar sevdiğim insanlarla dolup taştı. Pek tabi yıllar içinde yalnız başına kahvaltı yapmaya da alıştım. “Yalnız başınayken kahvaltı hazırlamaya üşenmiyor musun?” diyenlere inat her kahvaltı hazırlığımda kendimi şımartıp, çocukluğumdan kalma bu mutluluğunu bir yerinden yakaladım.

Nereye gittiysem pazar kahvaltılarımı da yanımda götürdüm. Farklı kültürlerden insanlarla bir evi paylaştığım sabahlarda bir Türk kahvaltısı nasıl olur diye sormalarına fırsat vermeden kocaman bir kahvaltı sofrasında aile geleneğimle arkadaşlarımı tanıştırdım. Klasik bir Türk kahvaltısına bakıp da “Şimdi bunların hangisinden yemeliyim?” diye soran arkadaşıma hepsinden yemesinin uygun olacağını söylediğimdeki şaşkınlığını hala unutamıyorum.

Kültürel olarak değişen kahvaltı şekillerinden tek parça, hızlı kahvaltıların asla bana göre olmadığını çok net şekilde söyleyebilirim. Hele ki bir hafta sonu kahvaltısında maksat karnımız doysun ve dağılalım değil ki benim için. Hızlıca bitirdiğimiz, yeterince haz alamadığım bir kahvaltıyı neyleyim.

Şimdi tek kişilik keyifli bir kahvaltının kahve kısmına geçerken yazımı bir kaç özlemle noktalamak istiyorum. 1.5 yıldır geçen zorlu günlerin ardından, en büyük hayalim bu günlerin geride kaldığı bir hafta sonunda sevdiklerimle upuzun bir kahvaltı sofrasında buluşmak ve hasret gidermek. Tüm pazarlarınızın sevdiklerinizle ve keyifli şekilde geçmesi dileğiyle.

--

--